15. Hukuk Dairesi Esas No: 2017/625 Karar No: 2017/4484 Karar Tarihi: 19.12.2017
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2017/625 Esas 2017/4484 Karar Sayılı İlamı
15. Hukuk Dairesi 2017/625 E. , 2017/4484 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : ...Asliye Hukuk Mahkemesi Vek. Av. ...
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, yüklenicinin kesinleşen hakediş alacağı ve işlemiş faiz talebi ile başlattığı icra takibine yapılan itirazın iptâline ve icra inkâr tazminatı istemlerine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davalı vekili tarafından yasal süresi içinde temyiz edilmiştir. Davacı, müvekkili firmanın hakediş alacağına bağlı alacağının tahsili talebiyle takip başlattığını, borçlu belediyenin işlemiş faize ve asıl alacağın 7,73 TL"lik kısmına haksız ve kötüniyetli olarak itiraz ettiğini belirterek eldeki davayı açmıştır. Taraflar arasındaki sözleşmenin “Ödeme yeri ve şartları” başlıklı 11.2. maddesinde; hazırlanan hakedişlerin idarece onaylandıktan sonra otuz gün içinde tahakkuka bağlanarak on beş gün içinde "ödeneceği" belirtilmiştir. Mahkemece son hakedişe ilişkin ana paranın birikmiş 29 günlük faizi olarak 4.239,99 TL yönünden borçlunun icra takine yaptığı itirazın iptâli ile takibin devamına karar verilmiş ise de kesin vadeden söz edilebilmesi için taraflarca kararlaştırılan ifa gününün takvime bakıldığında tarih olarak açıkça belirli olması veya kesin olarak hesaplanabilir olması gerekir. Sözleşmede hakedişlerin hangi aylarda ve tarihlerde düzenleneceği açıkça belirtilmediğinden, belirli olmayan hakediş tanzim tarihleri başlangıç alınarak belirlenen ödeme süresi de kesin vade sayılmaz. Sözleşmenin 11.2. maddesinde kararlaştırılan süre borcun, ifa edileceği günü (kesin vadeyi) değil, borcun muaccel (istenebilir) hale geldiğini göstermektedir. Sözleşme tarihi itibariyle uygulanması gereken 6098 sayılı TBK"nın 117. maddesi uyarınca muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarıyla temerrüde düşeceğinden borçlunun temerrüde düşmesi ve geçmiş günler faiziyle sorumlu tutulabilmesi için borcun muaccel olmasından sonra keşide edilmiş ihtarın varlığı şarttır. Somut olayda takipten önce borçluya keşide ve tebliğ edilmiş bir ihtara rastlanmadığı gibi bu yönde bir iddiada da bulunulmamıştır. İşlemiş faize ilişkin davanın reddi gerekirken kısmen kabulüne hükmedilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, kararın BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 19.12.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.