Esas No: 2021/8613
Karar No: 2022/519
Karar Tarihi: 27.01.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2021/8613 Esas 2022/519 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2021/8613 E. , 2022/519 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalının yetkilisi olduğu dava dışı şirkete ait akaryakıt istasyonunda kiracı olduğunu, istasyonu satın alma iradesi ile davalı ile görüşmeler yaptığını, davalının istasyonu satmayı teklif ettiğini ve anlaştıklarını, bu amaçla davalıya 140.000 USD ödeme yaptığını, karşılığında da davalının imzasını taşıyan bir belge aldığını ancak söz konusu taşınmazın bir başkasına satıldığını, parasının da geri ödenmediğini, satış bedeli olarak ödediği paranın tahsili için başlattığı icra takibine davalı tarafından itiraz edildiğini ileri sürerek; takibe vaki itirazın iptalini ve davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
Davalı; davacı ile satış konusunda bir anlaşmalarının olmadığını, davacının ödediği paranın taşınmaza vermiş olduğu zarar karşılığında yetkilisi olduğu şirket adına tahsil edildiğini, davacı tarafın 200.000 TL bedelli çek verdiğini ancak çekin karşılıksız çıktığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davacının aktif dava ehliyeti, davalının ise pasif dava ehliyeti bulunmaması nedeni ile taraf sıfat ve husumet yokluğu nedeni ile dava şartları oluşmadığından usul yönünden davanın reddine dair verilen karar, davacı tarafın temyizi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesince verilen 01/03/2017 tarihli ve 2016/29244 Esas 2017/2713 Karar sayılı kararla; davanın taraflar arasındaki alacak borç ilişkisine dayalı olduğu, dava dışı şirketler arasında bu konu ile ilgili imzalanan bir sözleşme ya da belge bulunmadığını, takip konusu 18/10/2006 tarihli ve "140.000 USD sn....'tan teslim aldım" yazısını içeren belgenin davalı tarafından kendi adına imzalandığı, aradaki alacak borç ilişkisinin tarafların sahibi olduğu şirketler ile bir ilgisi bulunmadığı, bu nedenle işin esasına girilerek taraf delilleri değerlendirilip sonucuna göre bir hüküm kurulması gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozmaya uyan mahkemece; davanın kabulü ile takip dosyasına davalının yaptığı itirazın iptaline, takibin devamına, asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafça temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Türk Borçlar Kanununun 139/3. maddesine göre, zamanaşımına uğramış bir alacağın takası, ancak takas edilebileceği anda henüz zamanaşımına uğramamış olması koşuluyla ileri sürülebilir.
Zamanaşımı, borçluya borcu ifadan kaçınmak hususunda bir def’i hakkı sağlar. Zamanaşımı ileri sürülmedikçe, hâkim bunu kendiliğinden göz önüne alamaz (TBK.m.161). Borçlunun zamanaşımına uğrayan borcunu zamanaşımı def’ini ileri sürerek ifadan kaçınması kanunen kendisine tanınmış bir haktır.
Ancak borç zaman aşımına uğramış olsa bile, alacaklı bu alacağını tahsil veya borcu ile takas etme hakkını muhafaza eder.
Eldeki davada; davacı, davalı ile yetkilisi olduğu dava dışı şirkete ait akaryakıt istasyonunu satın alma hususunda anlaştıklarını, bu amaçla davalıya adi yazılı belge karşılığında 140.000 USD ödeme yaptığını ancak bahsi geçen akaryakıt istasyonunun başkasına satıldığı halde ödediği paranın iade edilmediğini, satış bedeline mahsuben ödenen paranın tahsili için başlattığı icra takibine davalının itiraz ettiğini ileri sürmüş, davalı ise ödenen parayı kiralanana verilen zarara karşılık olarak aldığını, ayrıca davacı tarafından verilen 31/12/2007 tarihli 200.000 TL bedelli çekin karşılıksız çıkması nedeniyle davacıdan alacağının olduğunu savunarak, davanın reddini, aksi halde alacağının davacının takibe koyduğu tutardan mahsubuna karar verilmesini istemiştir.
Davalının Ümraniye Cumhuriyet Başsavcılığının 2008/8886 soruşturma numaralı dosyasına verdiği 15/05/2008 tarihli ifadesinde, akaryakıt istasyonunu davacıya 600.000 USD'ye satmak üzere sözlü olarak anlaştıklarını, satış bedeli olarak davacının 140.000 USD kendisine ödeme yaptığını ikrar ettiği görülmüştür.
Bu durumda; davalının savcılıktaki ikrarı nazara alındığında, taraflar arasındaki ilişkinin akaryakıt istasyonunun satışına ilişkin olduğu, davacı tarafından davalıya ödenen 140.000 USD'nin satış bedeline mahsup edilmek üzere verildiği anlaşılmıştır. Ancak davalı cevap dilekçesi ile davacı tarafından verilen 31/12/2007 tarihli 200.000 TL bedelli çekin karşılıksız çıkması nedeniyle davacıdan alacağının olduğunu beyan ederek mahsup talebinde bulunmuş, mahkemece davacının mahsubu talep edilen çeke dair zamanaşımı defiinde bulunulmadığı halde çekin zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle talebin reddine karar verilmiştir.
Yukarıda açıklandığı üzere, takas talebine ilişkin olarak davacının usulüne uygun şekilde ileri sürülmüş bir zamanaşımı def'i bulunmadığı halde mahkemece takas konusu alacağın zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle davalının takas talebinin reddine karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nın 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27/01/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.