Esas No: 2021/8683
Karar No: 2022/521
Karar Tarihi: 27.01.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2021/8683 Esas 2022/521 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2021/8683 E. , 2022/521 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil ile alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın tapu iptal ve tescil talebi yönünden reddine, alacak talebi yönünden kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, kadastro mahkemesine açtığı davada; davaya konu tapulu taşınmazı 16/03/1988 tarihinde satın aldığını, kadastro çalışmaları sırasında sınır tespitlerinin yapıldığını, adına kayıtlı olan taşınmazı ekip biçtiğini, hatta taşınmaz üzerinde kendisinin diktiği 5-6 yıllık meyve ağaçları olduğunu, buna rağmen taşınmazın sınırı değiştirilerek iki buçuk dönümlük alanın davalı adına tespit gören parsele katıldığını, 23 yıl içinde taşınmazı ıslah ettiğini, ekip biçtiğini, taşlarını temizlediğini, sulama imkanı sağladığını, bataklığını ıslah ettiğini, sulanabilir ve kültür tarımı için tüm şartları hazır hale getirdiğini ileri sürerek, davalı parsele katılan kısmın iptali ile adına tescilini, aksi halde bu kısmın ıslah, temizleme ve ağaçların bedeli toplamı olan şimdilik 5.000 TL'nin tarafına verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesiyle talebini 19.715 TL'ye yükseltmiştir.
Davalı; dava konusu yerin 1957-1958 yıllarında yapılan kadastro çalışmaları sırasında belirlenen sınırlar olduğunu, kadastro çalışmalarına karşı ıslah dilekçesinde on yıl olan dava açma süresinin geçtiğini, tapusu olan yer üzerinde iyi niyet iddiasında bulunulamayacağını, ayrıca davacının yaptığı masraflar açısından sadece zorunlu olan masrafları talep edebileceğini, taşınmaz üzerindeki fidanlar açısından ise zorunluluk bulunmadığını, ıslah edildiğine dair kanıt olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davanın açıldığı Kadastro Mahkemesince; kadastro tespitinin iptali davasının reddi ile taşınmazın kadastro tespiti gibi tapuya tesciline, dava dilekçesinin (b ve c) bendinde belirttiği talepler konusunda mahkemenin görevsizliğine dair verilen karar, davacının temyizi üzerine Yargıtay 16. Hukuk Dairesince verilen 18/10/2012 tarihli ve 2012/5874 Esas 2012/8269 Karar sayılı kararıyla; davacının isteğinin mülkiyete ilişkin olup genel mahkemelerce mülkiyete ilişkin dava olarak incelemek üzere görevsizlik kararı verilmesi gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozmaya uyularak verilen görevsizlik kararı üzerine davanın gönderildiği mahkemece; davacının kadastro tespitinin iptali ve tapunun kısmen iptali taleplerinin reddine, bilirkişi raporu doğrultusunda ıslah ve ağaç bedeli yönünden davanın kabulü ile 19.715 TL ıslah ve ağaç bedelinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair verilen karar, tarafların temyizi üzerine, Dairece verilen 27/03/2019 tarihli ve 2018/1353 E. 2019/2655 K. sayılı kararıyla;
davalı tarafın, Türk Medeni Kanunu'nun 722-729 maddeleri uyarınca asgari levazım bedelinden sorumlu olduğu gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozmaya uyan mahkemece, davacının kadastro tespitinin iptali ve tapunun kısmen iptali taleplerinin reddine, asgari levazım bedeli yönünden yeniden alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulü ile 19.715 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece uyulan bozma kararında da açıklandığı üzere; asgari levazım bedeli belirlenirken; tüm malzemelerin işçilik ve bakım giderleri gözetilmeksizin piyasadaki en düşük değerlerinden, dikim yılı veya yıllarına göre yıpranma payı düşüldükten sonra elde edilecek miktarın tespit edilmesi, eş söyleyişle dikilen ağaçlar yönünden işçilik ve bakım giderleri gözetilmeksizin, ağaç değerine göre değil odun değerine göre teknik inceleme yapılması gerekir.
Davalı tarafça dosyaya sunulan 14/08/2020 tarihli dilekçede; dava konu taşınmaz üzerinde 29/07/2020 tarihinde tespit yaptırdığını, davaya konu 167 adet elma ağacının davacı tarafça kesilip alındığının iddia edildiği görülmüştür.
Mahkemece davalının bu iddiası araştırılmamış, ziraat mühendisi bilirkişinin dosya üzerinden hazırladığı rapor doğrultusunda karar verilmiştir.
Bundan ayrı hükme esas alınan raporda da; elma ağaç kaim değerinin 150,06 TL/adet olarak belirtildiği halde bedelin neye göre hesaplandığı açıklanmadığı gibi bozmadan önce alınan bilirkişi raporunda elma ağacının adet değeri 105 TL olarak belirtildiği anlaşılmıştır. Bu durumda müphem ve çelişkili olan elma ağaç bedelinin net olarak belirlenmeden hükme esas alındığı ve bozma ilamında yazılı şekilde hesaplama yapılmadığı görülmüştür. Bu haliyle rapor, hüküm kurmaya ve denetime elverişli değildir.
Hal böyle olunca mahkemece; dava konusu yerde yeniden keşif yapılmak suretiyle elma ağaçlarının kesilip kesilmediği, kesilmiş ise odunların davacı tarafından alınıp alınmadığı, davacı tarafından alındığının ispat edilmesi halinde ise sadece erik ağaçları yönünden odun bedelinin hesaplanması gerektiği, davacı tarafından elma ağaçları kesilip alınmamış ise 27/03/2019 tarihli bozma kararında belirtildiği şekilde Yargıtay ve taraf denetimine elverişli rapor alınarak, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken; yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmiş olması, doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nın 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 27/01/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.