9. Hukuk Dairesi 2011/51883 E. , 2014/1370 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA 18. İŞ MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/09/2011
NUMARASI : 2010/433-2011/489
DAVA :Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti, yıllık izin ücreti, ulusal bayram, genel tatil ücreti ile ücret alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalılar avukatları tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketlerde 13/06/2002-11/11/2009 tarihleri arasında güvenlik görevlisi olarak çalıştığını, asıl işverenin Allianz şirketi olduğunu, feshin haksız olduğunu iddia ederek bir kısım işçilik alacaklarının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı .. Allianz Vekili, davacının diğer şirketin elemanı olduğunu, husumet itirazında bulunduklarını, davacıya işini iyi yapmadığı için diğer davalı işverenin çeşitli zamanlarda uyarıda bulunduğunu, feshin haklı olduğunu savunarak davanın reddini savunmuştur.
Davalı.. Güvenlik şirketi vekili, davacının 02/03/2005 tarihinde çalışmaya başladığını, davacının .. Allianz Ankara Projesinde görevli olduğu sırada dolaşması gereken tur kontrolünü dolaşmadığını, daha sonra ise davacının işini aksatır durumlarda bulunduğunu, İş Kanununun 25/II-h.maddesi uyarınca davacının 11/11/2009 tarihinde iş aktinin feshedildiğini, davacının hiç bir alacağının kalmadığını savunarak davanın reddini savunmuştur.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davacının davalılara ait işyerinde 30/11/2002-11/11/2009 tarihleri arasında çalıştığı, davacının iş aktinin " davalı işverence .. Allianz Ankara Projesinde görevli olduğu sırada dolaşması gereken tur kontrolünü dolaşmaması, daha sonra ise davacının işini aksatmaları " nedeniyle feshedildiği, ancak davacının son savunmasındaki son kez ihtar disiplin cezası notu, davacının son defa ihtar alması ile sonuçlandırılabilecekken, iş aktinin feshedilmesinin ağır bir müeyyide olduğu, zira davacının iki ayrı zamanda tur atmaması gibi feshe gerekçe gösterilen olaydan dolayı davalı işverenin bir zarar görmediği, böyle bir zararın oluştuğunun davalı işverence ispatlanamadığı ve feshin haksız olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı süresi içersinde davalı vekilleri temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 7nci maddesinde, iş mahkemelerinde sözlü yargılama usulü uygulanır. Ancak 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 447 inci maddesi ile sözlü yargılama usulü kaldırılmış, aynı yasanın 316 ve devamı maddeleri gereğince iş davaları için basit yargılama usulü benimsenmiştir.
Sözlü yargılama usulünün uygulandığı dönemde zamanaşımı def’i ilk oturuma kadar ve en geç ilk oturumda yapılabilir. Ancak 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlükte olduğu dönemde 319 uncu madde hükmü uyarınca savunmanın değiştirilmesi yasağı cevap dilekçesinin verilmesiyle başlayacağından, zamanaşımı defi cevap dilekçesi ile ileri sürülmelidir. 01.10.2011 tarihinden sonraki dönemde ilk oturuma kadar zamanaşımı definin iler sürülmesi ve hatta ilk oturumda sözlü olarak bildirilmesi mümkün değildir.
Dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda, 1086 sayılı HUMK hükümlerinin uygulandığı dönemde, ıslah dilekçesinin tebliğini izleyen ilk oturuma kadar ya da ilk oturumda yapılan zamanaşımı defi de ıslaha konu alacaklar yönünden hüküm ifade eder. Ancak Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamada, 317/2 ve 319. maddeler uyarınca ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı definde bulunulabileceği kabul edilmelidir.
Cevap dilekçesinde zamanaşımı defi ileri sürülmemiş ya da süresi içince cevap dilekçesi verilmemişse ilerleyen aşamalarda 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 141/2 maddesi uyarınca zamanaşımı defi davacının açık muvafakati ile yapılabilir.
1086 sayılı HUMK yürürlükte iken süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı define davacı taraf süre yönünden hemen ve açıkça karşı çıkmamışsa (suskun kalınmışsa) zamanaşımı defi geçerli sayılmakta iken, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun uygulandığı dönemde süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı definin geçerli sayılabilmesi için davacının açıkça muvafakat etmesi gerekir. Başka bir anlatımla 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamalar bakımından süre geçtikten sonra ileri sürülen zamanaşımı define davacı taraf muvafakat etmez ise zamanaşımı defi dikkate alınmaz.
Zamanaşımı definin cevap dilekçesinin ıslahı yoluyla ileri sürülmesi de mümkündür (Yargıtay HGK. 04.06.2011 gün 2010/ 9-629 E, 2011/ 70. K.).
Somut olayda; davacı kısmi dava dilekçesinde 50 TL kıdem tazminatı, 50 TL ihbar tazminatı, 5000 TL fazla mesai ücreti, 50 TL ulusal bayram ve genel tatil ücreti, 50 TL yıllık izin ücreti ve 50 TL ücret alacağı talep etmiş olup 25.05.2011 harç tarihli dilekçesi ile taleplerini ıslah etmiş, davalı vekilince ıslah ile arttırılan miktarlara karşı süresinde ve açıkça zamanaşımı savunmasında bulunulduğuna göre dava dilekçesinde talep edilen miktarlar hariç olmak üzere 25.05.2006 tarihinden önceki alacakların, dava dilekçesinde istenilen miktarları aşan kısmi dava ile talep edilen alacakların zamanaşımına uğradığı anlaşılmaktadır. Mahkemece bu husus gözden kaçırılarak ıslaha konu edilen ulusal bayram ve genel tatil ile fazla mesai alacaklarının tamamının hüküm altına alınması hatalıdır
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 22.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.