Esas No: 2021/3366
Karar No: 2022/6369
Karar Tarihi: 29.06.2022
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/3366 Esas 2022/6369 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Mahkeme, bir kadastro tespitine itiraz davası sonucunda çekişmeli taşınmazlara ilişkin tapu kayıtlarının doğru olmadığına karar vermiştir. Mahkeme, tapu kayıtlarının haritasının bulunup bulunmadığı konusunda araştırma yapılmadığı ve tapu kaydının \"... İbil oğlu tarlası\" sınırının tespit edilmesi gerektiği konusunda önemli hususlar atlandığı için kararı bozmuştur. Dosya yeniden incelenmek için geri gönderilmiştir. Kararın temyiz süresi içinde düzeltme yapılabilir. 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi ve 440/I maddesi ile ilgili ayrıntılar yer almaktadır.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Kadastro Tespitine İtiraz
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup, hükmün davacı ... mirasçısı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Kadastro sırasında ... İlçesi ... Köyü çalışma alanında bulunan 149 ada 5 ve 7 parsel sayılı 12.058,89 ve 5.778,22 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, tapu kayıtları nedeni ile ... ve müşterekleri adına tespit edilmiştir.
Davacı ..., takas ve kazandırıcı zaman aşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır.
Mahkemece usule ilişkin bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; davanın reddine, çekişmeli taşınmazların tespit malikleri ölü olduğundan hüküm yerinde gösterilen payları oranında tespit maliklerinin mirasçıları adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı ... mirasçısı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, tespite esas alınan tapu kayıtlarının mevkii ve hudutları itibari çekişmeli taşınmazlara uymakta olup, taşınmazları bütün olarak kapsadığı, tapu kayıtlarının sınırlarında tepe, yol ve kır gibi değişebilir hudutlar ihtiva ettiği ve bu sınırların gayrisabit sınır niteliğinde olduğu kural olmakla birlikte bu kuralın mutlak bir kural olmadığı, mahalli bilirkişi beyanlarına göre bu hudutların kadimden beri değişmediğinin bildirildiği, dolayısı ile bu hudutların sabit olduğunun kabulü gerektiği gerekçesi ile yazılı şekilde karar verilmiş ise de, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.
Çekişmeli taşınmazların tespitlerine esas olan, "... çamı" mevkili "2.760,00 m2" yüzölçümündeki Aralık 1947 tarih 25 sıra numaralı tapu kaydı ile tedavüllerinin, doğu ve güney sınırının "yol", kuzey sınırının "kır", batı sınırının ise "Tepecik ve ... oğlu tarlası" sınırlarını ihtiva ettiği anlaşılmakta olup, sözü edilen tapu kaydının doğu ve güney sınırının isimsiz yol, kuzey sınırının ise gayri sabit nitelikteki kır sınırını göstermesi karşısısında bu tapu kaydının uygunluğundan söz edilebilmesi için "... İbil oğlu tarlası" sınırının bulunması gerektiği kuşkusuzdur. Mahallinde icra edilen 20.06.1995 tarihli keşifte dinlenen mahalli bilirkişi tarafından, ... İbil oğlu tarlasının taşınmazlardan 149 ada 7 parsel sayılı taşınmazın kuzeydoğusunda yer aldığı, tepecik sınırının 149 ada 7 parselin batısında mevcut olduğu, kır sınırının taşınmazın kuzeyinde bulunmadığı, ayrıca taşınmazın doğusunda bulunan yolun tapunun tesis tarihinden sonra açıldığı beyan edilmiş, 02.07.2018 tarihli keşifte dinlenen mahalli bilirkişi tarafından ise, tapu kaydının batısını okuyan "tepecik ve ... İbil oğlu tarlası" ile kuzeyini okuyan "kır" sınırının bilinemediği, "yol" sınırlarının ise mevcut olduğu beyan edilmiştir. Diğer taraftan, çekişmeli taşınmaza komşu 149 ada 1, 8 ve 9 parsellerin tutanak ve dayanakları incelendiğinde de, "... oğlu tarlasına" rastlanılmadığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece icra edilen ilk keşif sırasında "... İbil oğlu tarlası" olarak gösterilen taşınmaz harita üzerinde işaretlenmediğinden bu kişiye ait taşınmazın neresi olduğunu denetleme imkanı bulunmadığı gibi, kır sınırının bilinemeyip, taşınmazın doğusundaki yolun ise tapunun tesis tarihinden sonra açıldığının beyan edilmesi karşısında bu keşifteki uygulamaya göre tapu kaydının uyduğundan söz edilebilmesi mümkün değildir. 02.07.2018 tarihli keşif sırasında ise taşınmazın mevkisi ile tapunun doğu ve güneyini ihtiva eden yol, batısını ihtiva eden "tepecik" sınırları doğrulanmış olmakla beraber "... oğlu tarlası" ve "kır" sınırlarının bilinememesi karşısında, özellikle yukarıda da belirtildiği üzere sözü edilen kaydın uygunluğundan söz edilebilmesi için "... oğlu tarlası" sınırının tespitinin zorunlu olması karşısında bu keşifteki uygulamaya göre de tapu kaydının uyduğundan bahsedilemez.
Dosyanın bu kapsamına ve mevcut tapu uygulamasına göre, tapu kaydının taşınmazı kapsadığının kabulü mümkün olmamakla beraber, tapu kaydının yöntemince uygulandığından söz edilemez. Zira, ilk olarak tapu kaydının haritası bulunup bulunmadığı araştırılmamış, bu kapsamda haritası mevcut tapu kayıtlarının kapsamlarının haritasına göre belirlenmesi gerektiği, tapu kaydının haritasının bulunmaması ya da haritası bulunmakla beraber fenni sıhhate haiz olmadığının anlaşılması durumunda sınırları itibari ile kapsam tayin edileceği düşünülmemiş, tapu kaydının "... İbil oğlu tarlası" sınırı dışındaki sınırlarının isimsiz yol ve gayrisabit sınırlar ihtiva etmesi karşısında, "... oğlu tarlası" sınırının tespit edilmesi gerektiği göz önünde bulundurulmadığı gibi, bu sınırın tespiti bakımından taşınmaza komşu ve yakın komşu durumdaki tüm taşınmazların tutanak ve dayanaklarının celbedilerek uygulama yapılması gereği üzerinde de durulmamıştır.
Bu şekildeki eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak karar verilmesi mümkün bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca, doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle, çekişmeli taşınmaza komşu ve yakın komşu (kuzey, doğu ve güneydeki yollardan sonraki taşınmazların) durumundaki taşınmazların tespit tutanakları ile tespitlerine esas alınan tapu kayıtlarının tesislerinden itibaren tüm tedavülleri ile varsa tespite esas tapu kaydının haritası getirtilmeli, bundan sonra mahallinde, yaşlı, tarafsız ve yöreyi iyi bilen şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, ziraat mühendisi ve fen bilirkişinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı, bu keşifte tespite esas tapu kaydı ve varsa haritası yöntemince uygulanıp, kapsamı öncelikle 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 20/A maddesi gereğince haritasına göre belirlenmeli; tapu kaydının haritasının/ krokisinin olmaması ya da uygulama kabiliyetinin bulunmaması halinde ise kaydın sınırlarına itibar edilmeli, bu amaçla dayanak tapu kaydı ihdasından itibaren tüm tedavülleriyle okunup, kayıtta yazılı hudutlar yerel bilirkişilere zeminde göstertilmeli, yerel bilirkişilerin zeminde gösterdiği hudutlar teknik bilirkişiye harita üzerinde işaretlettirilmeli, kayıtta yazılı olup yerel bilirkişiler tarafından zeminde gösterilemeyen hudutların tespiti için davacı tarafa tanık dinletme imkanı tanınmalı, kayıt uygulamasında komşu ve yakın komşu parsel tutanakları ile dayanaklarından yararlanılmalı ve bu yolla kayıt uygulamasına ilişkin tanık ve yerel bilirkişi sözleri denetlenmeli, bu suretle kaydın kapsamı duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespit edilmeli; yukarıda açıklandığı üzere tapu kaydının hududunda "... oğlu tarlası" sınırının belirlenmesi gerektiği üzerinde önemle durulmalı, ayrıca tapu kaydının uyduğunun anlaşılması halinde "kır ve tepecik" sınırları itibari ile gayri sabit sınırlı olup, miktarı ile geçerli olacağı gözetilmeli, dava konusu taşınmazların söz konusu tapu kaydının kapsamı dışında kaldığı saptandığı takdirde tümü ile, tapu kaydının uyması halinde ise miktar fazlası kısım yönü ile ihtilafın zilyetlik hükümleri çerçevesinde çözümleneceği düşünülmeli, bu kapsamda yerel bilirkişi ve tanıklardan, taşınmazın öncesinde kime ait olduğu, kimden kime kaldığı, kim tarafından ne zamandan beri, hangi hukuki nedene dayalı ve ne şekilde kullanıldığı hususunda maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı; beyanlar arasındaki çelişki doğması halinde bu çelişkilerin ve önceki keşiflerdeki çelişkili beyanlar üzerinde durularak bu çelişkilerin giderilmesine çalışılmalı; ziraat mühendisi bilirkişiden, taşınmazın niteliği hususunda, teknik bilirkişiden ise, yerel bilirkişi ve tanıkların gösterdiği sınırları ve uygulanan tapu kayıtlarının kapsadığı alanı gösterir, keşfi takibe ve bilirkişi sözlerini denetlemeye elverişli krokili rapor alınmalı, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulmalıdır.
Mahkemece, bu hususlar göz önünde bulundurulmaksızın karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı ... mirasçısı ... vekilinin temyiz itirazları yerinde bulunduğundan kabulü ile Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla uygulanacak olan 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 29.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.