15. Hukuk Dairesi 2016/3389 E. , 2017/4494 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : ...Asliye Hukuk Mahkemesi Vek. Av. ...
Dahili Davalılar :1-... 2-... 3-... 4-... 5-... 6-... 7-... 8-... Vek. Av. ...
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki dahili davalılar ... ve ... ile dahili davalılar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... vekilince istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli alacağının tahsili talebinden ibarettir. Davacı yüklenici, davalılar ise iş sahibidir.
Davacı vekili; yüklenici davacının inşaat malzemesi ve işçiliğini yapmakta olduğunu, iş sahibi davalı apartmanda 07.04.2012 tarihli sözleşme ile mantolama yalıtım işini üstlendiği, üstlendiği işi eksiksiz olarak yerine getirdiği, ayrıca sözleşmede belirtilmeyen 389 nolu faturada belirtilen mineral sıvı malzemesi işini yaptığı, davalının ödemesi gerekli 11.436,00 TL bakiye iş bedeli kaldığını,bu bedelin ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; ... Tokel’in yönetici konumunda olmadığını, husumet yöneltilemeyeceğini, apartmanda dairesi olmadığını, ayrıca apartmanın da resmi bir yönetimi olmadığını, husumetten dolayı davanın reddini talep ettiklerini, esas yönünden; davacının 389 nolu fatura ile ek iş bedeli talep ettiğini, oysaki bu bedelin sözleşmenin 2. maddesi kapsamı içerisinde kaldığını ayrıca bedel istenemeyeceğini, mükerrer alacak talebine ilişkin noterden ihtarname çekilerek itiraz edildiğini, davalının 36.000,00 TL iş bedelini ödediğini, bu bedelin herşey dahil olarak kararlaştırıldığını, işin zamanında teslim edilmediğini ve eksik iş yaptığını eksik işlerin kat malikleri tarafından tamamlandığını, davanın reddini savunmuş, mahkemece davanın kabulüne dair verilen kararı davalılar vekili ve davalılar vekilince ve ... ve ... tarafından yasal süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
Dava eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, taraflar arasında imzalanan 07.04.2012 tarihli sözleşme mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 355 (Türk Borçlar Kanunu"nun 470) ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi niteliğindedir. Sözleşme yüklenici olarak
Topbaşlar ... ATL. Güler ... ... Arı İnş. Taah. Tic. Ltd. Şti. adına imzalanmıştır. Bir başka deyişle gerçek kişi ve şirket tarafından birlikte imzalanmıştır. Yükleniciler yönünden adi ortaklık hükümleri uygulanmalıdır. Adi ortaklıkta taraf ehliyeti konusu bu anlamda açıklanmalıdır.
Taraf ehliyeti, bir davada taraf olabilme yeteneğini ifade eder. Taraf ehliyeti medeni (maddi) hukuktaki medeni haklardan yararlanma ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekil olarak anlaşılmalıdır. Buna göre; medeni haklardan yararlanma ehliyeti bulunan her gerçek ya da tüzel kişi davada taraf ehliyetine sahip kabul edilmelidir. Mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 520 (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 620) ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklığın taraf ehliyeti yoktur. Bu nedenle, adi ortaklığa ilişkin davalarda, adi ortaklığı oluşturan kişilerin taraf olarak hep birlikte hareket etmeleri gerekir. Adi ortaklık tarafından açılacak davaların iştirak halinde mülkiyet hükümleri gereği bütün ortaklar tarafından birlikte açılması gerekir. Adi ortaklığa karşı açılacak davalar yönünden ise; ikili bir ayrım yapmak gerekecektir. Davanın konusu paradan başka bir şey ise davanın bütün ortaklara karşı birlikte açılması (mecburi dava arkadaşlığı), davanın konusu para ise; ortaklar bu borçtan müteselsil sorumlu bulunduklarından ortaklardan biri, bazıları ya da tümüne karşı (ihtiyari dava arkadaşlığı) dava açılabilecektir.
Taraf ehliyeti, 6100 sayılı HMK "nın 114/1-d maddesi gereğince dava şartlarından olup, taraflarca ileri sürülmese dahi, mahkemece re"sen nazara alınabilecektir.
1-Bu açıklamalar ışığında somut olayımıza gelince; yüklenici olarak ... ... ... İnş. Taah. Tic. Ltd. Şti. Adi ortaklığının taraf ehliyeti yoktur. Bu nedenle, adi ortaklığı oluşturan kişilerin taraf olarak hep birlikte hareket etmeleri gerekir. Adi ortaklık tarafından açılacak davaların iştirak halinde mülkiyet hükümleri gereği bütün ortaklar tarafından birlikte açılması gerekir. Halbuki dava adi ortaklığı oluşturanlardan ... ... İnş. Taah. Tic. Ltd. Şti. tarafından açılmıştır. Diğer adi ortağın davaya muavvakatı sağlanmaksızın davaya devam edilerek karar verilmesi doğru olmamıştır.
2-Dava, davacı tarafından davalı ... Apartman Yönetimi Adına ... ... aleyhine açılmıştır. Davalı ... ile davacı arasında sözleşmenin varlığı ispat edilememiştir.
Taraf sıfatı, bir başka deyişle husumet ehliyeti, dava konusu hak ile kişiler arasındaki ilişkiyi ifade eder. Sıfat, bir maddi hukuk ilişkisinde tarafların o hak ile ilişkisinin olup olmadığının belirlenmesi anlamına gelir. Davacı sıfatı, dava konusu hakkın sahibini, davalı sıfatı ise dava konusu hakkın yükümlüsünü belirler. Uygulamada davacı sıfatı, aktif husumeti, davalı sıfatı ise pasif husumeti karşılayacak şekilde değerlendirilmektedir. Dava konusu şey üzerinde kim ya da kimler hak sahibi ise, davayı bu kişi veya kişilerin açması ve kime karşı hukuki koruma isteniyor ise o kişi veya kişilere davanın yöneltilmesi gerekir. Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir. Taraf sıfatının bu anlamda önemli özelliği ise def"i değil itiraz niteliğinde olması nedeniyle taraflarca süreye ve davanın aşamasına bakılmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve taraflar ileri sürmemiş olsalar bile mahkemece re"sen nazara alınmasıdır.
Somut olaya gelince; eser sözleşmesi gereğince imalâtın yapıldığı apartmanda Kat Mülkiyeti Kanunu hükümlerine uygun şekilde oluşturulmuş bir apartman yönetimi bulunmadığı gibi bu işle ilgili usulüne uygun alınmış bir kararda alınmamış bulunduğundan davacı ile davalı ... arasında yasal olarak kurulmuş bir sözleşme ilişkisinin varlığından bahsedilemez. Davalı ... ile davacı arasında akdi ilişkinin bulunmadığı anlaşıldığına göre davalı ... adına ... ... adına açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi yerine davaya devamla kabul kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
3-Dava, davacı tarafından davalı ... Apartman Yönetimi Adına ... ... aleyhine açılmış ve 16.12.2014 ve 29.12.2014 tarihli dilekçeler ile kat malikleri ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... ... davaya dahil edilerek yargılama yapılıp hüküm kurulmuştur.
Mahkemenin taraflar arasında dava konusu hakkın esası hakkında bir karar verebilmesi için, bu kişilerin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatlarına sahip olmaları gerekir. Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile, taraflardan birinin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatı yoksa, davanın esası hakkında bir karar verilemez; dava, sıfat yokluğundan (husumetten) reddedilir. Taraf sıfatı usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu sübjektif hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunu olduğundan; taraf sıfatının yokluğu, davada tarafolarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel teşkil etmekle def"i değil, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülmesi mümkün ve mahkemece de kendiliğinden nazara alınması zorunlu bir itiraz niteliğindedir.
Nitekim aynı ilkeler, Hukuk Genel Kurulu’nun 23.06.2004 gün ve E:2004/4-371, K:2004/375; 18.04.2007 gün ve E:2007/5-233, K:2007/221; 04.03.2009 gün ve E:2009/10-34, K:2009/104; 04.11.2009 gün ve E:2009/2-402, K:2009/484; 22.12.2010 gün ve E:2010/19-638, K:2010/694, ve 07.11.2012 tarih, E :2012/2-181, K:2012/755 sayılı kararlarında da benimsenmiştir.
Öte yandan, bir davada verilen hüküm, yalnız o davanın tarafları bakımından kesin hüküm teşkil eder (Mülga 1086 sayılı HUMK m. 237; 6100 sayılı HMK m. 303). Bir davanın taraflarının kimler olduğu ise, davacı tarafından dava dilekçesinde gösterilir (mülga 1086 sayılı HUMK m. 179; 6100 sayılı HMK m.119). Bir başka deyişle talepte bulunan kimsenin, taraf olarak gösterdiği kişi usul hukuku yönünden taraf olup, eylemli olarak dava edilen, taraf sayılmıştır. Bu kişinin gerçekten o davada taraf ehliyetine sahip olup olmadığı da, davanın görülmesi sırasında belirlenecektir.
Nihayet, ilke olarak mecburi dava arkadaşlığı veya yasaların öngördüğü (Örneğin; 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu m.14/5, 3402 sayılı Kadastro Kanunu 29. maddesi gibi) istisnai haller dışında kendisine husumet yöneltilen kişinin dışında (ve bu arada 04.05.1978 gün ve 4/5 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca ölü kişinin mirasçılarına) ve bir başkasına dahili dava veya müdahil-davalı ve benzeri tanımlamalarla taraf sıfatı verilemez. Davacı taraf istese ve masrafını da vererek dava dilekçesinde davalı olarak hiç gösterilmeyen kişiye davetiye tebliğ edilse, mahkemece ara kararı veya eylemli olarak dahili davalı veya benzeri tanımlamalarla duruşmalara kabulüne karar verilse bile, anılan kişinin usulü dairesinde davada taraf sıfatını kazandığı kabul edilemez.
Yukarıda belirtildiği üzere, ilke olarak dava dilekçesinde davalı olarak gösterilmeyen bir kişinin sonradan herhangi bir şekilde dahili davalı veya benzeri tanımlamalarla davaya katılmaları veya davada yer almaları usulen mümkün olmadığı gibi, bu şekilde davada eylemli olarak yer alan kişilerin de davada taraf sıfatını kazanamayacaklarından, dahili davalı ... ... "ın dava dosyasına dilekçe sunarak cevap vermesi, duruşmalara katılması ve mahkemece de bu durumun kabul edilmesi halinde bile, davalı olarak taraf sıfatını kazanamaz.
Somut olayımızda; başlangıçta dava açılmayan davaya devam edilir iken 16.12.2014 ve 29.12.2014 tarihli dilekçeler ile davaya dahil edilen kat malikleri ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... ... "nun aleyhine başlangıçta usulüne uygun olarak açılmış bir dava bulunmadığından işin esası ile ilgili yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
O halde mahkemece yapılacak iş; mahkemece; davacı yüklenicilerin adi ortaklık şeklinde sözleşmeyi imzaladıklara hususu nazara alınarak adi ortaklığı oluşturanlardan ... ... İnş. Taah. Tic. Ltd. Şti. davacı konumunda bulunduğundan diğer adi ortak olan ... ... ATL. ... ... "ın davaya muafakatı sağlanmalı, bu muafakatın sağlanmasından sonra davacıya kat malikleri aleyhine dava açması için uygun bir süre verilip, verilen süre içerisinde dava açılması halinde davaların birleştirildikten sonra oluşacak kanaat çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiş hükmün taraf ehliyeti bulunmayan apartman yönetimi adına ... ... ve kararı temyiz eden davalılar yönünden bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı ile dahili davalılar yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden dahili davalılar Hali İbrahim Kocazeybek, ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ..."a geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 19.11.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.