7. Hukuk Dairesi 2015/45563 E. , 2016/7716 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava Türü : İşe iade
YARGITAY İLAMI
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
İş sözleşmesinin geçerli neden olmadan davalı işveren tarafından feshedildiğini belirten davacı işçi, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, fesih bildiriminde belirtilen olayların gerçekleştiğine dair somut delillerin bulunmadığı, fesih nedenini oluşturan olayların davacıya bağlı çalışan bir kısım elemanların davacıdan şikayetçi olmasından kaynaklandığı, yapılan şikayetlerin davacının kendi görev alanındaki işveren tarafından verilen yetkilerin kullanılmasından kaynaklı olduğu, zaten söz konusu şahısların davacıdan önce iş akdinin feshedildiği, dolayısıyla davacının davranışının davalı şirketi zarara uğrattığının davalı tarafından kanıtlanmadığı, davalı tarafın üzerine düşen ispat külfetini yerine getiremediği, feshin son çare olduğu ilkesinin gözetilmediği, davacının iş sözleşmesinin davalı tarafça geçerli ve haklı bir sebep olmaksızın feshedildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
4857 sayılı İş Kanunu"nun 18.maddesi uyarınca işçinin iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilmesi işçinin işletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekili ve yardımcıları veya işyerinin bütününü sevk ve idare eden ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekili konumunda bulunmaması gerekir.
İş güvencesinden yararlanamayacak işveren vekilleri herşeyden önce, işletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekilleri ile yardımcıları olduğuna göre, işletmenin tümünü yöneten genel müdürler ile yardımcıları iş güvencesi hükümlerinden yararlanamayacaktır. Ancak belirtelim ki, işyerinde genel müdür veya genel müdür yardımcısı unvanının kullanılması tek başına iş güvencesi kapsamı dışında bulunma sonucunu doğurmaz. Önemli olan, kendisine temsil yetkisi verilip verilmediği ve işletmenin bütününü yönetip yönetmediğidir; bu hususta görev tanımı ve konumuna bakmak gerekir.
İş güvencesinden yararlanamayacak işveren vekillerinin ikinci grubunu, işletmenin değil de işyerinin bütününü yöneten ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekilleridir. Buna göre, işletmenin bütününü sevk ve idare edenler, başka bir şart aranmaksızın işveren vekili sayılırken; işletmenin değil de işyerinin bütünü sevk ve idare edenlerin 18"nci madde anlamında işveren vekili sayılabilmesi için ilave olarak, işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisine haiz olması şartı aranır. İşyerinin tümünü sevk ve idare ile işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi katlanmış olarak, birlikte aranır. Dolayısıyla bir banka şubesi ile fabrika müdürü, işyerini sevk ve idare etmekle beraber, özgür iradesi ile işçi alma ve işten çıkarma yetkisi yoksa İş Kanunu"nun 18"nci maddesi anlamında işveren vekili sayılmaz. İş güvencesinden yararlanır. Aynı şekilde, işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan insan kaynakları müdürü ile personel müdürü, işyerinin tümünü yönetmediğinden iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilecektir.
Dosya içeriğine göre somut uyuşmazlıkta davacının, davalı işyerinin ... Bölge Müdürü olarak çalıştığı, davacının işveren vekili olup olmadığı hususunda gerek mahkemece aldırılan bilirkişi raporunda gerekse mahkemenin gerekçeli kararında bir tespite yer verilmediği, davacının işveren vekili olup olmadığının dosyadan da anlaşılamadığı, hizmet sözlşemesi ibraz edilmesine rağmen, davacı “satış temsilcisi” olarak işe başladığından sözleşmenin “bölge müdürlüğü”ne ilişkin olmadığı, davalı işverence bölge müdürünün yetki ve sorumluluklarının neler olduğunun yazılı olarak sunulmadığı, davacı tanıkları dinlenilmiş ise de tanıklara da bu hususta soru sorulmadığı, davacının ise, “işe alıp işten çıkarmaya yetkili olmadığını” iddia ettiği görülmektedir.
O halde, yukarıda belirtilen Kanun hükmü gereğince işe iade davası açan davacının işveren vekili konumunda olmaması bir dava şartı olduğundan mahkemece öncelikle, davacının işveren vekili konumunda olup olmadığı araştırılmalı, bu hususta tereddüde yer vermeyecek şekilde gerekli tüm deliller toplandıktan sonra çıkacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Mahkemece, belirtilen hususlar değerlendirilmeden eksik inceleme neticesinde hüküm tesis edilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 31.03.2016 gününde oybirliğiyle KESİN olarak karar verildi.