Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/5238
Karar No: 2022/6172
Karar Tarihi: 28.06.2022

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/5238 Esas 2022/6172 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi, kadastro tespitine itiraz davasıyla ilgili olarak verilen ilk derece mahkemesi kararına yapılan istinaf başvurularını incelemiş. Davacıların başvurularının süre yönünden reddedilmesi ve diğer davacıların başvurularının esastan reddedilmesine karar verilmiş. Ancak davacılardan birinin başvurusunun süre geçtiği gerekçesiyle reddedilmesi, mahkemeye erişim hakkını zedelediği için hükmün bozulmasına karar verilmiş. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun Geçici 8. maddesi ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 345. ve 361. maddeleri hakkında bilgi verilmiştir.
8. Hukuk Dairesi         2021/5238 E.  ,  2022/6172 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
    DAVA TÜRÜ : Kadastro Tespitine İtiraz
    İLK DERECE
    MAHKEMESİ : Cizre Kadastro Mahkemesi

    Taraflar arasında Cizre Kadastro Mahkemesinde görülen dava sonucunda verilen hükme karşı davacı Hazine vekili, davacılar Beşir Konur ve arkadaşları vekili ile davacılar ... ve arkadaşları vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesince davacılar ... ve arkadaşlarının istinaf başvurusunun süre yönüyle reddine, diğer davacıların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş olup, bu kez davacı Hazine vekili, davacılar ... ve arkadaşları vekili, davacılar ... ve arkadaşları ve katılma yoluyla da davalılar ... ve ... vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesi kararı temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:


    K A R A R

    3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun Geçici 8.maddesi uyarınca yapılan kadastro sırasında, Silopi İlçesi Kösreli Köyü çalışma alanında bulunan 113 ada 2 parsel sayılı 151.767,68 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz susuz tarla niteliğiyle paylı olarak davalılar ... ve ... adına tespit edilmiştir.
    Davacı Hazine vekili, taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu, davalılar lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığını ileri sürülerek, davacılar ... ve arkadaşlarının tapu kaydına ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı olarak, davacılar ... ve arkadaşları da aynı nedene dayalı olarak ayrı ayrı dava açmıştır.
    Mahkemece dava dosyalarının birleştirilerek yapılan yargılama sonunda; davaların ayrı ayrı reddine, dava konusu 113 ada 2 parsel sayılı taşınmazın tespit gibi tapuya tesciline karar verilmiş, hükmün davacı Hazine vekili, davacılar Beşir Konur ve arkadaşları vekili ile davacılar ... ve arkadaşları tarafından istinaf edilmesi üzerine Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesince, davacılar ... ve arkadaşlarının istinaf başvurusunun süre yönüyle reddine, diğer davacıların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş ve iş bu karar, davacı Hazine vekili, davacılar ... ve arkadaşları vekili, davacılar ... ve arkadaşları vekili ile katılma yoluyla da davalılar Selahattin Kunur ve müşterekleri vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 345. maddesine göre; "İstinaf yoluna başvuru süresi iki haftadır. Bu süre, ilamın usulen taraflardan her birine tebliğiyle işlemeye başlar."
    Somut olayda; İlk Derece Mahkemesinin kısa ve gerekçeli kararında, istinaf kanun yoluna başvuru süresinin 15 gün olarak belirtildiği, gerekçeli kararın davacılar ... ve arkadaşları vekiline 20.11.2019 tarihinde tebliğ edildiği, vekilinin mahkemece belirtilen 15 günlük sürenin son gününde, ancak Kanunla düzenlenen iki haftalık süre geçtikten sonra, 05.12.2019 tarihinde kararı istinaf ettiği anlaşılmaktadır.
    Anayasanın, "Temel hak ve hürriyetlerin korunması" başlığı altında düzenlenen 40. maddesinin ikinci fıkrasında, devletin, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorunda olduğu ifade edilmiştir. Yine 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297. maddesinin 1.ç bendi uyarınca da hükümde, kanun yolları ve süresinin gösterilmesi zorunluluktur.
    Kanun yollarına ilişkin Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 345 ve 361. maddelerinde düzenlenen süreler, hakim tarafından değil, kanun tarafından tayin edilen süreler olmalarına rağmen, mahkeme kararında bu sürelerin ve başvurulacak merciin belirtilmesi gerekmektedir. Mahkemelerin bunları salt göstermesi yetmez; aynı zamanda doğru olarak da göstermeleri zorunludur. Yargı kararlarına başvurulacak kanun yolu ile süresinin hükümde açıkça ve doğru olarak gösterilmemiş olması, hak arama hürriyetinin ihlal edilmesine sebep olacaktır.
    Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiş; yine taraf olduğumuz, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinde de, herkesin kişisel hak ve yükümlülükleriyle ilgili her türlü iddiasını mahkeme önüne getirme hakkı güvence altına alınmıştır.
    Adil yargılanma hakkının en temel unsurlarından biri olan mahkemeye erişim hakkı, bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına gelmektedir. Kişinin mahkemeye başvurmasını engelleyen veya mahkeme kararını anlamsız hale getiren, bir başka ifadeyle mahkeme kararını önemli ölçüde etkisizleştiren sınırlamalar, mahkemeye erişim hakkını ihlal edebilir.
    Nitekim, Anayasa Mahkemesi de birçok kararında; başvurucuların gerekçeli kararda belirtilen süreye güvenerek hareket etmesinin makul görülebileceği, mahkemenin kanun yolunu ve süresini taraflara doğru gösterme yükümlülüğü dikkate alındığında, temyiz süresinin mahkeme kararında farklı belirtilmiş olması karşısında, kanunda belirtilen süre olduğu kabul edilerek, dilekçenin reddine karar veren değerlendirmelerin, mevzuat hükümleri çerçevesinde ve öngörülebilirlik sınırları içinde olduğunun kabul edilemeyeceği, yapılan yorumun başvurucuların temyiz hakkını kullanmayı imkânsız kılacak ölçüde ve aşırı şekilci bir yaklaşımla elde edildiği, bu açıdan kararın, başvurucuların mahkemeye erişim hakkını zedelediği sonucuna ulaşarak, Anayasanın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir (Anayasa Mahkemesinin 2014/819 başvuru numaralı ve 09.06.2016 tarihli, 29757 sayılı ve 29.06.2016 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan kararı).
    Hal böyle olunca; Bölge Adliye Mahkemesince, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde, davacılar ... ve arkadaşları vekiline istinaf başvurusunun süresinde olduğu kabul edilerek, Yerel Mahkeme kararının bu davacılar yönüyle de esastan incelenmesi, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme ile mahkemeye erişim hakkını zedeleyecek şekilde, yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar ... ve arkadaşları vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulüyle HMK’nin 371. maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, HMK'nin 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 28.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi