Esas No: 2021/12782
Karar No: 2022/6161
Karar Tarihi: 27.06.2022
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/12782 Esas 2022/6161 Karar Sayılı İlamı
8. Hukuk Dairesi 2021/12782 E. , 2022/6161 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Satış Vaadi Sezleşmesine Dayalı Tapu İptal Ve Tescil, Birleşen Dava Vekaletnamenin Kötüye Kullanılması Nedeniyle Satış Vaadi Sözleşmesinin İptali Olmadığı Takdirde Tazminat
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiş olup hükmün asıl dava davalısı-birleşen dava davacısı ... vekili ve asıl dava davalısı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Dava konusu; ... İli Kepez İlçesi ... Mahallesi 8339 ada 5 parsel 267m2 arsa vasfındaki taşınmaz mülkiyet ve hisse oranlarının düzeltilmesi yoluyla 18.02.2009 tarihinde tam hisse ile Maliye Hazinesi adına kayıtlı olup taşınmazın beyanlar hanesinde 07.02.1995, 05.10.2004, 18.02.2009 ve 08.11.2010 tarihlerinde ayrı ayrı verilmiş 6831 sayılı Kanun'un değişik 2. maddesine istinaden Hazine adına Orman sınırı dışına çıkarılan alanda kaldığı şerhi bulunmaktadır.Aynı yer 8339 ada 6 parsel 376 m2 arsa vasfındaki taşınmaz Kamu adına tescil yoluyla 23.06.2009 tarihinde tam hisse ile Maliye Hazinesi adına kayıtlı olup taşınmazın beyanlar hanesinde 07.02.1995, 05.10.2004 ve 08.11.2010 tarihlerinde ayrı ayrı verilmiş 6831 sayılı Kanun'un değişik 2. maddesine istinaden Hazine adına Orman sınırı dışına çıkarılan alanda kaldığı şerhi bulunmaktadır. Dava konusu taşınmazların her ikisi de kökte 1963 yılında kadastrosu yapılan evveliyatı tapulu olan 199 nolu kadastro parselinden gelmekte olup bu parsel ... Paşa Vakfı adına kayıt iken imar parseli olarak dava dışı 3. kişilere geçmiş olup 8339 ada 5 parsel 12.08.2004 tarihinde, 8339 ada 6 parsel ise 18.08.2004 tarihinde ... tarafından tapuda satın alınmıştır. Ancak Maliye Hazinesi tarafından dava konusu bu taşınmazlara ilişkin ayrı ayrı tapu iptal ve tescil davası açılması üzerine ... 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/280 Esas ve 2006/331 Karar sayılı kararı ile dava konusu 8339 ada 5 parselin tapusunun iptaline, 6831 sayılı Kanun'un 2/ B maddesi uyarınca orman dışına çıkarılan yerlerden olduğu belirlenerek hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verildiği, hükmün onanması ve karar düzeltmeye getirilmemesi üzerine 19.09.2007 tarihinde kesinleştiği , yine aynı mahkemenin 2005/281 Esas ve 2006/332 Karar sayılı kararı ile de dava konusu 8339 ada 6 parselin tapusunun iptaline, 6831 sayılı Kanun'un 2/ B maddesi uyarınca orman dışına çıkarılan yerlerden olduğu belirlenerek Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verildiği, hükmün onanması ve karar düzeltmeye getirilmemesi üzerine 02.11.2007 tarihinde kesinleştiği tespit edilmiştir.
Asıl dava davacı ... vekili; dava konusu 8339 ada 5 ve 6 parsellerin davalı ... adına kayıtlı iken Maliye Hazinesinin 2/b iddiası ile açmış olduğu tapu iptal ve tescil davası sonunda tapularının iptaline karar verildiğini, 6292 sayılı Kanun gereği bu yerlerin önceki maliklerine iadesinin söz konusu olacağını, yasa hükmü gereği taşınmazların kanunen davalıya ait olduğunu, henüz iade edilmemiş olsa dahi mülkiyetin davalıda olduğunu, Hazine adına kayıtlı olduğundan onun da taraf gösterildiğini, taşınmazların her ikisinin de 05.06.2012 tarihli noterde yapılan satış vaadi sözleşmesi ile davacıya satıldığını, bedelin ödendiğini ve zilyetliğinin de davacıya teslim edilidiğini, sözleşme gereği davalının mülkiyetinin iptal edilerek davacı adına tescilini, henüz davalıya iadesi yapılmadıysa davacıya iadesini talep etmiştir.
Birleşen dava davacısı ... vekili; davacının davalı ...’e vekalet verdiğini, bunu üzerine ...’in dava konusu taşınmazları davacının bilgisi ve rızası dışında 05.06.2012 tarihli noter satış vaadi sözleşmesi ile muvazaalı şekilde oğlu diğer davalı ...’e sattığını, taşınmazların 2/b arazisi olduğunu ve tescilinin henüz yapılmadığını, baba oğul olunması, taşınmazların 2/b arazisi olması ve bedelin davacıya ödenmemesi nedeniyle işlemin muvazaalı olduğunu, sözleşmedeki değerin rayiç değerlerin altında olduğunu, taşınmazın zilyetliğinin devredilmediğini, durumdan yeni haberdar olunduğunu, bu nedenlerle öncelikle satış vaadi sözleşmesinin iptalini, aksi halde arsanın rayiç bedelinin faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesini talep etmiştir.
Dava ilk olarak ... 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/788 Esas sayılı dosyasıyla açılmış olup mahkemece 6292 sayılı Kanun'un 7/a maddesine göre 2 yıllık idareye başvuru süresi dolmadığından davanın reddine karar verilmişse de Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 26.11.2014 tarihli ve 2014/9077 Esas ve 2014/9846 Karar sayılı bozma ilamında “davalı ...’ün dava tarihinden önce 03.12.2012 tarihinde idareye taşınmazın iadesi konusunda başvuruda bulunduğu başvuru sonucu dikkate alınarak dava tarihi itibaiyle vaadi yerine getirip getiremeyeceğinin dikkate alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği” gereğine değinilmiştir. Bozma üzerine dosya 2015/81 Esas numarasını almış olup Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda; asıl davanın reddine, birleşik ... 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/430 esas sayılı davanın kabulü ile, ... 2. Noterliğinin 05.06.2012 tarihli düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin iptaline karar verilmiş olup Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 21.01.2019 tarihli 2018/5726 Esas ve 2019/272 karar sayılı ilamı ile yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmişse de asıl dava davacısı, birleşen dava davalısı vekili tarafından kararın düzeltilmesinin talep edilmesi üzerine bu defa Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 23.05.2019 tarihli 2019/1507 esas ve 2019/3622 karar sayılı ilamı ile karar düzeltme talebinin kabulüne yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilerek ilamda; “...asıl dava olan tapu iptal tescil davası bakımından önceki bozma kararında işaret edildiği üzere davalı ...’ün dava tarihi itibariyle vaadini yerine getirip getiremeyeceği değerlendirilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.Birleşen dava ise gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin iptali aksi takdirde tazminat talebine ilişkindir. Birleşen davacı ... ve birleşen davalı ... arasında ... 9. Noterliği 12.10.2006 tarihli ve 30909 yevmiye nolu vekaletname ile karşı davacı ...’ün karşı davalı ...’e ... İlçesi ... Köyü 8339 ada beş ve altı parsellere ilişkin olarak satış, satış vaadi sözleşmesi düzenleme, ahzu kabz, davalar ve resmi kurumlarda işlemleri takip etme, tevkil yetkilerini içerir vekaletname verdiği, karşı davalı ...’in de bu vekaletnameye dayanarak ... 2. Noterliği 05.06.2012 tarih 11508 yevmiye nolu gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile dava konusu taşınmazları oğlu davacı karşı davalı ...’e satış vaadinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddeleri uyarınca geçerli bir gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi olduğu açıktır. Bunun aksini iddia ve ispat aynı nitelikteki resmi belge ile mümkün olacaktır. Böyle bir belgenin ibraz edildiği dosya kapsamından anlaşılamamaktadır. Öte yandan birleşen davacı taraf noter satış vaadi sözleşmesinde belirtilen hususlarda iradesinin olmadığını ileri sürmüş ise de TBK'nin 30. vd. maddeleri şartları oluşmadığı gibi dava tarihi itibariyle aynı Kanun'un 39. maddesindeki süre de geçtiğinden bu iddia da yerinde ve inandırıcı bulunmamış olup belirtilen tüm bu hususlar doğrultusunda yukarıda açıklandığı üzere ve dosya kapsamı ve tüm deliller karşısında ispat edilemediği göz önünde bulundurularak bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz görülmüştür.Açıklanan hususlar gözetilmeksizin eksik incelemeye dayalı hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırı, Dairece hükmün onanması yanılgıya dayalıdır. ”gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan bu son yargılama sonunda; asıl dava yönünden davanın kabulüne ve ... ili, Kepez ilçesi, ... Mahallesi, 8339 ada, 5 ve 6 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptaline ve davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline,birleşen ... 9. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/430 Esas sayılı dosyası yönünden davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm asıl dava davalısı/ birleşen dava davacısı ... vekili ve asıl dava davalısı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Asıl dava; 6292 sayılı Kanun'un 7. maddesi gereğince iadeye tabi taşınmaza ilişkin satış vaadi sözleşmesine dayalı Tapu İptal ve Tescil , Birleşen Dava ise aynı taşınmaz hakkında verilen vekaletnamenin kötüye kullanılması nedeniyle Satış Vaadi Sözleşmesinin İptali olmadığı takdirde Tazminat istemlerine ilişkindir.
1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre birleşen dava davacısı ... vekilinin birleşen davaya ilişkin temyiz itirazlarının reddi ile birleşen davanın onanmasına,
2. Asıl davaya ilişkin davalı Hazine vekilinin ve asıl dava davalısı / birleşen dava davacısı ... vekilinin temyiz itirazlarına gelince ; 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunun "2/A veya 2/B belirtmelerinin terkini ve iade edilecek taşınmazlar " başlıklı 7. maddesinde; " (1) İlgililer tarafından idareye başvurulması ve idarece bu başvuru üzerine veya resen yapılan inceleme ve araştırma sonucunda doğruluğu tespit edilmesi hâlinde;
a) Tapu ve kadastro veya imar mevzuatına göre ilgilileri adına oluşturulan ve tapuda halen kişiler adına kayıtlı olan taşınmazlardan Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/A veya 2/B belirtmesi bulunan veya konulan taşınmazların tapu kayıtları bedel alınmaksızın geçerli kabul edilir ve tapu kütüklerindeki 2/A veya 2/B belirtmeleri terkin edilerek tescilleri aynen devam eder, aynı gerekçeyle bu nitelikteki taşınmazlar hakkında dava açılmaz, açılan davalardan vazgeçilir, açılan davalar sonucunda tapularının iptaliyle Hazine adına tesciline karar verilen, kesinleşen ve tapuda henüz infaz edilmeyen taşınmazlar hakkında da aynı şekilde işlem yapılır. Ancak bu kararlardan infaz edilerek tapuda Hazine adına tescil edilen taşınmazlar ise, ilgilileri tarafından bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl içinde idareye başvurulması hâlinde, bedelsiz olarak önceki kayıt maliklerine veya kanuni mirasçılarına iade edilir.
b) Özel kanunları gereğince Devlet tarafından kişilere satılan, dağıtılan, trampa edilen, bedelli veya bedelsiz olarak devredilen veya iskânen verilen ya da özelleştirme suretiyle satılanlar ile hisseleri devredilen özel hukuk tüzel kişileri adına kayıtlı olan ancak daha sonra Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/A veya 2/B belirtmesi konulan taşınmazların tapu kayıtları geçerli kabul edilir, aynı gerekçeyle bu nitelikteki taşınmazlar hakkında dava açılmaz, açılan davalardan vazgeçilir, açılan davalar sonucunda Hazine adına tescil edilenler ise, bu Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl içinde ilgilileri tarafından idareye başvurulması hâlinde önceki maliklerine veya kanuni ya da akdî haleflerine bedelsiz olarak iade edilir. Ancak, bu kişilerden taşınmazlarına karşılık daha önce yer verilenlere veya bedeli ödenenlere iade işlemi yapılmaz.
c) Bu fıkra kapsamında kalan taşınmazların kullanıcılarının kayıt maliklerinden farklı kişiler olmaları ve kayıt maliklerinin bu fıkradan yararlanmak istemeleri hâlinde, kullanıcılar bu Kanunda belirtilen şartları taşısalar dahi doğrudan satış hakkından yararlanamazlar.
(2) Birinci fıkra kapsamında kalan taşınmazlardan orman sınırı dışına çıkartılacak yerlerde bulunan ve Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/B belirtmesi konulması gereken taşınmazların tapu kütüklerine 2/B belirtmesi konulmaz ve bunlar hakkında dava açılmaz.
(3) Birinci fıkra kapsamında kalan taşınmazlardan tapuda Hazine adına tescilli olan taşınmazlar hakkında aynı fıkrada belirtilen süre içerisinde idareye başvurmayan ilgililerin hakları bu süre sonunda sona erer, bu kişiler idareden başkaca talepte bulunamazlar, hak ve tazminat talep edemezler ve dava açamazlar. Bu taşınmazlardan Hazine adına tescilli olanlar idarece satış dâhil genel hükümlere göre değerlendirilir.
(4) Bu maddeye göre ilgililerine iade edilmesi gereken taşınmazlardan orman olduğu iddiasıyla Orman Genel Müdürlüğünce açılan davalar sonucunda orman niteliğiyle Hazine adına tescil edilen, fiilen orman niteliğinde olan veya bu nedenle dava açılması gereken, ağaçlandırılmak üzere Orman Genel Müdürlüğüne tahsis edilen, kamu hizmetlerine ayrılan veya bu amaçla kullanılan, özel kanunlar gereğince değerlendirilmesi gereken veya Maliye Bakanlığınca belirlenen taşınmazlar ilgililerine iade edilmez. Bu taşınmazların yerine, idarece belirlenen ve ilgililerince itiraz ve dava konusu edilmeksizin kabul edilen rayiç bedelleri ödenebilir veya rayiç bedellerine uygun taşınmazlar verilebilir.” düzenlemesi bulunmaktadır.
Yukarıda izah edilen 6292 sayılı Kanun'un 7. maddesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde, idareye geniş takdir yetkisinin tanındığı görülmektedir. Zira, idarece iade başvurusu yerinde görülerek taşınmaz iade edilebileceği gibi onun yerine rayiç bedelini ödeyebileceği veya rayiç bedeline uygun başka taşınmaz verebileceği hatta idarenin kanunda belirtilen gerekçelerle taşınmazı iade etmeyebileceği anlaşılmaktadır.
Bu noktada kısaca idari eylem ve idari işlemi tanımlamak gerekirse; idari eylem, kamu idare ve kurumlarının kamu görevine ilişkin, idare hukuku kural ve gereklerine göre yaptığı olumlu veya olumsuz davranış ve fiillerden ibarettir. İdari işlem ise, idari kanunlara dayanılarak yapılan muamelelerdir. İdarenin eylem ve işlemleri, onun kamu hukuku alanındaki kamu gücünü (kamu otoritesini) kullanarak, idare hukuku kural ve gerekleri uyarınca yaptığı faaliyetlerin, hukuki ve maddi hayattaki görünümleridir.
Somut olayda asıl dava davacısı ... dava dilekçesinde; dava konusu 8339 ada 5 ve 6 parsellerin tamamının dava ... adına kayıtlı iken hükmen Hazine adına tescil edildiğini, bu taşınmazları 05.06.2012 tarihli noter satış vaadi sözleşmesi ile ...’ün yine 12.10.2006 tarihinde noterde vekil tayin ettiği ...’ten satın aldığını ileri sürerek taşınmazların 6831 sayılı Kanun’un 2/B maddesi uyarınca Hazine lehine orman sınırları dışına çıkarılmış olması nedeni ile bedelsiz iadeye ilişkin 6292 sayılı Kanun’un 7. maddesi kapsamında sözleşmeye değer verilerek taşınmazların davalı ...’ iadesi yapılmadıysa davacıya iadesini , yapıldıysa tapusunun iptali ile tescilini talep etmektedir. Dolayısıyla, eldeki davanın hukuki dayanağı ve sebebi 6292 sayılı Kanun’un 7. maddesindeki bedelsiz iade müessesesidir. Davalı ... tarafından idareye taşınmazın iadesi için başvurulmuş olup idarece iade talebi uygun görülmüşse de iade işleminin tamamlanamadığı idarenin dosyaya gelen ilgili yazısından anlaşılmıştır.
Konuya ilişkin olarak yukarıda değinilen kanun hükümleri ve davacının eldeki davadaki talebi ile bunun dayanağı birlikte irdelendiğinde; dava konusu taşınmazın 6292 sayılı Kanun kapsamında bedelsiz olarak iade şartlarını taşıyıp taşımadığı, idareye yapılan başvurunun sonucunun ne olduğu hususlarının saptanması ve sonrasında dayanak tapunun 7/1-a ve b bentlerinde belirtilen nitelikleri taşıyıp taşımadığı, tapu kaydı belirtilen nitelikleri taşısa bile, taşınmazın bedelsiz iade edilebilecek nitelikte olup olmadığı, taşınmazın yerine rayiç bedelin ödenmesi ya da rayiç bedele uygun taşınmaz verilip verilmeyeceği yönünden ayrıca bir belirleme yapılması şeklindeki faaliyetlerin birer idari işlem olduğunun kabulü gerekmektedir. Davacı taşınmazın davalı ...’e iadesi yapıldıysa satış sözleşmesi gereği tapunun iptali ile tescilini , iade yapılmadıysa taşınmazın kendisine iadesi şeklinde istemde bulunulsa da maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek ... aittir. (6100 s.lı HMK'nin mad. 33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava davacının satın aldığını ileri sürdüğü davalı ... lehine henüz sicile yansıtılmamış olan mülkiyet hakkının doğmuş olması nedeniyle, tapu iptali ile tescil niteliğinde olmayıp zaten mevcut olan ve tapu sicilinde kayıtlı olan dayanak tapu kaydına bağlı yapılan satış vaadi sözleşmesi uyarınca bedelsiz iadeye ilişkin idari işlemlerin icrasına yöneliktir. Dolayısıyla işin esasının da idare hukuku ilkelerine göre incelemeye uygun olduğu; davanın kökeninde, çözüme kavuşturulmamış mülkiyet, kadastro vs. gibi hukuki ilişkinin bulunmadığı görülmektedir.
Bu durumda, açılan davanın, 2577 sayılı Kanun'un 2. birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde belirtildiği üzere; “İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları” ve “ İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları” kapsamında, idari yargı yerince çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Nitekim Uyuşmazlık Mahkemesinin 25.02.2019 tarihli ve 2018/820 Esas, 2019/117 Karar ve 28.05.2020 tarihli ve 2020/56 Esas, 2020/309 Karar sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Hal böyle olunca;asıl dava davacısının davasının az yukarıda açıklanan gerekçelerle dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 2. bentte açıklanan nedenlerle asıl dava davalısı/ birleşen dava davacısı ... vekilinin ve asıl dava davalısı Hazine vekilinin asıl davaya ilişkin temyiz itirazları yerinde bulunduğundan kabulü ile yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla uygulanacak olan 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle asıl dava davalısı/ birleşen dava davacısı ... vekilinin birleşen davaya ilişkin temyiz taleplerinin reddi ile usul ve kanuna uygun olan birleşen dava hükmünün ONANMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, harçtan muaf olduğundan Hazineden harç alınmasına yer olmadığına, peşin harcın istek halinde ...'e iadesine, 27.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.