Taraflar arasındaki rücuen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkiline kasko sigortalı aracın seyir halinde olduğu sırada davalıya ait rögar kapağına çarpması sonucu hasarlandığını belirtip, fazlaya dair haklarını saklı tutarak sigortalıya ödenen 2.936,00 TL’nin 16.02.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili olay tarihinde kurumlarının olay yerinde bir çalışması olmadığını, herhangi bir arıza ya da kaza ihbarı gelmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece tüm dosya kapsamına göre uyuşmazlığın haksız fiilden kaynaklanmakta olduğu ve ticari nitelikte bulunmadığı belirtilerek davanın görevsizlik nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir. Bilindiği gibi asliye mahkemeleri, asliye hukuk ve asliye ticaret mahkemeleri olarak ikiye ayrılır. Asliye ticaret mahkemeleri, asliye hukuk mahkemesinin görevine giren ticari davaların çözümlendiği mahkemelerdir. Asliye ticaret mahkemesinin görevine giren işler dışında kalan tüm uyuşmazlıklar asliye hukuk mahkemesince çözümlenir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK"nun 4.maddesinde hangi davaların ticari dava olduğu sayılmıştır. Bundan başka, bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin görevi, içinde bulunan ve bu kanunun 4.maddesi hükmünce ticari sayılan davalarla hususi hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer işlere asliye ticaret mahkemesinde bakılacağı düzenlenmiştir. (TTK"nun 5/2) Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi arasındaki ilişki görev değil iş bölümü ilişkisidir. (TTK"nun 4 ve 5.maddeleri) Asliye ticaret mahkemesi kanunla belirtilmiş olan ticari davalara bakar. Asliye hukuk mahkemesi ise ticari davalar dışında kalan hukuk davalarına (dar anlamda hukuk davalarına) bakar. Somut olayda, dava 13/03/2012 tarihinde yani 6102 ve 6335 sayılı Yasaların yürürlüğe girmesinden önce Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmıştır. Davalı vekilinin işbölümü itirazı üzerine Asliye Hukuk Mahkemesince 04.07.2012 tarihinde dosya Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmiştir. 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6335 sayılı Yasanın 38. maddesi ile 6102 sayılı TTK"ya eklenen geçici 9. maddesi “bu kanunun göreve ilişkin hükümleri, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan davalarda uygulanmaz. Bu davalar, açıldıkları tarihte yürürlükte bulunan Kanun hükümlerine tabidir” hükmünü içermektedir. Yukarıda açıklanan ilkelere göre; davada mahkemece yargılamaya devamla davanın esasına ilişkin hüküm kurulması gerekirken 6335 sayılı yasanın 38. maddesi ile 6102 sayılı TTK"ya eklenen geçici 9.madde hükümlerinin gözardı edilmesi suretiyle yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 21.4.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.