22. Hukuk Dairesi 2015/6905 E. , 2015/13461 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Taraflar arasındaki, fazla mesai ücreti, yıllık izin, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı sebeplerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi taraflar avukatlarınca istenilmesi ve davalı avukatı tarafından duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 14.04.2015 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına Avukat... ile karşı taraf adına Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı işçi, yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ile %5 fazlalık alacakları istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı işveren vekili, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı taraflar temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı, hafta tatilleri ile ulusal bayram ve genel tatillerde çalışıp çalışmadığı hususları taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir.
Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Yukarıda fazla çalışmanın isbatı konusunda anlatılan ilkeler, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil günlerinde yapılan çalışmaların isbatı açısından da geçerlidir.
Somut olayda, iki davacı tanığı dinlenmiş, ayrıca davalı işverence 21.05.2009 tarihinden itibaren elektronik giriş-çıkış saatlerini gösteren bir kısım kayıtlar sunulmuştur. Davacı tanıklarından birisi, davalıya ait işyerinde çalışmamış olup, işyerindeki çalışma düzenini bilmesi mümkün olmadığından, anlatımlarına değer verilemez. Diğer davacı tanığı ise, 2011 Temmuz-2012 Temmuz arasında davalıya ait işyerinde çalıştığını beyan etmiştir. Bu durumda, davalı işyerinde belirli tarih aralığında çalıştığı anlaşılan davacı tanığının anlatımı esas alınarak, davacının tüm dönemleri için varsayıma dayalı fazla çalışma yaptığı, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatillerde çalıştığının kabul edilmesi hatalıdır. Bu yönler gözetilerek, giriş-çıkış kayıtları bulunulan dönemlerde, anılan kayıtlar esas alınarak; kayıt olmayan dönemlerde ise, davalıya ait işyerinde çalışan davacı tanığının işyerinde çalıştığı dönemle sınırlı olarak fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları belirlenmelidir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın, yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Öte yandan, Dairemiz uygulamasında, takdiri indirim ile ilgili olarak Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde bir kurala yer verilmediğinden ve ayrıca işçinin davasını açtığı veya ıslah yoluyla dava konusunu arttırdığı aşamada mahkemece ne miktarda indirim yapılacağı bilenemediğinden, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarından yapılan indirimlerden dolayı reddine karar verilen miktarlar bakımından kendisini vekille temsil ettirmiş olan davalı yararına vekalet ücretine hükmedilemeyeceği kabul edilmiştir. Bu halde, Mahkemece, kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına vekalet ücreti hesaplanırken, takdiri indirimden dolayı reddedilen alacak miktarlarının dikkate alınması da isabetsizdir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, bozma sebeplerine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, davalı yararına takdir edilen 1.100,00 TL duruşma avukatlık ücretinin davacıya, davacı yararına takdir edilen 1.100,00 TL duruşma avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 14.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.