7. Hukuk Dairesi 2015/45486 E. , 2016/7706 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava Türü : İşe iade
YARGITAY İLAMI
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Davacı vekili, davacının iş akdinin haklı ve geçerli bir sebep olmaksızın davalı işveren tarafından feshedildiğini belirterek feshin geçersizliğinin tespiti ile davacının işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının davasını kabul ettiklerini, başvurusu halinde işe başlatılacağını savunmuştur.
Mahkemece, davalı tarafından dava dilekçesi 17/09/2014 tarihinde tebliğ alındıktan sonra 24/09/2014 ve 26/09/2014 tarihlerinde davacının işe iade talebinin kabul edildiği ve başvurusunu takiben işe başlatılacağının bildirildiği, davacı tarafından davalı şirkete işe başvuruda bulunulduğuna dair bir iddia ortaya konulmadığı, davalının çağrıda samimi olmadığı iddasının ispat yükünün davacıya ait olduğu ve davacının, davalı şirketin işe iade talebinin kabulü beyanında samimi olmadığını kanıtlayamadığı, dosyada da davalı şirketin bu beyanında samimi olmadığını gösterecek hiç bir delil bulunmadığı, davalının işe başlama çağrısına rağmen davacının işe başlamadığı gerekçesiyle dosya içeriğinde toplanan tüm deliller ve aldırılan denetime elverişli bilirkişi raporu hep birlikte değerlendirilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Dava devam ederken, davacının işe davet edilmesi aksi ileri sürülmedikçe, davalı işverenin feshin geçerli bir sebebe dayanmadığını kabul ettiği şeklinde değerlendirilmelidir. Bu durumda, artık feshin haklı ya da geçerli olup olmadığını incelemeye ve tartışmaya gerek yoktur. Feshin geçersizliği, davalı işverenin yargılama aşamasında davacıyı yeniden işe davet etmesi ile sabittir. Esasen, her dava açıldığı tarihteki hukuki duruma ve şartlara göre değerlendirileceğinden, dava tarihinden sonra yapılan iş teklifinin davanın sonucunu davalı yararına değiştirmesi söz konusu değildir.
Dosya içeriğine göre somut olayda, davacı, fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanı olup iş akdinin, sebep gösterilmeksizin yazılı bildirimle feshedildiği, dava dilekçesinin davalıya 17/09/2014 tarihinde tebliğinden sonra davalı işverenin mahkemeye, 24/09/2014 ve 26/09/2014 tarihlerinde davacının işe iade talebini kabul ettiği, başvurusu üzerine işe başlatılacağını içeren dilekçeler yazdığı anlaşılmaktadır. Davacı taraf, işyerinde 1 kişilik fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanı kadrosu olup bu kadronun dolu olup olmadığının mahkemece araştırılmasını istemiştir. Mahkemece, İl Sağlık Müdürlüğüne yazı yazılmış, İl Sağlık Müdürlüğü, davalı işyerinde fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanı kadrosunun 1 kişilik olup kadronun dolu olduğunu bildirmiştir. Dosya içeriğinden, davacının bu nedenle, işverenin davetinin samimi olmadığını beyan ederek iş başvurusunda bulunmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, hukukçu bilirkişiden rapor aldırılmış, rapora itibarla, işin esasına girilmeden “davalı işverenin yargılama aşamasında işe iade talebini kabul ettiğinden feshin geçerli olup olmadığının incelenmesine yer olmadığı, işyerinin hastalarına sürekli hizmet vermesi gereken bir kurum olduğu, davacının iş akdinin feshinden sonra işverenin fizik tedavi uzmanı kadrosunda çalışması için başka bir uzman hekimle anlaşmasının doğal olduğu, davacının teklife rağmen iş başvurusu yapmadığı, oysa işverenin belki de mevcut uzmanın iş akdini feshederek davacıyı işe başlatacağı, bu nedenle davacının, davalı şirketin işe iade talebinin kabulü beyanında samimi olmadığını ispatlayamadığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkemece, işin esasına girilmeden karar verilmesi yerinde ise de, davalının işe daveti ve davacının iş başvurusu yapmamasına mahkemece yanlış sonuç bağlandığı görülmektedir. Mahkemece, ispat yükü davacıya yüklenerek dava red ile sonuçlandırılmıştır. Oysa, her dava, açıldığı tarihteki hukuki duruma ve şartlara göre değerlendirileceğinden davalının dava tarihinden sonra yaptığı iş teklifi ve davacının bu başvuruyu kabul etmemesinin davacı aleyhine sonuç doğuracak bir şekilde değerlendirilmesi mümkün değildir.
O halde, dosya kapsamı ile davacının davalı işyerinde çalışmaya başlamadığı sabit olup davacının işe davetin samimi olmadığını ispatla yükümlü olduğundan da söz edilemez. Yukarıda da belirtildiği üzere, davalı işverenin davacı işçiyi yargılama aşamasında işe davet etmesi halinde artık feshin geçersizliği sabit olduğundan işin esası tartışılmaksızın davanın kabulü ile davacının işe iadesine ve sonuçlarına hükmedilmesi gerekir. Bu nedenlerle, mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
4857 sayılı İş Yasasının 20/3 maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Mahkemenin kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Feshin GEÇERSİZLİĞİNE ve davacının İŞE İADESİNE,
3-Davacının yasal süre içinde başvurusuna rağmen davalı işverence süresi içinde işe başlatılmaması halinde ödenmesi gereken tazminat miktarının davacının kıdemi, fesih nedeni dikkate alınarak takdiren davacının 4 aylık brüt ücreti tutarında BELİRLENMESİNE,
4-Davacı işçinin işe iadesi için işverene süresi içinde müracaatı halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok 4 aya kadar ücret ve diğer haklarının davalıdan tahsilinin GEREKTİĞİNE,
5- Davacı tarafından peşin yatırılan 25,20 TL harcın alınması gerekli 29,20 TL harçtan mahsubu ile eksik 4,00 TL harcın davalıdan alınarak ...."ye gelir kaydına
6-Davacının yapmış olduğu Yargıtay’a geliş-dönüş dahil toplam 396,50 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davalının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’e göre 1800,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8- Artan gider avansının ilgilisine iadesine
9-Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davacıya iadesine,31/03/2016 gününde oybirliğiyle KESİN olarak karar verildi.