
Esas No: 2021/8265
Karar No: 2022/666
Karar Tarihi: 08.02.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2021/8265 Esas 2022/666 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2021/8265 E. , 2022/666 K."İçtihat Metni"
Davacılar ..., ..., ..., asli müdahil ... ile davalılar ... ve diğerleri aralarındaki tapu iptali tescil, olmadığı takdirde alacak davasına dair Fethiye 3. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 30/05/20217 tarihli ve 2015/196 E. 2017/96 K. sayılı hükmün onanması hakkında Dairece verilen 23/06/2021 tarihli ve 2021/3852 E. 2021/7061 K. sayılı karara karşı, davacılar vekili ve asli müdahil vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.
Düzeltme isteklerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar; dava konusu taşınmazları 01/01/1978 tarihli tarla satış sözleşmesi ile ...mirasçıları olan davalılardan satın aldıklarını, satış sözleşmesinin yapıldığı tarihte kaydı henüz tapuya tescil edilmemiş taşınmazların 1979 yılındaki kadastro çalışmaları sırasında davalılar adına kayıt gördüğünü, 1980 yılında davalıların tapu müdürlüğüne dilekçe sunduklarını ancak sonrasında tapu kaydının devri hususunda resmi bir adımda bulunmadıklarını, davalıların Fethiye Asliye Hukuk Mahkemesinin 1069/25 sayılı tescil davasını ileri sürerek tapu devrine yanaşmadıklarını, 415 nolu taşınmazda davacılardan ... ve ...'ın, 412 nolu taşınmazda ise davacı ...'ın sözleşme tarihi olan 1978 yılından beri malik sıfatı ile zilyet olduklarını, taşınmazın satış bedeli olan 325.000 TL’nin 1978-1980 yılları arasında taksitler halinde tamamının ödendiğini ileri sürerek; dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile adlarına tesciline, bunun mümkün olmaması halinde ödemiş oldukları satış bedelinin günümüz ekonomik koşullarına uyarlanarak davalılardan tahsilini talep etmişlerdir.
Davalılar; tapulu taşınmazların resmi olmayan senetle satışının mümkün olmadığını, davacılardan ... ...'in senetler altında imzasının bulunmadığını, bu nedenle husumet itirazında bulunduklarını, kadastrodan önceki sebeplere dayanarak hak talep edilmesine ilişkin on yıllık hak düşürücü sürenin sona erdiğini, bu nedenle davanın reddinin gerektiğini, senet asıllarının mahkemeye sunulması gerektiğini, senetlerde tahrifat yapıldığını ve senet altındaki imzaları kabul etmediklerini, ... imzasının ona ait olmadığını, tapularını mahkeme kararı ile 1997 yılında aldıklarını, şimdiye kadar böyle bir iddianın gündeme gelmediğini, davacılar tarafından satış bedeli olarak yapılan bir ödemenin olmadığını, davacıların taşınmazları karşılıksız kullandıkları gibi içerisinde bulunan ağaçları da keserek zarara uğramalarına neden olduklarını, senetlerde belirtilen rakamların abartılı olduğunu, sözleşme tarihinde bu fiyatla satış yapılmasının mümkün olmadığını, zamanaşımı itirazları haklı görülmediği takdirde ve imzaların aidiyeti tespit edilir ise 01/01/1978 tarihli senette peşin ödenen 100.000.000 TL bedelden diğer tarihsiz senette belirtilen satışın iptali ile 62.500 TL düşüldükten sonra kalan 37.500 TL’yi ödemeye hazır olduklarını savunarak, davanın reddini istemişlerdir.
Asli müdahil ...; kardeşleri olan davacılar ile dava konusu senetteki ... mirasçısı olduğunu, davacıların ibraz ettiği 02/06/1990 tarihli rızai taksim sözleşmesinde imzasının olmadığını, mirasçı olduğundan asli müdahil olarak katılmasına ve miras payı oranında tapunun iptali ile adına tescilini talep etmiş; 20/09/2016 tarihli dilekçeyle tapu iptali tescilini aksi halde miras payı olan 20.541 TL’nin davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Mahkemece; davanın kabulüne, taşınmazların tapusunun iptali ile davacılar adına tesciline dair verilen karar, davalıların temyizi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince verilen 31/03/2015 tarihli ve 2014/15847 E-2015/2996 K. sayılı kararla; davacıların tapu iptali ve tescil istemlerinin hak düşürücü süreden reddine karar verildikten sonra, bedele yönelik istemleri değerlendirilerek bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuştur.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde; “...davacı taraf her ne kadar sebepsiz zenginleşmeye dayalı ödenen bedelin iadesini talep etmişse de öncelikle zenginleşme olgusunun gerçekleşmesi gerekir. Zira yapılan keşif ve son celse davacı vekilinin beyanından anlaşıldığı üzere davacıların uyuşmazlık konusu yere hala zilyet oldukları anlaşılmış olup, bu sebeple ödenen bedelin iadesi talepleri hakkında sebepsiz zenginleşme şartları henüz oluşmadığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; karar, davacılar ve asli müdahilin temyizi üzerine, Dairece onanmıştır.
Onama kararına karşı, davacılar ve asli müdahil karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
1-Düzeltilmesi istenilen Yargıtay kararında benimsenen mahkeme kararındaki gerekçelere göre, davacıların ve asli müdahilin sair karar düzeltme isteğinin reddi gerekir.
2- Dava, harici satış sözleşmesi (senet) ile satılan ve kadastro sonrası tapulu hale gelen taşınmazlar için davacılar tarafından ödenen satış bedelinin, TBK'nın 77-82 nci maddeleri gereğince iadesi talebine ilişkindir.
Bilindiği üzere; tapuya kayıtlı olmayan taşınmazlar menkul mal hükmünde olup, zilyetliğin devri suretiyle satış gerçekleşmiş olur. Tapusuz taşınmazlarda, zilyetliğin devri ile ilgili yapılan anlaşmalar geçerli olup, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14/1 maddesi gereğince bu sözleşmelerin varlığı her türlü delil ile ispatlanabilir.
Yine TBK'nın 77-82 nci maddeleri uyarınca sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir.
Sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için; bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekir. Sebepsiz zenginleşme; bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı, geri verme borcu altındadır.
Somut olayda; davalılar tarafından Muğla İli Fethiye İlçesi, Yakabağ Köyü 412 ve 415 sayılı taşınmazların 01/01/1978 tarihinde tarla satış senedi başlıklı adi senet ile davacıların da isminin yer aldığı ... mirasçılarına satıldığı, taşınmazların zilyetliğinin davacılara devredildiği, davalılar tarafından tapulama müdürlüğüne yazılan 15/04/1980 tarihli dilekçeyle; dava konusu taşınmazlara ilişkin kadastro çalışmaları sırasında bu yerlerin eski sahipler ...varisleri adına tespit yapıldığının, yapılan tespitin hatalı olduğununun, bu tespitin gerçek sahipleri olan alıcılar ... ve diğer mirasçılar adına tesciline karar verilmesi yönünde talepte bulundukları, kesinleşen kadastro mahkemesi kararı neticesinde dava konusu taşınmazların davalılar adına tescil edildiği anlaşılmaktadır.
Taraflar arasındaki satış sözleşmesi, taşınmazın bulunduğu bölgedeki kadastro tespitinden önce yapıldığı için, her ne kadar sözleşme adi yazılı şekilde yapılmış olsa da geçerli sayılmaktadır. Davacılar ve diğer mirasçılar başlangıçta iyiniyetli olarak satın alıp, zilyetliğini de devralmıştır. Satış sözleşmesinin geçerli bir sözleşme olduğu ve taşınmazın rayiç değerine hükmedilmesi gerekirse de somut olayda davacılar gerek dava dilekçesinde gerekse de temyiz dilekçesinde, taşınmazların tapusunun iptali ile adlarına tescili, bunun mümkün olmaması halinde ödenen satış bedelinin günümüz ekonomik koşullara uyarlanarak taraflarına verilmesi yönünde talepte bulunmuşlardır.
Bu durumda davacılar ve asli müdahil taşınmaz için davalılara verdiği bedeli, sebepsiz zenginleşme kuralları çerçevesinde geri isteyebilir. Sebepsiz zenginleşmeye konu alacağın iadesine karar verilirken, taşınmazın satış bedelinin alım gücünün ilk ödeme günündeki alım gücüne ulaştırılması ve bu şekilde iadeye karar verilmesi gerekir. Bu güncelleme yapılırken, güncellemeye esas alınan somut verileri tek tek uygulanarak, ödeme tarihinden ifanın imkânsız hale geldiği tarihe kadar paranın ulaştığı değer her bir dönem için hesaplanmalı, sonra bunların ortalaması alınmalıdır.
Başka bir deyişle, denkleştirici adalet kuralı gereğince iadeye karar verilirken, satış bedeli olarak verilen paranın alım gücünün, ifanın imkansız hale geldiği tarihteki alım gücüne uyarlanması zorunluluğu bulunmaktadır.
Satım bedelinin iade tarihindeki ulaştığı bedel belirlenirken ödenen paranın çeşitli ekonomik etkenler nedeniyle azalan alım gücünün enflasyon, tüketici eşya fiyat endeksi, altın, işçi ücretlerindeki artış ve döviz kurlarındaki artış ortalamaları gözönünde tutulmalıdır.
Hal böyle olunca, mahkemece 01/01/1978 tarihli sözleşme uyarınca taksitler halinde en son 10/04/1980 tarihinde ödenen satış bedelinin, ifanın imkansız hale geldiği Fethiye Kadastro Mahkemesinin 27/11/1996 tarih ve E.1978/808-K.1996/195 sayılı kararının onanarak kesinleştiği 16/12/1997 tarihi itibariyle (çeşitli ekonomik etkenlerin TEFE-TÜFE artış oranları, altın ve döviz kurlarındaki artışlar, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışlar ve benzeri ekonomik göstergelerin ortalamaları alınmak suretiyle) ulaşacağı alım gücünen, yukarıda açıklanan ilke ve esaslar çerçevesinde, uzman bilirkişi heyetinden denetime elverişli rapor alınmak suretiyle (alıcının denkleştirici adalet uyarınca isteyebileceği iade tutarının geçerli sözleşme ile elde edeceği menfaatten -rayiçten- fazla olamayacağı hususu gözetilmek suretiyle) belirlenmesi ve bu yolla belirlenecek bedelin davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Kabule göre de mahkemece, asli müdahilin talebine yönelik olumlu veya olumsuz hüküm kurulmamış olması da doğru değildir.
Ne var ki, mahkeme kararının açıklanan bu gerekçeyle bozulması gerekirken, zuhulen onandığı yeniden yapılan inceleme sonucunda anlaşıldığından, davacıların ve asli müdahilin bu yöne ilişkin karar düzeltme isteğinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle, davacıların ve asli müdahilin sair karar düzeltme isteğinin reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davacıların ve asli müdahilin karar düzeltme isteğinin kabulü ile Dairece verilen 23/06/2021 tarihli ve 2021/3852 E. 2021/7061 Karar sayılı onama ilamının kaldırılmasına ve hükmün davacılar ve asli müdahil yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz ve karar düzeltme harçlarının istek halinde düzeltme isteyenlere iadesine, 08/02/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.