10. Hukuk Dairesi 2015/10098 E. , 2015/12162 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, prime esas kazanç tutarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalılar vekilleri tarafından ayrı ayrı temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Her ne kadar bir ara kararı olsa da; Mahkemece, Yargıtay’ın bozma ilamına uyulması durumunda, bozma kararı lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak doğar ve Mahkeme bu kararından dönemeyeceği gibi bozma ilamı doğrultusunda işlem yapmak zorundadır. 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda “usulî kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamakta ise de, bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir. Nitekim; Hukuk Genel Kurulu"nun 18.10.1989 gün 541-534, 21.02.1990 gün 10-117; 07.10.1990 gün 439-562; 19.02.1992 gün 635-82; 23.02.1994 gün 936-94; 03.03.2010 gün ve 2010/12-81-118; 27.09.2006 gün ve 2006/19-635 Esas 2006/573 Karar; 15.10.2008 gün ve 2008/19-624 Esas 2008/632 Karar ile 17.02.2010 gün ve 2010/9-71 Esas 2010/87 Karar sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Öte yandan; bozma sebebine göre inceleme sırası gelmemekle birlikte sadece mahkemenin hükmündeki hatanın varlığına işaret eden, hükmü o yönden eleştiren, mahkemenin aynı hataya düşmemesi için ona bir tavsiye ve yol gösterme amacına yönelik bulunan ifade ve açıklamalar ile bozma ilamlarında “ kabule göre de” veya “kaldı ki” gibi söz dizinleriyle başlayan ifadeler usul hukuku anlamında “bozma” niteliği taşımamaktadır. (Hukuk Genel Kurulunun 25.12.2013 gün, 2013/10-485-1749 ve 05.11.2014 gün, 2013/10-1146, 2014/845 sayılı kararları)
Uyulan bozma ilamında belirtildiği üzere; davanın yasal dayanağı, sigortalı ve işverenin ... ödeyecekleri primlerin matrahını teşkil eden sigortalı kazançlarının nelerden ibaret olduğu ve istisnalarını gösteren (mülga) 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 77/I"inci maddesidir.
Anılan maddede prime esas kazançlar üç bent halinde gösterilmiştir. Buna göre; “Sigortalılarla işverenlerin bir ay için ödeyecekleri primlerin hesabında:
a) Sigortalıların o ay için hak ettikleri ücretlerin,
b) Prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkaktan sigortalılara o ay içinde ödenenlerin,
c) İdare veya kaza mercilerince verilen karar gereğince (a) ve (b) fıkralarında yazılı kazançlar niteliğinde olmak üzere sigortalılara o ay içinde yapılan ödemelerin, Brüt toplamı esas alınır.”
Kanun gereğince, maddenin 2. fıkrasındaki istisnalara girmemesi koşuluyla hizmet akdi karşılığı elde edilen her türlü gelirden sigorta primi kesilmesi söz konusu olmaktadır.
506 sayılı Kanunda ücretin tanımı yapılmamıştır. Fakat m.77/I-a’da sözü edilen “ücretler” kavramı içine asıl ücretle birlikte, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücretleri gibi ücretlerinde girdiği kabul olunmaktadır. Bu ücretlerin sigortalıya fiilen ödenmesi şart olmayıp, onun adına o ay için tahakkuk ettirilmiş olması prime esas kazanca dahil edilmesi için yeterlidir.
Asıl ücretin eki niteliğinde bulunan prim ve ikramiyeler, prime esas kazançlar olarak brüt tutarları üzerinden ödendikleri aylar itibariyle prime esas tutulur. Bunların tahakkuk etmiş olması prime esas tutulmaları için yeterli olmamakta, ödenmiş olması da aranmaktadır (m.77/I-b).
İdare veya kaza mercileri tarafından verilen karar uyarınca sigortalılara yapılan ödemeler (a) ve (b) bentlerinde öngörülen ücret türlerinden ayrımsızdır. Fark, bunların yönetim ve yargı mercilerince verilmiş kararlardan kaynaklanmalarıdır. İşveren ile sigortalı işçi arasında “fazla çalışma ücreti” veya “prim, ikramiye” gibi konularda uyuşmazlık çıkar ve mahkemece, bu işçilik haklarının ödenmesine karar verilir ve sigorta primlerinin ödeneceği ay içinde bu paralar sigortalıya verilirse, bu ödemelerde prim matrahına dahil edilerek, prim hesabında göz önünde tutulur. Bu tür kazançlara salt hak kazanmak, bu kazançların prime esas alınması için yeterli bulunmamaktadır (... Matbaası, 1985 Baskı, s.439).
Davaya konu somut uyuşmazlıkta, davacı, davalı işverenlere ait işyerinde çalıştığını belirterek, fazla çalışma ücreti de dahil olmak üzere bir kısım işçilik alacaklarının tahsili istemli olarak açtığı davada, fazla çalışma ücreti belirlenerek, istemin kısmen kabulüne karar verildiği, neticeten hükmün Yargıtay 9. HD’nce onanarak kesinleştiği; eldeki davada ise, davalı işverenlerin, fazla çalışma ücretini SSK’ya bildirilen prime esas kazanca dahil etmediklerini belirterek, “davalı işyerinden hak ettiği fazla çalışma ücretlerinin ve genel tatil alacaklarının da bildirilen kazancına katılarak prime esas kazançlarının tespitini” istemekte olup, mahkemece, kesinleşen yargı
kararıyla hak kazanılan fazla çalışma, genel tatil ücretlerini dikkate alarak hesaplama yapan bilirkişi raporuna dayalı olarak, yıllık toplam prime esas kazanç toplamı aylara bölünerek prime esas kazancın hüküm altına alındığı görülmektedir.
Yargı kararı ile hak kazanılan ücret niteliğindeki kazançların hak kazanıldığı dönemlerin prime esas kazançlarına dâhil edilmesi isabetsiz olup, ödenmesi koşuluyla, ödemenin yapıldığı ayın prime esas kazanç matrahına dâhil edilmesi; hizmet akdinin daha önceki bir tarihte sona ermiş olması karşısında ise, yapılan ödemelerin çalışmanın geçtiği son ayın prime esas kazancında gözetilmesi gerekirken; uyulan bozma ilamının gereği yerine getirilmeksizin, esasında bozma niteliği taşımayan hüküm eleştirisinin gereği yerine getirilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması, usûl ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalılar vekilleri bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılar ... ve ..."a iadesine,18.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.