Abaküs Yazılım
19. Ceza Dairesi
Esas No: 2018/7896
Karar No: 2020/2596
Karar Tarihi: 09.03.2020

Yargıtay 19. Ceza Dairesi 2018/7896 Esas 2020/2596 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Mahkeme, sanık tarafından karşılıksız çek keşide etmek suçundan 36.100,00 TL adli para cezası verilen bir davada, 5941 sayılı Çek Kanunu'nun 5/1 ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 52/2. maddeleri gereğince verilen kararın, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen 5/1. fıkra 2. cümlesi ile ilgili tereddütün giderilmesi talebi üzerine Adalet Bakanlığı'nın kanun yararına bozma istemi sonucu incelenmiştir. İhbarnamede, Anayasa Mahkemesi'nin kanunun 1. fıkrasının ikinci cümlesini iptal ederek sanık lehine bir durum ortaya çıkardığı belirtilmiştir. Bu nedenle, sanık lehine yeni düzenlemede yer alan hükümler göz önüne alınarak karar verilmesi gerektiği, ancak mahkeme kararında kanun yolunun hatalı belirtildiği ve tebliğ işlemlerinin de usulüne uygun olup olmadığının tespiti için daha fazla araştırma yapılması gerektiği sonucuna varılmıştır. Kanun maddeleri ise şöyledir: 5941 sayılı Çek Kanunu'nun 5/1. fıkrası, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 7/2. ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 9/3. maddeleri.
19. Ceza Dairesi         2018/7896 E.  ,  2020/2596 K.

    "İçtihat Metni"



    Karşılıksız çek keşide etmek suçundan sanık ..."nun, 5941 sayılı Çek Kanunu"nun 5/1 ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 52/2. maddeleri gereğince 36.100,00 Türk Lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına dair Mersin 3. İcra Ceza Mahkemesinin 15/06/2017 tarihli ve 2017/340 esas, 2017/503 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip, infaz savcılığı tarafından 5941 sayılı Kanun"un 5/1. fıkra 2. cümlesinin Anayasa Mahkemesince iptal edilmesi üzerine oluşan tereddüdün giderilmesi talebi üzerine, cezanın aynen infazına ilişkin anılan Mahkemenin 04/01/2018 tarihli ve 2017/340 esas, 2017/503 sayılı ek kararı aleyhine, Adalet Bakanlığı"nın 25.10.2018 gün ve 3672 sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekindeki dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 08/11/2018 gün ve KYB. 2018/89455 sayılı ihbarnamesi ile Dairemize gönderilmekle okundu.
    Anılan ihbarnamede;
    10/10/2017 tarihli ve 30206 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 26/07/2017 tarihli ve 2016/191 esas 2017/131 sayılı kararı ile 5941 sayılı Kanun"un 1. fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan “çekin üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Kanuna göre ticarî işlerde temerrüt faizi oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile takip ve yargılama gideri toplamından” şeklindeki ibarenin iptal edildiği,
    Her ne kadar 1982 Anayasasının 153/5. maddesine göre, Anayasa Mahkemesi iptal kararlarının geriye yürümeyeceği belirtilmiş ise de; söz konusu iptal kararının sanık lehine bir durum ortaya çıkardığı, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 7/2. maddesinde, "Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur." ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 9/3. maddesindeki “Lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir.” şeklindeki düzenlemeler uyarınca, sanığın hukukî durumun yeniden değerlendirilerek lehe olan, söz konusu iptal kararı sonrası yürürlük kazanan 5941 sayılı Kanun"un 5/1. maddesinde yer alan, "(Değişik: 15/7/2016-6728/63 md.) Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak “karşılıksızdır” işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezası; çek bedelinin karşılıksız kalan miktarı, (…)(2) az olamaz." hükmü gereğince sanık lehine bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediği, gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla,
    Gereği görüşülüp düşünüldü:
    Olağanüstü kanun yolu olan ve öğretide “olağanüstü temyiz” olarak adlandırılan kanun yararına bozmanın amacı hakim veya mahkeme tarafından verilen ve istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen kararların Yargıtayca incelenmesini, buna bağlı olarak da kanunların uygulanmasında ülke sathında birliğe ulaşmak, hakim veya mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıkları toplum ve birey açısından hukuk yararına gidermektir.
    Kanun yararına bozma yoluna gidilebilmesi için, bozmaya konu edilecek hüküm veya kararın usulüne uygun şekilde taraflara tebliği ile kesinleşmiş olması ilk şarttır. Öte yandan kesinleşen kararın istinaf veya Yargıtay gibi bir üst derece mahkemesi incelemesinden geçmemiş olması da önem arz eden bir diğer şarttır.
    7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun "Bilinen adreste tebligat" başlıklı 10. maddesi;
    "Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır.
    (Ek fıkra: 11/1/2011-6099/3 md.) Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.
    Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartiyle her yerde tebligat yapılması caizdir."
    "Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina" başlıklı 21. maddesi;
    "(Değişik : 6/6/1985 - 3220/7 md.) Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.
    (Ek fıkra: 11/1/2011-6099/5 md.) Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.
    (Ek: 19/3/2003-4829/5 md.) Muhtar, ihtiyar heyeti azaları, zabıta amir ve memurları yukarıdaki fıkralar uyarınca kendilerine teslim edilen evrakı kabule mecburdurlar."
    Hükümlerini içermektedir.
    Kanun yararına bozma talebine konu somut olayda;
    Yerel mahkemece sanık hakkında 5941 sayılı Kanuna Aykırılık suçundan kurulan hükmün sanığın yokluğunda verildiği, hükme karşı "itiraz" kanun yoluna başvurulabileceğinin yazılı olduğu, gerekçeli karar tebligatının mazbatasının ise dosya içerisinde bulunmadığı, ancak dosya içerisinden sanığa gönderildiği anlaşılan tebliğe dair ptt.gov.tr internet sitesi üzerinden yapılan barkod sorgulamasında 21.mad.göre muhtara teslim yazılı olduğu, ancak hangi sebeple sanığa ulaşılamadığının ve tebliğin imkansız olduğunun yazılmadığı görülmektedir.
    Bu nedenlerle, dosya kapsamında yapılan tebligat işleminin ve dolayısıyla kesinleştirme işleminin usulüne uygun olup olmadığının tespiti için sanığa gönderilen gerekçeli karar tebligatının araştırılması, bulunamıyorsa bu kez gerekçeli karar tebliğinin yeniden çıkartılmasının buna göre kararın kesinleştirilmesinin yapılması gerektiği, öte yandan mahkeme kararında kanun yolunun istinaf değil, itiraz olarak belirtilmesinin de bir kanuna aykırılık olduğu anlaşılmakla,
    Yukarıda yazılı nedenlerle; öncelikle sanığa gönderilen gerekçeli karar tebliği mazbatasının akıbetinin araştırılması, devamla kararın usulüne uygun şekilde kesinleştirilmesi, ayrıca bu işlemler tamamlandıktan sonra kanun yolunun hatalı belirtilmesi için de kanun yararına bozma istemine gidilip gidilmeyeceği hususunda gereğinin takdir ve ifası için, dosyanın Adalet Bakanlığına gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 09.03.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi