Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/1203
Karar No: 2022/6188
Karar Tarihi: 28.06.2022

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2022/1203 Esas 2022/6188 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2022/1203 E.  ,  2022/6188 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Orman Kadastrosuna İtiraz

    Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Mahkemece verilen önceki karar Yargıtay tarafından bozulmuş olup, bozma ilamında özetle “dava konusu yerde 3116 sayılı Kanun'a göre 1949 yılında 4785 sayılı Kanun hükümleri de gözönünde bulundurularak tahdit çalışması yapıldığı ve tapu sahibi kişilerin yaptıkları itiraz neticesi ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1948/436 - 1949/273 sayılı kararı ile bu yerlerin orman olmayan kişi zeytinlikleri olduğuna karar verildiği ve bu yerlerin orman olup olmadığı yönünden vasfının belirlendiği, aynı yerde 1977 yılında 766 sayılı Kanun'a göre yapılan genel arazi kadastrosunda davalı parsellerin dava konusu yerde tapu kaydına dayanan Şükrü Kaya mirasçılarının dayandığı tapu kaydının sınırının çalılık olarak okuduğu gerekçesiyle miktar fazlası olan kısımlar Hazine adına çalılık olarak tespit gördüğü, itirazen açılan ve ... Kadastro Mahkemesince görülen kadastro tespitine itiraz davası sonunda 1978/8 Esas, 1984/418 Karar sayılı kararıyla kişilerin sabit sınırlı olmayan tapu kaydına göre kazanabilecekleri yerin miktarı belirlenerek miktar fazlası yerlerin Hazine adına tesciline dair hüküm kurulduğu ve bu hükmün Yargıtay 7. Hukuk Dairesince onanması üzerine kesinleştiği, bu nedenle Hazinenin orman kadastrosu sonucu lehine hüküm kurulan kişilerin halefi konumuna geldiği, 2008 yılında 45 nolu Orman Kadastro Komisyonunca, dava konusu yerlerden 1011, 1012 ve 1013 numaralı parsellerin, 4999 sayılı Kanun’un 3. maddesi ile değişik 6831 sayılı Kanun'un 7. maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca yeniden orman tahdidi içine alındığı ancak bu kanun maddesinin dava konusu yerlerde uygulanma kabiliyeti olmadığı, çünkü üzerinde hem orman kadastrosu hem arazi kadastrosu yapılıp her iki kadastro çalışması sonrasında ortaya çıkan hukukî ihtilafın da kesinleşmiş yargı kararıyla çözülmüş olduğu, taşınmazların hukukî niteliğinin tartışmalı olmaktan çıktığı ve bu nitelikteki yerlerde yapılacak her hangi bir kadastro çalışmasının Kadastro Kanununun 22. maddesi uyarınca ikinci kadastro niteliğinde olduğu, dava konusu yerlerin eylemli durumuna göre maliki olan Hazine tarafından orman olarak tahsis edilebileceği gibi yerleşim olanı olarak tahsis edilmesinde de herhangi bir hukukî engel bulunmadığı, kaldı ki dava konusu yerde her iki kadastro çalışmasından sonra kesinleşmiş yargı kararı bulunduğu ve kesinlemiş yargı kararlarının (HUMK'nin 237) HMK’nin 303. maddesine göre davanın tarafları için bağlayıcı olduğu kadar hukukî halefleri için de bağlayıcı olduğu, bu nedenle yerel mahkemece 2008 yılı içinde 4999 sayılı Kanun'a göre yapılan tahdit çalışmaları ile tahdit içine alınan 1011, 1012 ve 1013 numaralı parsellerle ilgili davanın kabulüne, tahdit dışında bırakılan 1010 numaralı parselle ilgili davanın hukukî yarar bulunmadığından reddine karar verilmesi gerekirken, davanın tüm parseller yönünden reddine karar verilmiş olmasının usûl ve kanuna aykırı olduğu” hususlarına değinilmiştir.
    Mahkemece önceki gerekçelere ek olarak; “çekişmeli 1010, 1011, 1012 ve 1013 parsel sayılı taşınmazların geldisi olan 20 nolu parsel malikleri tarafından yörede 1948 yılında yapılan orman tahdidine itiraz edildiği, mahkemece yapılan yargılama sonucunda ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1948/436 Esas, 1949/273 Karar sayılı kararıyla çekişmeli alanın davacıların dayandıkları tapu kapsamında kalan zeytinlik olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilerek tahdidin iptal edildiği, daha sonra 1986 yılında 2896 sayılı Kanun'a göre 1948 tahdidinin aplikasyonu ve herhangi bir nedenle dışta kalmış ormanların kadastrosu ve 2/B çalışmaları sırasında 24 nolu Orman Kadastro Komisyonu tarafından çekişmeli taşınmazın yeniden tahdit içine alındığı ve 17.11.1986 - 16.11.1987 tarihleri arasında ilân edilerek kesinleştiği, davalı tarafından bu işleme karşı hak düşürücü süre içinde dava açılmadığı gibi daha sonra 3302 sayılı Kanun kapsamında görevlendirilen orman kadastro komisyonunun yaptığı işleme de kanunda belirtilen hak düşürücü süreler de herhangi bir itirazı bulunmadığı, çekişmeli taşınmaz açısından orman sınırları içine alınma olgusunun kesinleştiği ve 6831 sayılı Kanun'da belirtilen hak düşürücü sürelerin geçtiği, 4999 sayılı Kanun kapsamında yörede yapılan çalışmalarda çekişmeli taşınmazın orman sınırları içinde gösterilmiş olmasının yeni bir işlem olmadığı, hak düşürücü sürenin dava şartı olduğu ve kesin hükümden önce geldiği, kaldı ki dava tarihi itibariyle 1011, 1012 ve 1013 nolu parsellerin orman olarak sınırlandırıldıkları, 1011, 1012 ve 1013 nolu taşınmazların % 12 - 25 eğimli, parselasyon için makineli çalışma yapılan alanlardaki bitki örtüsü kaldırılmış, toprak örtüsü bozulmayan yerlerde akçakesme, yabani zeytin, ... ağaçlarıyla kaplı oldukları, eski tarihli memleket haritasında yeşil renkli ormanlık alanlarda görüldükleri, bu nedenle 2008 yılında 6831 sayılı Kanun'un 4999 sayılı Kanun ile değişik 7. maddesine göre yapılan çalışmalarda da tahdit içinde gösterilen çekişmeli taşınmaz hakkındaki uygulamanın yerinde olduğu belirlendiğine göre hak düşürücü süre içinde açılmamış olan davanın reddine karar verilmesinin usul ve kanunlara uygun olduğu” gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme kararı süresi içinde davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 08.06.2021 tarihli ve 2017/(20)-16-2151 Esas 2021/708 Karar sayılı kararı ile, “mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu kararın, usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı, bozmadan önceki kararda tartışılıp değerlendirilmemiş yeni gerekçeye dayalı yeni hüküm niteliğinde olduğu” gerekçesiyle davacı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın ilgili Yargıtay Dairesine gönderilmesine karar vermiştir.
    Mahkemece yazılı şekilde hüküm kurulmuşsa da dosya kapsamında alınan orman bilirkişi raporunda, dava konusu taşınmazların kadastral çapı, yörede yapılan tüm orman kadastro çalışmalarının sınırları ve kesin hüküm kapsamı denetlemeye elverişli şekilde aynı kroki üzerinde ayrı renklerle gösterilmemiş, taşınmazların hangi kısımlarının kesin hüküm kapsamında olduğu belirlenmemiş, hangi kısımların hangi tarihli orman kadastrosu çalışmasıyla orman olarak sınırlandırıldığının açıklığa kavuşturulmamış olması nedeniyle yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile hüküm verilemez.
    O halde Mahkemece çekişmeli taşınmazların bulunduğu yörede yapıldığı anlaşılan orman kadastro çalışmalarının tamamına ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilan tutanakları ile taşınmazın bulunduğu yeri orman tahdit sınır noktalarıyla birlikte gösterir onaylı orman tahdit harita örneği dosyaya getirtilerek; önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi, bir harita mühendisi bilirkişi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden keşif yapılmalıdır. Keşifte, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1948/436 Esas, 1949/273 Karar sayılı kararı zeminde uygulanarak kapsamı tespit edilmeli, orman sınır noktaları tutanak ve haritalarda yazılı mevki, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 15-20 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, orman kadastrosu ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeğe çevrilerek, çekişmeli taşınmazların her çalışma ayrı renkle gösterilmek suretiyle orman kadastro haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde ve aynı ya da yakın orman sınır hatlarında dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü ve ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1948/436 Esas, 1949/273 Karar sayılı kararının kapsadığı alan birleşik harita üzerinde gösterilmeli; tutanaklardaki anlatımlar değerlendirilmeli; tutanaklarla tahdit haritası arasında çelişki bulunup bulunmadığı belirlenmeli; çelişki bulunmakta ise çekişmeli parseller yönünden tahdit tutanakları ile haritalar arasındaki çelişki tahdit tutanaklarına değer verilmek suretiyle giderilecek şekilde müşterek imzalı, tereddüte mahal bırakmayacak, açıklamalı, krokili rapor alınmalı, bu şekilde yapılan araştırma sonucu kesin hüküm kapsamı dışında bulunup ilk kez 2007 yılında yapılan orman kadastro çalışmasında orman sınırları içine alınan kısımların bulunduğunun anlaşılması halinde bu kısımlar bakımından; yöreye ait en eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ile amenajman planı ve 2007 yılı uydu görüntüleri, komşu parsellere ait kadastro tutanakları, tutanaklar kesinleşmiş ise tapu kayıt örnekleri ve tapu kayıtları hükmen oluşmuş ise mahkeme karar örnekleri ve varsa ilgili Yargıtay ilamlarının örnekleri ilgili yerlerden getirtilip, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan, aynı köyde ve komşu köylerde ikamet eden şahıslar arasından seçilecek ayrı ayrı 3’er kişilik yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi bilirkişi, bir fen elemanı ve bir jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi aracılığıyla yeniden keşif yapılmalıdır.
    Keşifte getirtilen belgeler çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle, taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı Kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; zilyetlikle veya hukuki değeri kalmamış olan tapu kayıtlarıyla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen, jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişileri ile orman bilirkişi eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi)hava fotoğrafları, memleket haritasının ve uydu görüntülerinin ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de hava fotoğrafları, memleket haritası ve uydu görüntüsü ölçeğine (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak)denetime elverişli olacak şekilde çevrildikten sonra komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmaz çevre parsellerle birlikte memleket haritası, hava fotoğrafları ve uydu görüntüleri üzerinde gösterilmeli, taşınmazın gerçek eğimi klizimetre aletiyle ölçülerek memleket haritalarındaki münhanilerden (yükseklik eğrilerinden) de faydalanılmak suretiyle belirlenmeli; uydu görüntüleri ve stereoskopik hava fotoğraflarının stereoskop vasıtasıyla üç boyutlu incelemesi yapılarak temyize konu taşınmazın niteliği, üzerindeki bitki örtüsünün cinsi, yaşı, dağılımı, kapalılık oranının açıklandığı müşterek imzalı şekilde, yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli ve dosyadaki belgeler ile karşılaştırıldığında denetime elverişli rapor alınmalı,tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3.maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,
    28.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi