Esas No: 2021/5103
Karar No: 2022/6150
Karar Tarihi: 27.06.2022
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/5103 Esas 2022/6150 Karar Sayılı İlamı
8. Hukuk Dairesi 2021/5103 E. , 2022/6150 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Kadastro Tespitine İtiraz
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasında ... Kadastro Mahkemesinde görülen dava sonucunda verilen hükme karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Adana Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş olup, bu kez davacı-davalı ... mirasçıları ve dahili davalı ... vekili ve davalı ... vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesi kararı temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Uygulama kadastrosu sırasında Akdeniz İlçesi Adanalıoğlu Mahallesi ... Mevkii çalışma alanında bulunan, tapuda davacı-birleşen dosya davalısı ... adına kayıtlı bulunan eski 549 parsel sayılı 5.750,00 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, 194 ada 203 parsel numarası 6.851,34 m2 yüzölçümlü olarak, eski 550 parsel sayılı 6.375,00 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, 194 ada 204 parsel numarası 5.573,88 m2 yüzölçümlü olarak, tapuda dahili davalılar-birleşen dosya davacıları ... ve ... adına kayıtlı bulunan eski 541 parsel sayılı 12.625,00 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, 194 ada 180 parsel numarası 12.954,62 m2 yüzölçümlü olarak, tapuda dahili davalı ... adına kayıtlı bulunan eski 548 parsel sayılı 13.937,50 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, 194 ada 202 parsel numarası 13.947,32 m2 yüzölçümlü olarak tesbit edilmiştir.
Davacı-birleşen dosya davalısı ... vekili, uygulama kadastrosu sırasında davacıya ait taşınmazların yüzölçümünün eksildiğini ve yanlışlığın hem komşu taşınmazdan hemde parsel yanından geçen yolun yanlış uygulanmasından kaynaklandığını ileri sürerek tesbite itiraz etmiş, komşu parsel maliklerine ve Hazineye izafeten Tapu Kadastro Müdürlüğüne dava açmıştır.
Dahili davalılar-birleşen dosya davacıları ... ve ... vekili, uygulama kadastrosunun kanuna aykırı uygulandığı ve komşu taşınmazlarla sınırların değiştirildiğini ileri sürerek tesbite itiraz etmiş komşu parsel maliklerine dava açmıştır.
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda; dava konusu taşınmazların ilk tesis kadastrosu paftası ile 22/a uygulama haritası çakıştırıldığında, sınırların kısmen uyuşmadığı, davacı-birleşen dosya davacısının iddia ettiği gibi dava konusu 194 ada 204 parsel sayılı taşınmazdan kısmen 194 ada 203 parsele kaydırma olduğu, yine dava konusu 194 ada 180 parsel içerisinde bulunan bir kısım yerler dava konusu başka parseller içerisinde değerlendirildiği, dava konusu taşınmazların yüzölçüm miktarlarında değişmelere sebebiyet verildiği, 3402 sayılı Kanun'un madde 22/a uygulamasının hatalı olduğu, teknik mevzuatına uygun olmadığının anlaşıldığı, 3402 sayılı Kanun'un 22/a maddesi, 2859 Sayılı Tapulama ve Kadastro Paftalarının Yenilenmesi Hakkında Kanun'un 1. ve 4. maddeleri ve 3402 sayılı Kanun'un 22/a maddesine dayanılarak düzenlenmiş bulunan ve maddenin uygulanmasını gösteren 2010/19 sayılı Yönetmeliğin sınır tanımları başlığını taşıyan 26. maddesindeki tanımlamalara göre; "Sabit sınır: Zeminde mevcut olup kadastro, tapulama, değişiklik, belgelerine göre değişmediği belirlenen sınırlar olduğu; Geçerli sınır: Paftası ve teknik belgelerinde hata bulunmaması halinde bu belgelere göre oluşturulan sınır tipidir." şeklinde ifade edilen hükümleri nazara alındığında, 07.07.2017 tarihli fenci bilirkişi heyet raporunda belirtildiği şekilde dava konusu taşınmazların tutanaklarının düzeltilmesi durumunda 22/a uygulamasındaki hatanın giderileceği anlaşılmış olup, bu durumda davacının ve birleşen dosya davacısının davalarının kabulüne, 194 ada 203 parsel sayılı (eski 549 parsel) taşınmazın komisyon tutanağının 07.07.2017 tarihli fen bilirkişi raporuna ekli krokide (Kroki- EK-4) E harfi ile gösterilen 822,39 m2'lik alanın; D harfi ile gösterilen 577,76 m2'lik alanın; A harfi ile gösterilen 3,34 m2'lik alanın yüzölçümü miktarından eksiltilmesi; B harfi ile gösterilen 324,38 m2'lik alanın yüzölçümü miktarına eklenmesi suretiyle 5772,23 m2 olarak düzeltilmesi ve bu şekilde tapu kütüğüne aktarılmasına, 194 ada 204 parsel sayılı (eski 550 parsel) taşınmazın komisyon tutanağının 07.07.2017 tarihli fen bilirkişi raporuna ekli krokide (Kroki- EK-4) E harfi ile gösterilen 822,39 m2'lik alanın yüzölçümü miktarına eklenmesi suretiyle 6396,27 m2 olarak düzeltilmesi ve bu şekilde tapu kütüğüne aktarılmasına, 194 ada 180 parsel sayılı (eski 541 parsel) taşınmazın komisyon tutanağının 07.07.2017 tarihli fen bilirkişi raporuna ekli krokide (Kroki- EK-4) B harfi ile gösterilen 324,38 m2'lik alanın yüzölçümü miktarından eksiltilmesi; C harfi ile gösterilen 378,48 m2'lik alanın ve A harfi ile gösterilen 3,34 m2'lik alanın yüzölçüm miktarına eklenmesi suretiyle 13012,06 m2 olarak düzeltilmesi ve bu şekilde tapu kütüğüne aktarılmasına, 194 ada 202 parsel sayılı (eski 548 parsel) taşınmazın uygulama tutanağının 07.07.2017 tarihli fen bilirkişi raporuna ekli krokide (Kroki- EK-4) D harfi ile gösterilen 577,76 m2'lik alanın yüzölçümü miktarına eklenmesi; C harfi ile gösterilen 378,48 m2 alanın yüzölçüm miktarından eksiltilmesi suretiyle 14146,60 m2 olarak düzeltilmesi ve bu şekilde tapu kütüğüne aktarılmasına karar verilmiştir. Hüküm, süresi içerisinde davacı-birleşen dosya davalısı ... mirasçıları ile dahili davalı ... vekili ve davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Adana Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi, hükme esas alınan 11.07.2017 havale tarihli fen bilirkişisi heyet raporuna göre; 1962 yılında yapılan ilk tesis kadastrosunda 541, 548 ve 549 nolu olan davalı parseller, 2014 yılında yapılan kadastro yenileme çalışmalarında 194 ada 180, 202 ve 203 nolu parsel halini aldığı, eski 541 nolu, yeni 194 ada 180 nolu parsel birleşen dosya davacılarına ait olduğu, bu rapora göre 1962 yılında yapılan ilk tesis kadastrosu sırasında grafik yöntemin uygulandığını, 2014 yılında yapılan çalışmalarda ise uydu sistemine bağlı olarak çalışmaların gerçekleştirildiği, ilk tesis parsel sınırlarının hiçbirinin zeminde mevcut olmadığı, paftalarının çakıştırılarak geçerli sınır tipine göre tespitlerin yapıldığı, sonuç olarak 1962 yılında Grafik yöntemi ile yapılmış olan ilk tesis kadastrosu belgelerinde herhangi bir ölçü ve tersimat hatasına rastlanmadığı, 22/a uygulama çalışmaları sırasında mevcut zemindeki sınırların ilk tesis paftası ile komşu parselleri de kapsayacak şekilde değerlendirilerek tam olarak çakıştırılmadığından kaynaklandığı, ekli krokilerde ilk tesis paftasının geometrik şeklinin zemin ile çakıştırılmasında 22/a uygulaması sırasında hata yapıldığı, bu hataların düzeltilmesi sonucu ekli krokiler ve hesap cetvelinde belirtilen taşınmaz bölümlerinin ilgili parsellerden ayrılarak dava konusu diğer parsellere eklenmesi gerektiği görüş ve kanaatine varıldığı, A, B, C, D ve E harfleri ile gösterilen taşınmaz kısımlarının eklenmesi ve çıkarılması sonucu tespit olunan yeni yüzölçüm miktarları ayrıntılı biçimde belirtildiği ve ilk derecece mahkemesince bu yüzölçümler esas alınarak hüküm kurulduğu, tüm bu açıklamalar karşısında; dosyada tüm delil ve beyanların toplandığı, herhangi bir eksik bilgi ve belgenin bulunmadığı, özel fenci uzman raporu da dahil alınan tüm fen bilirkişisi raporlarının birbirleri ile uyumlu oldukları, davanın niteliğine göre raporların mevzuat ve yargısal uygulama açısından yöntemine uygun biçimde düzenlenmiş olmakla hükme esas alınmasında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı inancına varıldığı, sonuç olarak ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda vicdani kanaatin oluştuğu, duruşma sürecinin yansıtan tutanaklar, kararın dayandığı deliller ile kanuni sebepler ve gerekçe içeriğine göre, davanın esası ile ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından tarafların yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun HMK'nin 353/(1)-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir. Davacı-birleşen dosya davalısı ... mirasçıları ile dahili davalı ... vekili ve davalı Hazine vekili bölge adliye mahkemesi kararını temyiz etmiştir.
Uygulama kadastrosu yapılırken öncelikle zeminde bulunan ve tesis kadastrosu tarihinde mevcut olan sabit nokta ve sınırlardan, aynı döneme ya da yöreye ait farklı amaçlarla üretilmiş haritalar ile benzeri verilerden yararlanılarak yapılan teknik çalışmalarla, tesis kadastrosuna ait pafta haritaları ortofoto üzerine işlenmekte; haritanın zemine uygun olmaması halinde farklılıkların nerelerden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı tespit edilip varsa hatalar yöntemine uygun şekilde giderilmekte, düzenlenen ada raporu ile yapılan teknik çalışmalar ve gerekçeleri açıklanmakta; bundan sonra yönetmelikte açıklanan ilkeler çerçevesinde taşınmazların bütün sınırları tek tek değerlendirmeye tabi tutularak ilk tesis kadastrosu sırasındaki gerçek fiili duruma ulaşılmaya çalışılarak, uygulama tutanağı düzenlenmekte ve uygulama kadastrosu haritaları üretilmektedir.
İşte, uygulama kadastrosuna itiraz davaları, uygulama kadastrosu faaliyetinin yöntemine uygun yapılıp yapılmadığının denetlenmesine yönelik davalardır. Bu nedenle mahkemelerce, uygulama faaliyetine eşdeğer ve amaca uygun bir araştırma yapılması zorunludur.
Mahkemece, amacına ve yöntemine uygun bir araştırma yapılabilmesi için öncelikle, denetime veri teşkil etmek üzere, tesis kadastrosunun yapıldığı tarihe en yakın tarihli ... fotoğrafları, temin edilebilen en eski ve güncel ortofoto ve uydu fotoğrafları, tesis kadastrosuna ait pafta haritası, varsa bu haritada değişiklik yapan ifraz haritaları, mahkeme ilamları ve eki olan haritalar, varsa uygulama kadastrosu sırasında yararlanıldığı anlaşılan diğer haritalar, çekişmeli taşınmaza ilişkin tesis kadastrosu ve uygulama kadastrolarına ait ölçü çizelgesi, hesap cetveli ve ölçü krokileri gibi bilgi ve belgelerin toplanması gerekmektedir.
Bundan sonra mahallinde, yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, harita ya da jeodezi mühendisi fen bilirkişisinin katılımı ile keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında çekişmeli taşınmaz ve çevresinin toprak yapısı, bitki örtüsü, zeminde mevcut ağaçların yaşı gibi hususlar ile zeminin jeolojik yapısının değerlendirilmesine ihtiyaç duyulan hallerde uzman ziraat bilirkişisi ile jeoloji mühendisi bilirkişi de keşif heyetine dahil edilmelidir. Yapılacak keşif sırasında yerel bilirkişi ve tanıklardan tesis kadastrosu sırasında da zeminde mevcut olan sabit sınır ya da yapılar bulunup bulunmadığı sorularak varsa yerleri fen bilirkişisine işaretlettirilmeli, fotoğrafları çekilmeli, taraflar keşif sırasında hazır bulunmakta ise zeminde ortak sınır üzerinde uzlaşıp uzlaşmadıkları tespit edilip gerektiğinde imzaları ile beyanları tevsik edilmeli, uzlaşılan sınırlar ile iddia edilen sınırlar fen bilirkişisi tarafından haritasında işaretlenmeli, keşif sırasında hazır edilmeleri halinde ziraat bilirkişisi ile jeoloji mühendisi bilirkişisinden, taşınmazlar arasında değişmeyen doğal ya da yapay sınırlar bulunup bulunmadığı, sınırlarda mevcut ağaçların yaşları gibi hususlarda bilgi alınmalı, fen bilirkişisinden denetime veri teşkil etmek üzere dosya içine getirtilen bilgi ve belgeler ile bilirkişi ve tanık anlatımlarından yararlanarak uygulama kadastrosunu denetlemesi istenmelidir.
Fen bilirkişisinden, tesis kadastrosunun, paftaların üretim yılı, üretim tekniği, altlığı ve ölçeği gibi hususları da açıklar tarzda hangi yöntem ve tekniklerle yapıldığı, uygulanan yöntemlerin hata paylarının ne olduğu, üretilen haritaların zeminle uyumsuz bulunması halinde farklılığın nereden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı, sırasıyla tersimat hatası, hesap hatası, ölçü hatası ve sınırlandırma hatası bulunup bulunmadığı, uygulama kadastrosu sonucu tespit edilen yeni sınırların niteliğinin ne olduğu ve yönetmelik hükümlerine uygun olarak belirlenip belirlenmediği, uygulama kadastrosunda hata yapılmış ise doğru sınır ve haritanın nasıl olması gerektiği gibi hususlarda ve "ada raporu" ile "uygulama tutanağı ve haritasını" irdeler şekilde, teknik ve bilimsel verilere dayalı, gerekçelendirilmiş, denetlenebilir ve ayrıntılı rapor ve haritalar alınmalıdır. Raporun denetime elverişli olması için fen bilirkişisinden, düzenleyeceği haritalardan iki tanesinde ... fotoğrafı üzerinde, iki tanesinde ise ortofoto (yoksa uydu fotoğrafı) üzerinde ilk tesis kadastrosu paftası ve uygulama kadastrosu paftasını çakıştırması istenmeli; çakıştırmaların birer tanesinin ada bazında değerlendirme yapmaya elverişli geniş ölçekli olması, diğerinin ise çekişmeli taşınmaz ve çevresini gösterir şekilde daha dar ölçekli olması istenmelidir. Fen bilirkişi haritasında, uygulama kadastrosunda yanlışlık varsa, infazı kabil bir hükme esas olmak üzere doğru sınırların nasıl olması gerektiği de gösterilmelidir.
Açıklanan yönteme uygun inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmeli; değerlendirme yapılırken uygulama kadastrosunun amacının mülkiyet ihtilaflarını çözmek olmadığı ve mülkiyet uyuşmazlıklarının uygulama kadastrosuna ilişkin davalarda tartışma konusu yapılamayacağı göz önünde bulundurulmalıdır.
Somut olayda mahkemece, yazılı gerekçeyle asıl ve birleşen davaların kabulüne karar verilmiş ise de hükme esas alınan fen bilirkişi raporu incelendiğinde, keşifteki tanık beyanları esas alınıp dava konusu parsellerin müşterek sınırlarının tesis kadastrosundan farklı ve mülkiyet değişikliğine yol açacak şekilde değiştirildiği anlaşılmaktadır. Rapor, bilimsel şekilde açıklamadan uzak ve denetime elverişsiz olup, bu rapor hükme esas alınmak suretiyle karar verilmesi hatalı olmuştur.
Mahkemece, yapılacak iş yukarıda belirtilen Dairenin yerleşik ilke ve esaslarına uygun olarak ayrıntılı inceleme ve araştırma yapılmalı, üç kişilik uzman bilirkişi kurulundan bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı, ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınmalı ve sonucuna göre asıl ve birleşen davalar hakkında bir karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda gösterilen nedenlerle davacı-birleşen dosya davacısı ... mirasçıları ile dahili davalı ... vekili ve davalı Hazine vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nin 373/1 maddesi uyarınca kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının HMK'nin 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, karardan bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, peşin harcın istek halinde temyiz eden davacı ... davalılara ayrı ayrı iadesine 27.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.