Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2013/12241 Esas 2013/15176 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/12241
Karar No: 2013/15176
Karar Tarihi: 04.12.2013

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2013/12241 Esas 2013/15176 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2013/12241 E.  ,  2013/15176 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 15.10.2010 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 14.05.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Davalılar, satış vaadinde bulunan murislerinin sözleşme tarihinde fiil ehliyetine sahip olmadığını beyan etmişlerdir.
    Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
    Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
    ... Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi Baştabipliğinin 09.09.2004 tarihli 9331/4-3, 90/2 sayılı heyet raporuna göre vaat borçlusunda paranoid bozukluk mevcut olduğu, bu nedenle kendisine ... 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2004/2385 esas 2005/2037 karar sayılı kararı ile 14.10.2005 tarihinde vasi atandığı anlaşılmaktadır. Satış vaadi sözleşmesi heyet raporu düzenlenmesinden sonra ancak vesayet kararından önce yapıldığından vaat borçlusunun sözleşme yapma ehliyetinin bulunup bulunmadığı konusu üzerinde durulmalıdır.
    Davranışlarının eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme, değerlendirme ve ayırt edebilme kudretinde bulunmayan bir kimsenin kendi iradesi ile borç altına girme ehliyetinin varlığından söz edilemez. Ayırtım gücü, Türk Medeni Kanununun 13. maddesinde “Yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ya da bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes, bu Kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir” şeklinde tarif edilmiş, bu tarif içinde de ayırtım gücünü kaldıran nedenlerin bir kısmına değinilmiştir.
    Türk Medeni Kanununun 15. maddesinde ise “Kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, ayırt etme gücü bulunmayan kimsenin fiilleri hukuki sonuç doğurmaz” şeklinde düzenleme yapılmıştır. Bu gibi durumlarda elbette karşı tarafın iyiniyetli olmasının veya olmamasının bir önemi bulunmamaktadır.
    Somut olaya gelince, öncelikle sözleşmenin vaat borçlusunun ayırtım gücü olup olmadığının başka bir anlatımla, sözleşmenin kendisini bağlayıp bağlamayacağı hususu üzerinde durulması gereklidir. Bu durumda mahkemece yapılması gereken iş, davalıya ait doktor raporları, hasta müşahade kağıtları, film ve grafileri ait oldukları yerlerden getirtilerek, sözleşme yapma ehliyetinin tespiti özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden vaat borçlusunun sözleşmenin düzenlendiği tarihte hukuki ehliyeti olup olmadığı hususunda adli tıp kurumundan rapor almak, vaat borçlusunu ayırtım gücü olup olmadığı belirlendikten sonra çekişmenin esası hakkında bir hüküm kurmak olmalıdır. Eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 04.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.