14. Hukuk Dairesi 2013/13097 E. , 2013/15266 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 29.09.2011 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil olmazsa tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 23.05.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, 442 sayılı Köy Kanununa, 3367 sayılı yasa ile eklenen 13. Ek madde uyarınca, Boruktolu köyü tüzel kişiliğine tahsis edilen taşınmazın, köy ihtiyar heyeti tarafından hak sahiplerine satışına dayalı tapu iptali tescil, olmazsa arsanın bedelinin tahsili isteğine ilişkindir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, taşınmazın davacı adına tesciline karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Yapılan yargılamaya, toplanan deliller ve tüm dosya içeriğine göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Gerçekten 3367 sayılı yasanın Ek 13. maddesi hükmü gereğince köy tüzel kişiliği adına köy yerleşme planına göre tescil edilen parsellerin 2000 m2"yi geçmemek üzere köyde ikamet eden ve köy nüfusuna kayıtlı olup evi bulunmayan ihtiyaç sahiplerine ihtiyar meclisi kararı ile rayiç bedel üzerinden satışı mümkündür. Satışı yapılan taşınmazların satış bedeli peşin veya en çok 5 yılda ve 5 eşit taksitte tahsil edilerek köyün imar işlerinde kullanılmak üzere köy sandığına yatırılır. Her ne kadar ek 13. maddede köy ihtiyar meclisince satılan parseller üzerine satış tarihinden itibaren en geç 5 yıl içinde bina
yapılması zorunlu kılınmışsa da yasada bina yapılmaması halinde ne gibi bir müeyyide uygulanacağı gösterilmemiştir. Yasanın 17. maddesi hükmüne dayanılarak çıkartılan yönetmeliğin 15. maddesinde ise arsaların hak sahipleri adına tescili tarihinden itibaren 5 yıl içinde bina yapılmadığı takdirde köy muhtarlığınca yargı kararı ile tapu iptal edilerek köy tüzel kişiliği adına tescil edileceği belirtilmektedir. Dava konusu taşınmaz henüz davacı adına tescil edilmediğinde, olayda yönetmeliğin 15. maddesinin uygulama olanağı bulunmamaktadır.
Davacı, Köy Yerleşme Alanı Uygulama Yönetmeliğinin 12. maddesinde öngörülen şartları taşımaktadır. Ancak dava konusu taşınmaz imar uygulaması ile "Resmi kurum alanı" olarak ayrıldığından taşınmazın davacı adına tescili imkanı bulunmadığından tapu iptali ve tescil isteminin kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.
Ne var ki; davadaki ikinci kademedeki istek taşınmazın rayiç değerinin tahsili talebine ilişkindir. Borçlar Kanununun 96. maddesinin "Borç hiç veya gereği gibi ifa edilmezse borçlu, kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alacaklının bundan doğan zararını gidermekle yükümlüdür" hükmü uyarınca davacının bu zararının davalı tarafından karşılanması gerekir. Buradaki tazminat, davacının müspet zararıdır. Müspet zarar ise, alacaklının gereği gibi ve vaktinde olan ifaya taalluk eden menfaatine tekabül eder. Yani, borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne vaziyette bulunacak idi ise bu vaziyet ile mamelekin hali hazır vaziyeti arasındaki farktır. Diğer bir ifadeyle müspet zarar aktin hiç ve gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarardır. Buna göre, satış yapılan taşınmazın dava tarihindeki rayiç değerinin tahsiline karar verilmesi gerektiği halde, taşınmazın davacı adına tesciline dair hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte yazılı nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 09.12.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.