Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili müvekkiline kasko sigortalı aracın davalı K.. B..’ın maliki, E. B.’ın sevk ve idaresindeki tescilsiz motosikletin % 75 kusurlu olarak çarpması sonucu hasarlandığını belirtip, sigortalıya ödenen hasar bedelinin kusur oranına göre 9.241,50 TL’sinin 26.09.2011 ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı K.. B.. vekili, müvekkilinin torunu E. B..ın trafik kazasında vefat eden kişi olduğunu, müvekkilinin veli sıfatının olmadığını, aracın E. B.’.a hediye olarak alındığını, müvekkilinin araçla malik ve işleten sıfatıyla herhangi bir bağı olmadığını bildirerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece tüm dosya kapsamına göre motorsikletin davalı K.. B.. tarafından torunu E. B.’a hediye olarak satın alındığı, davalı K.. B..’ın işleten sıfatının bulunmadığı, ayrıca sürücü E. B.’ın da veli ve vasisi olmadığı anlaşıldığından işleten olarak zarardan sorumlu tutulamayacağı kanaatine varılarak davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat davasına ilişkindir. Davacıya kasko sigorta sözleşmesi ile sigortalı aracın, davalı K.. B.. tarafından satın alınan, tescilsiz motorsikletin anılan kişinin torunu olan E. B.’ın kullanımı sırasında çarpışmaları sonucu gerçekleşen kaza sonucu hasarlandığı, davacı tarafından araçta oluşan hasar bedelinin sigortalısına ödenmesinden sonra kusur oranına göre ödenen bedelin araç sahibi sıfatı ve kaza sırasında vefat eden E. B.’ın velisi olarak davalı K.. B..’dan rücuen tahsilinin istendiği, daha sonra verilen dilekçe ile davalı hakkındaki davanın yalnızca malik sıfatıyla devam ettirilmesi gerektiği belirtilerek dava dilekçesinin düzeltildiği, mahkeme tarafından davalının vefat eden sürücünün dedesi olduğu, sürücünün davalının velayeti altında bulunmadığı, aracın da satın alındıktan sonra vefat eden sürücüye hediye edilmesi nedeniyle davalının işleten sıfatının olmadığı belirtilerek davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir. 2918 sayılı Kanun’un 3. maddesinde araç sahibinin, araç için adına yetkili idarece tescil belgesi verilmiş veya sahiplik veya satış belgesi düzenlenmiş kişi olduğu tanımlanarak, işletenin, araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişi olduğu belirtilmiştir. Davaya konu motorsikletin davalı tarafından satın alındığı ve davalı adına satış belgesi( fatura ) düzenlendiği anlaşılmaktadır. Bu durumda davalının, 2918 sayılı Kanunun 3. maddesi uyarınca adına satış belgesi düzenlenen araç sahibi olduğu ve işleten olduğu gözetilerek davanın esasına girilip taraf delilleri değerlendirilerek varılacak uygun sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 21.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.