17. Hukuk Dairesi 2019/5876 E. , 2020/2965 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 12.06.2019 Salı günü davacı vekili Av. ... geldi. Davalı tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davacı vekili dinlendikten sonra eksiklik nedeniyle iade edilen dosya ikmal edildikten sonra tekrar gelmekle dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davacının babası Hüsnü"nün kullandığı banka kredisini teminat altına almak üzere davalı tarafından ... Sigorta Poliçesi düzenlendiğini, davacı yakınının ani gelişen safra kesesi rahatsızlığı nedeniyle poliçe süresi içinde öldüğünü, davalının sigortalı murisin sağlık durumu hakkında doğru beyan yükümlülüğüne uymadığı gerekçesiyle sözleşmeden cayıp tazminatı ödemediğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, murise ait banka kredi borcunun tamamının davalı tarafından ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; alınan iki ayrı heyet raporuyla, davacı murisinin poliçe tanziminden önce mevcut olan rahatsızlıkları ile ölüm arasında illiyet bağı bulunduğunun saptandığı, sigortalı murisin beyan yükümlülüğüne aykırı davrandığı ve davalının zarardan sorumlu olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, hayat sigortası poliçesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Davacı murisi ...ile davalı sigorta şirketi arasında 16.06.2014-16.06.2015 tarihleri için hayat sigorta sözleşmesi düzenlenmiş; poliçenin düzenlenmesinden sonra, 24.10.2014 tarihinde sigortalı vefat etmiştir.
Davalı taraf, davacı murisinin poliçe tanziminden önce mevcut olan kronik kalp ve böbrek yetmezliği hastalıklarını bildirmeyip sözleşmenin kurulması sırasında beyan yükümlülüğüne aykırı davrandığı, bu aykırılık nedeniyle de zararın teminat dışı kaldığı savunmasında bulunmuştur. Mahkemece, sigortalı tarafından bildirilmeyen önceki hastalıklar ile safra taşı düşmesi sonucu ölüm arasında illiyet bağı bulunduğu şeklinde yorumlanan bilirkişi raporları benimsenerek davanın reddine karar verilmiştir.
Poliçenin tanzim edildiği ve rizikonun gerçekleştiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK"nun 1435. maddesi ile, sigorta sözleşmesinin kurulması sırasındaki sigortalının doğru bilgi verme (beyan) yükümlülüğü düzenlenmiştir. Sigorta hukukuna ilişkin genel düzenleme mahiyetinde olan bu hüküm, hayat sigortalarında da uygulanmaktadır.
6102 sayılı TTK"nun 1435. maddesinde sigorta ettirenin, sözleşmenin kurulması sırasındaki doğru beyan yükümlülüğünün kapsamı düzenlenmiştir. Gerek TTK"nun 1435. maddesi ve gerekse Hayat Sigortası Genel Şartlarının C-2.2. maddesi düzenlemesine göre; sigorta şirketinin sorusu üzerine veya herhangi bir soru sorulmadan (dolayısı ile buna ilişkin bir form doldurulmadan) sigortalı, sözleşmenin yapılması sırasında kendisinin bildiği ve sigortacının sözleşmeyi yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını gerektirecek bütün halleri sigortacıya bildirmekle yükümlüdür. Sigorta sözleşmesinin kurulması sırasındaki beyan yükümlülüğüne uymamanın sonuçları ise, aynı kanunun 1439/2. maddesinde belirlenmiştir.
Hükme esas kabul edilen Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Dairesi raporları ile 19.04.2016 tarihli bilirkişi heyeti raporunda; poliçenin akdinden önce sigortalıda mevcut olan kalp- şeker- böbrek rahatsızlıklarının ölüme etkisinin olduğu; bu hastalıkların safra yollarına bağlı tıkanma rahatsızlığının ölümle sonuçlanmasına katkısı olmasının kaçınılmaz olduğu yönünde görüş bildirildiği görülmektedir.
Sigortalı tarafından imzalanan sağlık beyan formunda, herhangi bir rahatsızlığın olmadığı bildirilmiş; poliçeden önce mevcut olan kalp- şeker- böbrek hastalıkları
bildirilmemiştir. Mahkemenin benimsediği bilirkişi heyeti raporlarında da açıkça ifade edildiği üzere, poliçe tanziminden önce mevcut olan bu hastalıklar, doğrudan ölüm sebebi olmayıp ölüme etki eden rahatsızlıklardır. Bu itibarla; doğrudan ölüm sebebi olmasa da, ölümle sonuçlanan safra yollarında tıkanma rahatsızlığıyla birleştiğinde ölüme etki edecek nitelik taşıyan önceki kronik hastalıkların, riskin kapsamı konusunda değerlendirme yapma hakkı bulunan sigortacıya bildirilmesi gerektiği açıktır.
TTK"nun 1439/2. maddesinde, sigortalının kasten ya da ihmali ile beyan yükümlülüğüne uymaması hallerinin, sigortacının tazminat sorumluluğunun son bulması, tazminattan indirim yapılması, proporsiyon hesabı ile tazminatın belirlenmesi şeklinde üç ayrı sonucu olduğu kabul edilmiştir. Sigortalının poliçeden önceki rahatsızlıklarını bildirmediği ve bu bildirmeme halinin kast derecesinde olduğu; bildirilmeyen hastalıkların sadece ölüme etki eden faktör olup doğrudan ölüm nedeni olmadığı (bağlantının bulunmadığı) durumda, ödenen prim ile ödenmesi gereken prim arasındaki orana göre (proporsiyon hesabıyla) tazminatın belirlenmesi, TTK"nun 1439/2. maddesi gereğidir.
Açıklanan hukuki ve maddi vakıalar karşısında mahkemece; davacı murisinin, sigortacı için önemli sayılabilecek bir hususu bildirme yükümlülüğünü ihlali nedeniyle, TTK"nun 1439/2. maddesinin son cümlesindeki proporsiyon hesabıyla tazminatın belirlenmesi şartları da dikkate alınarak bu hususun hükümde tartışılması, gerekli araştırmanın yapılması ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle, yazılı biçimde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 2.037,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davacıya verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 01/06/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.