Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/5605
Karar No: 2013/9174

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2013/5605 Esas 2013/9174 Karar Sayılı İlamı

(Kapatılan)20. Hukuk Dairesi         2013/5605 E.  ,  2013/9174 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... Yönetimi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    1995 yılında yapılan kadastro sırasında, ... (Beldesi) 1724 parsel sayılı 3909,72 m² yüzölçümündeki taşınmaz, 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi gereğince orman sınırı dışına çıkarılan yer olduğu gerekçesiyle, tutanağın beyanlar hanesine 6831 sayılı Kanunun 2/B madde şerhi ile birlikte .... oğlu ... lehine kullanım şerhi verilerek zeytinlik niteliğiyle tespit edilmiş, taşınmazın bulunduğu yörede 2009-2010 yıllarında 3402 sayılı Kanunun Ek 4. maddesi uyarınca yapılan çalışmalar sırasında, dava konusu 1724 parsel ilk önce 3402 sayılı Kanunun Ek 4. maddesi ve 2009/15 sayılı genelgeye istinaden 2547 ve 2548 parsel sayılarıyla sırasıyla 1855,89 m², 1859,85 m² yüzölçümleriyle iki parça olarak ifraz edilmiş, 193,98 m² yüzölçümündeki bölümü ise, yol olarak bırakılmış, tescil bildirim beyannamesinde zilyetlik devir taksim sözleşmesi gereği 2547 parselde dava dışı ... lehine zilyetlik şerhi verilmiş ise de, tapu kayıtlarında, her iki parsel yönünden de, davacı ... lehine kullanıcı şerhi verilmiş, daha sonra, 2547 parsel 5419, 5420 ve 5421 parsel sayıları ile üç parçaya ifraz edilmiş, 5420 parsel orman olarak, 5419 ve 5421 parseller 2/B alanı olarak, 2548 parsel ise, 5422 ve 5423 parsel sayıları ile iki parçaya ifraz edilmiş, 5423 parsel orman olarak, 5422 parsel 2/B alanı olarak bırakılmıştır.
    Davacı ..., 12.09.2011 havale tarihli dilekçesiyle, Göcek Beldesi, İnardı Mevkiinde bulunan Hazine adına tapuda kayıtlı 1724 parsel sayılı taşınmazın zilyedi olduğunu, taşınmazın bulunduğu yörede 3402 sayılı Kanuna 5831 sayılı Kanunun 8. maddesi ile eklenen Ek - 4. madde uyarınca yapılan güncelleme çalışmalarında zilyedi olduğu 1724 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünün orman kadastro sınırları içinde bırakıldığı iddiasıyla, hatalı aplikasyonun iptali istemiyle dava açmıştır.
    Mahkemece, davanın reddine ve 1724 parsel sayılı taşınmazdan ifrazen oluşan Göcek Beldesi 2547 ve 2548 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespitlerinin iptali ile 2547 ve 2548 parsel sayılı taşınmazların 12.03.2012 havale tarihli bilirkişi raporuna ekli krokide sırasıyla (C) ile gösterilen 1059,85 m² ve (A) ile gösterilen 391,05 m² yüzölçümündeki bölümlerinin beyanlar hanesine kullanım şerhi verilmeksizin orman vasfıyla Hazine adına, 2547 parselin krokide (D) ile gösterilen 759,02 m² ve (E) ile gösterilen 37,02 m² yüzölçümündeki bölümleri ile 2548 parselin krokide (B) ile gösterilen 1468,80 m² yüzölçümündeki bölümünün beyanlar hanelerine “Parsel Recep oğlu 1941 doğumlu ...’ın zilyetliğindedir” şeklinde kullanım şerhi verilerek zeytinlik niteliğiyle Hazine adına kadastro tespiti gibi tapuya kayıt ve tescillerine karar verilmiş, hüküm davalı ... Yönetimi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 5831 sayılı Kanun ile 3402 sayılı Kanuna eklenen Ek 4. madde uyarınca yapılan aplikasyon ve düzeltme çalışmalarına itiraza ilişkindir.
    Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp 28.05.1945 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu, daha sonra 1744 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp 03.03.1978 tarihinde ilân edilerek kesinleşen aplikasyon ve 2. madde uygulaması ile 16.12.1988 tarihinde ilân edilerek kesinleşen aplikasyon ve 3302 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması vardır.
    Mahkemenin 23.03.2012 tarihli kısa kararında, “davanın reddine ve ... Beldesi, 2548 parsel sayılı taşınmazın teknik bilirkişinin raporunda (A) harfi ile gösterdiği kısmının eylemli orman niteliği ile Hazine adına kadastro tespiti gibi tapuya kayıt ve tesciline, taşınmazın bu kısmının beyanlar hanesinde zilyetlik şerhlerinin kaldırılmasına, 2547 parsel sayılı taşınmazın teknik bilirkişinin raporunda (C) harfi ile gösterdiği kısmının eylemli orman niteliği ile Maliye Hazinesi adına kadastro tespiti gibi tapuya kayıt ve tesciline, taşınmazın bu kısmının beyanlar hanesinde zilyetlik şerhlerinin kaldırılmasına,” denilerek karar verilmiş iken, kısa kararda hakkında hüküm bulunmayan krokide (B, D ve E) harfi ile gösterilen bölümlerin gerekçeli kararın hüküm fıkrasına eklendiği ve bu suretle, kısa kararla gerekçeli kararın hüküm fıkraları arasında çelişki yaratıldığı anlaşılmaktadır.
    Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz (HMK madde 298/2). Asıl olan, duruşma tutanağına yazılıp taraflara tefhim olunan karardır. Tefhim ile birlikte yargılamadan elini çekmiş olan hâkim, tefhim ettiği kararı taraflara tebliğ etmek durumundadır. Sonradan yazılan gerekçeli kararın kısa karara uygun olması zorunludur. 10.04.1992 gün ve 1991/7 Esas ve 1992/4 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında, tefhim edilen kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olması gerektiği belirtilmiştir. Asıl talepler bakımından kısa kararda hükmedilmeyen bir hak ve yükümlülüğün gerekçeli kararda hüküm altına alınmış olması veya tersi bir durumun çelişki teşkil etmediğini söylemek mümkün değildir. Anılan İçtihadı Birleştirme Kararında; çelişkinin varlığı tesbit edildiği takdirde, başka hiçbir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın salt bu sebeple bozulması gerektiğine işaret edilmiştir. Bu sebeple, mahkemece bozmadan önceki kararla bağlı olmaksızın çelişkiyi kaldırmak suretiyle bir karar verilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
    Ayrıca, kural olarak; hukukî yarar dava koşulu olduğu gibi hiç kimsenin kendi aleyhine hukuksal sonuç doğuracak biçimde dava açmasına olanak yoktur. Aksi durumun kabulü, hayatın olağan akışına ve hukukun temel kurallarına aykırılık sonucunu doğurur. Yine, önemle belirtmek gerekir ki, hâkim, tarafların talep sonuçları ile bağlıdır, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez (HMK. madde 26/l) ve iki taraftan birinin talebi olmaksızın re"sen bir davayı inceleyemez ve karara bağlayamaz (HMK.md.24/l). Eldeki somut dava, 3402 sayılı Kanuna 5831 sayılı Kanunun 8. maddesi ile eklenen Ek - 4. madde uyarınca yapılan aplikasyon ve düzeltme çalışmalarına itiraz niteliğindedir. Yani, mahkemenin kabulüne konu yaptığı gibi, 1724 parsel ile bu parselin ifrazı ile oluşturulan parsellerin nitelikleri (orman, zeytinlik, tarla vb) ve kullanıcı şerhi dava konusu değildir. Zira, dava konusu edilen 1724 parsel, ilk önce 3402 sayılı Kanunun Ek- 4. maddesi ve 2009/15 sayılı genelgeye istinaden 2547 ve 2548 parsel sayılarıyla sırasıyla 1855,89 m² ve 1859-85 m² yüzölçümleriyle iki parça olarak ifraz edilmiş, 193,98 m² yüzölçümündeki bölümü ise, yol olarak bırakılmış; tescil bildirim beyannamesinde zilyetlik devir taksim sözleşmesi gereği 2547 parselde dava dışı ... lehine zilyetlik şerhi verilmiş ise de, tapu kayıtlarında, her iki parsel yönünden de, davacı ... lehine kullanıcı şerhi verilmiş, daha sonra, 2547 parsel 5419, 5420 ve 5421 parsel sayıları ile üç parçaya ifraz edilmiş, 5420 parsel orman niteliğiyle, 5419 ve 5421 parseller 2/B madde niteliğiyle, 2548 parsel ise, 5422 ve 5423 parsel sayıları ile iki parçaya ifraz edilmiş, 5423 parsel orman niteliğiyle, 5422 parsel ise 2/B madde niteliğiyle tapuya kayıt edilmiştir.
    Bu açıklamalar ışığında somut olaya dönüldüğünde, davacı gerçek kişinin davada ileri sürdüğü vakıa, 1724 parsel sayılı taşınmazın tamamı, 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi kapsamında Hazine adına orman sınırları dışına çıkartılan yerlerden olduğu halde, yörede 3402
    sayılı Kanuna 5831 sayılı Kanunun 8. maddesi ile eklenen Ek - 4. madde uyarınca yapılan aplikasyon ve düzeltme çalışmaları sırasında sözü edilen parselin kısmen 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması kapsamı dışında ve kesinleşen orman tahdidi içinde orman olarak bırakıldığı hususuna ilişkindir.
    Ancak, mahkemece davada dayanılan - ileri sürülen vakıa veya hususla ilgili olarak herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmadığı gibi, yani bir başka anlatımla, kesinleşen orman ve 2/B madde uygulama çalışmaları ile 3402 sayılı Kanuna 5831 sayılı Kanunun 8. maddesi ile eklenen Ek - 4. maddeye göre yapılan aplikasyon ve düzeltme çalışması arasında uyumsuzluk bulunup bulunmadığı, uyumsuzluk varsa bu uyumsuzluğun nedenleri ile aplikasyon ve düzeltmenin kanun ve yönetmeliklere uygun yapılıp yapılmadığı hususları araştırılmadığı gibi, taşınmazın son ifraz durumu da gözetilmeden ve gerçek kişinin açtığı dava reddedilmesine ve Hazine veya Orman Yönetimi tarafından taşınmazın niteliğine veya kullanıcı şerhine yönelik açılmış bir dava da bulunmamasına rağmen, davacı kişinin açtığı davayla H.M.K."nun 24 ve 26. maddelerine aykırı bir şekilde, re"sen alınan kararla, 2547 ve 2548 sayılı parsellerin son ifraz durumu da dikkate alınmadan sözü edilen taşınmazlar ifraz edilerek ve mevcut tapular da iptal edilmeden tapulu taşınmazlar hakkında tescil kararları verilip mükerrer sicile yol açacak şekilde hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. Belirtilen bu kabulde de önemli usûl hataları mevcut olup, bu yönler de ayrıca bozma nedenidir. Bundan başka, tapu maliki Hazinenin davaya dahil edilmesi gerektiğinin düşünülmemesi de doğru olmamıştır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı ... Yönetimi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 21/10/2013 günü oy birliği ile karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi