22. Hukuk Dairesi 2014/2690 E. , 2015/13420 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, yıllık izin, fazla mesai ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar Verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının 01.12.2006-07.03.2011 tarihleri arasında davalı işyerinde satış sorumlusu olarak çalıştığını; iş sözleşmesinin 4857 sayılı İş Kanunu"nun 17. maddesi gereği yeni oluşum tasarlandığından bahisle önelsiz feshedildiğini; aylık ücretinin 1.000,00 TL net olduğunu; ayrıca aylık en az 2.000,00 TL satış primi ve kat sorumlusu olması nedeniyle 300,00 TL aldığını; toplam olarak ayda 3.300,00 TL net ücret almasına karşın, Sosyal Güvenlik Kurumuna 1.000,00 TL net olarak bildirildiğini belirterek ücret, fazla çalışma ücreti, genel tatil, yıllık izin alacağı ile ihbar tazminatı ve kıdem tazminatı alacağını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının kendi isteği ile iş akdini feshederek işyerini terk ettiğini, maaşı dışında aldığı herhangi bir ücretin bulunmadığını, herhangi bir ücret ve fazla çalışma ücreti alacağının olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, işverenin feshin haklı nedenle yapıldığını ispatlayamadığı, mahkememizce dinlenilen tanıkların da şirketin yeniden yapılanması ve yeni personel alımı gerekçesiyle iş sözleşmesinin işverence sona erdirildiğini beyan etmeleri gözönüne alındığında davacının iş akdinin tazminatı hak kazanacak şekilde sona erdiğinin kabulü gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında prim ödetilmesi yönünden uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı Kanun"un 32. maddesinin ilk fıkrasına göre, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır. Yasada ücretin eklerinin neler olduğu müstakilen düzenlenmemiş olmakla birlikte, değinilen maddenin ikinci fıkrasındaki “…banka hesabına yatırılacak ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakının..” ibaresi gereğince, ücretin yanı sıra prim, ikramiye ve bu nitelikteki her türlü ödemelerin banka hesabına yatırılması öngörüldüğünden, “prim” ve “ikramiye” ücretin eki olarak İş Kanununda ifadesini bulmuştur.
Prim, işçinin mal veya hizmet üretiminde daha istekli hale gelmesi ve başarısının artması için işverence ödül niteliğinde verilen ek ödemeler şeklinde tanımlanabilir. Prim ödemesinden amaç, işçinin dava verimli bir şekilde çalışmaya özendirilmesidir. Pirimin kişiye özgü olması sebebiyle ikramiyeden farklı olarak prim ödemelerinin genel bir nitelik taşıması gerekmez. Bununla birlikte, işveren tarafından ayrımı haklı kılan geçerli nedenler olmadığı sürece pirim uygulaması yönünden de işverenin eşit davranma borcu söz konusudur.
İşçinin prime hak kazanması için işyerinde pirim ödemesini gerektiren dönemin sonuna kadar çalışmış olması gerekmez. İşyerinde çalışılan süreyle sınırlı olmak üzere işçinin prim talep hakkı vardır.
Prim uygulaması, bireysel ya da toplu iş sözleşmeleri ile de kararlaştırılabilir. İş sözleşmesinde kararlaştırılmamış olsa dahi, işverence tek taraflı olarak düzenli şekilde yapılan prim ödemesi “işyeri şartı” niteliğindedir. Her durumda uygulamanın tek taraflı olarak işverence ortadan kaldırılması ya da azaltılması doğru değildir. Prim uygulaması yönünden işçi aleyhine çalışma koşullarında değişiklik, 4857 sayılı Kanun"un 22. maddesi kapsamında gerçekleştirilmelidir. Toplu iş sözleşmesi ile öngörülen pirimler yönünden değişiklik ise, işçinin bireysel feragati ile dahi geçerli değildir. Toplu iş sözleşmesini imzalamaya yetkili olan kişilerce bu yönde yapılabilecek değişiklik, ancak ileriye dönük olarak hüküm ifade eder.
Somut olayda prim alacağı yönünden belirleme yapılırken Ocak 2012-Ekim 2012 dönem bordroları esas alınmıştır. Oysaki davacının çalıştığını iddia ettiği dönem 07.03.2011 tarihine kadar olan dönemdir. Talep edilen alacaklar da bu dönem ile sınırlıdır. Mahkeme tarafından primlerin hesabında talep edilen dönem ile sınırlı olarak ve bu dönemdeki deliller ile bir belirleme yapılmalıyken çalışma sonrası dönem temel alınarak yapılan hesaplama hatalıdır.
3-Dava konusu alacaklar için davacının 10.10.2013 tarihinde ıslah dilekçesi verdiği, buna karşın davalının süresi içinde zamanaşımı definde bulunduğu anlaşılmıştır. Mahkemece ıslah sonrası için zamanaşımına uğrayan alacaklar yönünden bir değerlendirme yapılmamıştır. Bu sebeple ıslah sonrası için dava konusu alacakların zamanaşımına uğradığı iddiasının değerlendirilmesi gerektiğinden, inceleme yapılmadan yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 13.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.