Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/18278
Karar No: 2020/4987
Karar Tarihi: 15.09.2020

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/18278 Esas 2020/4987 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davalı tarafın talebi üzerine yapılan muhakeme sonunda Hazine fazlalığı şerhinin terkini ve taşınmazın beyanlar hanesindeki miktar fazlası şerhinin paya dönüştürülmesi istemlerine ilişkin olarak asıl dava ve birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, kadastro tespiti sonucu ortaya çıkan uyuşmazlıkların dava yolu ile giderilmesi mümkündür. Kadastro Kanunu'nun 12/3 maddesi gereği, kadastro tespitine dayalı yapılan tescillerin hak düşürücü süreleri vardır ve 10 yıl içinde davalar açılabilir. Davacılar, kadastro tespiti sırasında kayda hatalı işlendiğini ve Hazine fazlalığının bulunmadığını ileri sürerek terkin istememekte, aksine Sicil kayıtlarının hukuki dayanağının kalmadığını belirtmektedir. O halde mahkemece yapılacak iş tapu kaydındaki miktar gözetilerek fazlalık şerhi Hazine lehine olacak şekilde hisselendirilerek tapuya tesciline karar verilmelidir. Kadastro Kanunu'nun 12/3 maddesi “Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz.” hükmünü içermektedir.
14. Hukuk Dairesi         2016/18278 E.  ,  2020/4987 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacılar- birleştirilen davada davalılar vekili tarafından, davalı- birleştirilen davada davacı aleyhine 08/05/2015 gününde verilen dilekçe ile şerhin terkini, birleştirilen davada 07/08/2015 gününde verilen dilekçe ile şerhin paya dönüştürülmesi talepleri üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın ve birleştirilen davanın reddine dair verilen 23/06/2016 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacılar- birleştirilen davada davalılar vekili, duruşmasız incelenmesi davalı- birleştirilen davada davacı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 15/09/2020 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden gelmedi. Karşı taraftan davalı- birleştirilen davada davacı Hazine vekili Av. ... geldi. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    KA R A R
    Asıl dava, Hazine fazlalığı şerhinin terkini; birleştirilen dava taşınmazın beyanlar hanesindeki miktar fazlası şerhinin paya dönüştürülmesi istemlerine ilişkindir.
    Davacı vekili; 12 ada 47 ve 48 parseller üzerinde bulunan hazine fazlalığı şerhlerin bedelsiz olarak terkinine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
    Davalı birleştirilen davanın davacısı vekili; dava konusu taşınmazın tapu kaydında bulunan hazine fazlalığı şerhi kesinleşmiş olduğundan davanın reddine, birleştirilen davanın kabulü ile 12 ada 47 ve 48 parseldeki hazine fazlalıklarının paya dönüştürülmesini dava ve talep etmiştir.
    Mahkemece kadastro tutanaklarının 14/06/1956 yılında kesinleştiği, aradan geçen süre gözetildiğinde dava açma yönünde hak düşürücü sürelerin geçtiği gerekçesiyle asıl dava ve birleştirilen davaların reddine karar verilmiştir.
    Hükmü davacı-birleştirilen davada davalı vekili ve davalı- birleştirilen davada davacı vekili temyiz etmiştir.
    Bilindiği gibi, kadastro ve tapulama işlerinin sona ermesinden sonra ortaya çıkan uyuşmazlıkların dava yolu ile giderilmesi olanağı vardır. Kadastro Kanununun getirdiği itiraz ve dava açma sürelerine kadastro kesinleşmeden kullanmamış ya da kullanamamış olduğu hak sahiplerinin hakları, kadastroya dayanılarak oluşturulan tapu tescili ve sicile yapılan tescil nedeniyle hemen ortadan kalkmaz. Her ne kadar kesinleşen kadastro hak sahibi olarak tespit edilen kimse yararına bir hak karinesi oluştursa da bu karinenin Kadastro Kanununun 12/3 maddesinde ön görülen 10 yıllık süre içerisinde açılacak dava ile çürütülmesi mümkündür. Anılan Kanunun 12/3 maddesi “Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz.” hükmünü içermektedir.
    Kadastroya dayanılarak yapılan planlar, kesinleşen tutanaklar ve bunlara dayalı yapılan tesciller resmi senet niteliğinde olup Kanunda belirtilen 10 yıllık süre içerisinde açılacak davalar ile bunların aksini kanıtlama olanağı tanınmıştır.
    Hemen belirtmek gerekir ki, 10 yıllık süre içerisinde açılacak davada davacının mutlaka kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanması zorunludur. Diğer bir anlatımla, davacı kadastrodan önceki bir hakka dayanmalıdır. Bu hak ayrıca mülkiyet hakkı, sınırlı ayni hak, şerhler veya beyanlar hanesinde gösterilmesi gereken bir hak olmalıdır. Davacı, davasında kadastrodan önce o taşınmaz üzerinde kendi adına sicile geçmesi gereken bir hakkın varlığının tespiti ve tespit edilecek bu hakka göre sicilin düzeltilmesini talep edebilecektir.
    Kadastro Kanununun 12/3. maddesinde ön görülen sürenin hak düşürücü süre olduğu ve mahkemece re"sen nazara alınması gerektiği de ayrıca belirtilmelidir.
    Kadastro Kanununun 12/3 maddesinin uygulanmasına ilişkin bu genel açıklamalardan sonra somut olaya döndüğümüzde; dava konusu taşınmazların 14.06.1956 tarihlerinde yapılan kadastro tespiti sonucu 12 ada 47 ve 48 parsel no"su ile tespit ve tescil edildiği, 12 ada 47 parsel kaydına "393 m2 fazlalık olup 28.09.1956 tarihinde Defterdarlığa bildirilmiştir." 12 ada 48 parsel kaydına da "657 m2 fazlalık olup 28.09.1956 tarihinde Defterdarlığa bildirilmiştir." şeklinde belirtme düşüldüğü anlaşılmaktadır. Hazine fazlalığı şerhi kadastro tutanağının kesinleşmesi tarihinden sonra konulmuştur. Bu durumda kadastrodan önceki sebeplere dayanıldığı söylenemez. Davacı-birleştirilen dava davalısı, davasında Hazine fazlalığının bulunmadığı, bu hususun kadastro tespiti sırasında kayda hatalı işlendiğini ileri sürerek terkin istememekte, diğer bir anlatımla kadastro öncesi hakkına dayanarak sicilin düzeltilmesini talep etmemekte aksine sicil kayıtlarının hukuki dayanağının kalmadığını belirterek hazine fazlalığı şerhlerinin silinmesini istemektedir. Davalı- birleştirilen dava davacısı da hazine fazlalığı şerhinin paya dönüştürülmesini talep etmiştir. Bu durumda kadastro öncesi bir hakka dayanılarak açılan bir sicil düzeltme davasından söz edilemez.
    Şerhin tapu kaydı üzerinde süresiz olarak bırakılmasında tarafların bir hukuki yararı bulunmamaktadır. Ancak, hazine fazlalığı şerhinin terkini de şerhin konuluş amacına aykırıdır. O halde mahkemece yapılacak iş "Çoğun içerisinde az da vardır." temel ilkesi gözetilerek tapu kaydındaki miktar gözetilerek fazlalık şerhi Hazine lehine olacak şekilde hisselendirilerek tapuya tesciline karar verilmelidir. Belirtilen şekilde inceleme yapılmadan yasal olmayan gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 2.540,00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacılar birleştirilen davada davalılardan alınarak, davalı birleştirilen davada davacı Hazineye verilmesine, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15/09/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.Başkan

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi