Esas No: 2016/10936
Karar No: 2021/2089
Karar Tarihi: 06.04.2021
Danıştay 4. Daire 2016/10936 Esas 2021/2089 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2016/10936
Karar No : 2021/2089
TEMYİZ EDEN (DAVALI) :… Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : ... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, … plakalı otobüsün 1/2 oranında hisse sahibi olarak özel halk otobüs işletmeciliği faaliyetinden dolayı tesis edilen mükellefiyetinin 02/04/2007 tarihinden itibaren kaldırılması istemiyle yapılan başvurunun zımnen reddine dair işlemin ve 2007 tarihinden itibaren tahakkuk eden vergilerin kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; davacının … plakalı toplu taşıma aracı ile adi ortaklık şeklinde başladığı toplu taşıma faaliyetinin EGO Genel Müdürlüğü ile imzalanan sözleşmenin 02/04/2007 tarihi itibariyle sona ermesi ile birlikte bu tarihten itibaren faaliyette bulunmasının mümkün olmadığı, mükellefiyet tesisinin bağlı olduğu bir başka idarenin sözleşme ile izne bağladığı ticari faaliyetin resmi olarak sona erdirildiği 02/04/2007 tarihinden itibaren mükellefiyetin terkin ettirilmemesine ilişkin işlemde hukuka uyarlık, 27/05/2014 ve 08/10/2014 tarihlerinde tebliğ edilen 2009/3,4,12, 2010/1,2,3,4,5,6,7,8,9,10,11,12 dönemlerine ilişkin kesilen özel usulsüzlük cezalarına ilişkin kısımları incelendiğinde; davacının mükellefiyeti mahkemenin iş bu kararı gereğince davacının mükellefiyetinin terkin ettirilmesine karar verildiğinden söz konusu cezalarda da hukuka uyarlık bulunmadığı, davacının 6111 sayılı Yasanın 2. maddesi kapsamında yaptığı başvuru üzerine yapılandırılan vergi borçlarının ise, her ne kadar davacının mükellefiyeti 02/04/2007 tarihi itibariyle sona erdiği kabul edilse dahi ilgili Yasa gereğince söz konusu iddialar kapsamında esasının incelenmesi mümkün bulunmadığından bu kısım hakkında davanın incelenmeksizin reddi gerektiği sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne, kısmen incelenmiksizin reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, yapılan başvurunun 60 günlük cevap verme süresi beklenmeden davanın açıldığı, dava açıldığı sırada 2577 sayılı Yasanın 15. maddesi gereğince ortada idari davaya konu edilebilecek işlemin bulunmadığı, davacı tarafından katma değer vergisi ile gelir vergisi yönünden 6111 sayılı Yasada yararlanarak matrah artımında bulunulduğu, Emniyet Müdürlüğü ile yapılan yazışmalar sonucunda aracın halen davacının üzerine kayıtlı olduğu tespit edildiğinden yapılan işlemlerde kanuna aykırılığın bulunmadığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3/B maddesinde, vergilendirmede vergiyi doğuran olayın ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği, şu kadar ki, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesinin ispatlama vasıtası olarak kullanılamayacağı, iktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan ve olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfeti bunu iddia eden tarafa ait olduğu hükmüne yer verilmiştir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 1. maddesinde, gerçek kişilerin gelirlerinin gelir vergisine tabi olduğu, gelirin bir gerçek kişinin bir takvim yılı içinde elde ettiği kazanç ve iratların safi tutarı olduğu belirtilmiş, 2. maddesinde, ticari kazanç, gelirin unsurları arasında sayılmış ve 37. maddesinde de, her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu hükme bağlanmıştır. Buna göre, devamlı olarak, ticari organizasyon dahilinde gerçekleştirilen bir faaliyetten elde edilen kazançların ticari kazanç olarak nitelendirilmesi gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, davacının … plakalı toplu taşıma aracı ile adi ortaklık şeklinde 29/12/2003 tarihinde özel halk otobüsü işletmeciliği faaliyetine başladığı, toplu taşıma faaliyetinin EGO Genel Müdürlüğü ile imzalanan sözleşmenin 02/04/2007 tarihi itibariyle sona erdiği, davacının … tarih ve …, … sayılı işi bırakma bildirimi dilekçesi ile mükellefiyetinin 02/07/2009 tarihinde kapatılması gerektiği, 20/04/2010 tarihinde davacının nezdinde yapılan yoklamada, aracın Fatih'te bulunan otoparka çekildiği ve daha sonrasında aracın kaybolduğu ve bugüne kadar bulunamadığı beyan ile tespit edildiği, ancak davalı idare tarafından vergiye tabi olmayı gerektiren muamelelerin durdurulması ve sona erdirilebilmesi için aracın noter satış sözleşmesi ile satılması, şayet çalındı ise, aracın çalındığına dair trafik şube veya bürolardan aracın çalındığına ilişkin belgenin işi bırakma bildirim dilekçesine eklenerek ibrazı halinde işi terk işleminin yapılacağı bildirilmiş olup, daha sonra davacının … tarih ve … sayılı dilekçe ile 2007 yılından itibaren ticari faaliyetinin olmadığına dair idareye başvurusunun zımnen reddi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı görülmektedir.
Olayda davacı beyanında 2007 yılında Ankara Büyük Şehir Belediyesi tarafından servisten men edilmesi üzerine aracı Fatih mahallesinde bir otoparka çekildiği, aracın kayıp olduğu ve hala nerde olduğunun bilinmediği, bu nedenle ticari faaliyetinin bulunmadığı belirtilmiştir. Ancak davalı idare tarafından Emniyet Genel Müdürlüğü ile yapılan yazışmada aracın hala davacı üzerine kayıtlı olduğu, tescilde bir değişikliğin olmadığı, aracın çalıntı olduğuna dair bir bilginin bulunmadığı tespitlerine yer verilmiş olup, bu bağlamda, aracın çalındığı ve ticari falaliyetinin olmadığı iddiasının nazara alınabilmesi için ilgili gerekçeyi sunan davacı tarafından ispat edilmesi gerektiği açık olup, EGO Genel Müdürlüğü ile imzalanan sözleşmenin 02/04/2007 tarihi itibariyle sona ermesinin tek başına davacının ticari faaliyetinin olmadığına karine teşkil etmeyeceği izahtan varestedir.
Bu itibarla, özel halk otobüs işletmeciliği faaliyetinden dolayı tesis edilen mükellefiyetinin kaldırılmasına yönelik dava konusu işlemde hukuka aykırılık, aksi yönde verilen Mahkeme kararında ise hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Öte yandan, Mahkemece yapılacak değerlendirme neticesi verilecek kararda 2009/3,4,12, 2010/1,2,3,4,5,6,7,8,9,10,11,12 dönemlerine ilişkin kesilen özel usulsüzlük cezası hakkında değerlendirme yapılacağı tabiidir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. Temyize konu ... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş (15) gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 06/04/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyoruz.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.