Esas No: 2016/10120
Karar No: 2021/2044
Karar Tarihi: 06.04.2021
Danıştay 4. Daire 2016/10120 Esas 2021/2044 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2016/10120
Karar No : 2021/2044
TEMYİZ EDEN TARAFLAR : 1- … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ: Av. …
2- Tasfiye Halinde … Medya İletişim Pazarlama Ticaret Limited Şirketi
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek taraflarca aleyhlerine olan hüküm fıkralarının bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, sahte fatura kullandığından bahisle düzenlenen vergi inceleme raporuna istinaden re'sen tarh edilen 2010/1 ila 8 dönemleri katma değer vergileri ile kesilen vergi ziyaı cezalarının ve 213 sayılı Kanun'un 353/1. maddesi uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezasının kaldırılması istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; davacının fatura aldığı Davutpaşa Vergi Dairesi mükellefi … Kağıt ve Matbaa Malz Pazarlama San ve Tic Ltd Şti. hakkındaki vergi tekniği raporunda yer alan tespitler düzenlenen faturaların sahte olduğunu ispatlamaya yeterli olmadığından, cezalı tarhiyatın adı geçen mükelleften alınan faturalardan kaynaklanan kısmında ve somut tespit bulunmadan kesilen özel usulsüzlük cezasında hukuk uyarlık bulunmadığı, öte yandan Büyükçekmece Vergi Dairesi mükellefi … Ajans Matbaacılık Kağıt ve Kutu ve Ambalaj San. Tic. Ltd. Şti. hakkındaki vergi tekniği raporunda yer alan tespitlere göre, düzenlenen faturaların sahte olduğu anlaşıldığından cezalı tarhiyatların belirtilen mükelleften alınan faturalardan kaynaklı kısmında ise hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDEN DAVACININ İDDİALARI : Davacı tarafından, inceleme elemanı tarafından lehe olan hususlara yer verilmeden rapor düzenlendiği, soyut tespitlere ve eksik incelemeye göre tarhiyat yapıldığı belirtilerek temyiz isteminin kabulü ile Vergi Mahkemesi kararının aleyhe olan hüküm fıkrasının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
TEMYİZ EDEN DAVALININ İDDİALARI : Davalı idare tarafından, yapılan işlemlerin yasal ve yerinde olduğu belirtilerek temyiz isteminin kabulü ile Vergi Mahkemesi kararının aleyhe olan hüküm fıkrasının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
DAVACININ SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
DAVALININ SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Olayda, davacı şirket tarafından, 02/04/2014 tarihinde dava açıldığı, ancak 26/12/2014 tarih ve 8724 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nde yer alan ilana göre, tasfiyesinin tamamlandığı gerekçesiyle davacı şirketin ticaret sicil kaydının silindiği hususu dikkate alındığında, 2577 sayılı Kanun'un 26/1. maddesine göre değerlendirme yapılmak suretiyle Vergi Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 26. maddesinin 1. fıkrasında, "Dava esnasında ölüm veya herhangi bir sebeple tarafların kişilik veya niteliğinde değişiklik olursa, davayı takip hakkı kendisine geçenin başvurmasına kadar; gerçek kişilerden olan tarafın ölümü halinde, idarenin mirasçılar aleyhine takibi yenilemesine kadar, dosyanın işlemden kaldırılmasına ilgili mahkemece karar verilir. Dört ay içinde yenileme dilekçesi verilmemiş ise, varsa yürütmenin durdurulması kararı kendiliğinden hükümsüz kalır." düzenlemesine yer verilmiştir.
Dava dosyası ile 04/01/2017 tarih ve 9234 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nin birlikte incelenmesinden, davanın açıldığı 06/08/2015 tarihinde davacının tüzel kişiliğinin bulunduğu, Eyüp 2. Noterliğinden tasdikli, … tarih ve … sayı ile onaylı genel kurul kararıyla tasfiyesinin tamamlandığı ve 22/12/2014 tarihinde tescil edilerek sicil kaydının terkin edildiği hususunun ilan edildiği anlaşılmıştır. Bu durumda, 2577 sayılı Kanunun 26. maddesinin 1. fıkrası uyarınca işlem yapılmak üzere Mahkeme kararının bozulması gerekmektedir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyize konu ... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
2. Dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
3. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş (15) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06/04/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Uyuşmazlık, dava açılan tarihte tüzel kişiliği mevcut olsa da, dava hakkında karar verilmeden önce tüzel kişiliği sona eren davacı şirketin esasa ilişkin iddiaları dikkate alınarak, ihtilafın esası hakkında verilen temyize konu Mahkeme kararının usul hükümlerine uygun olup olmadığına ilişkindir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Dilekçeler Üzerine İlk İnceleme" başlıklı 14. maddesinin 3/c bendinde, dilekçelerin ''ehliyet'' yönünden inceleneği, 15/1-b maddesinde, 14/3-c maddesinde yazılı eksikliğin dilekçelerde varlığının tespiti halinde davanın reddine karar verileceği, 14/6. maddesinde ise, ilk incelemeye ilişkin hususların ilk incelemeden sonra tespit edilmesi halinde de, davanın her safhasında 15. madde hükmünün uygulanacağı kurala bağlanmıştır.
Görüldüğü üzere, idari yargıda "ehliyet" yalnızca davacı tarafın dava ehliyetine ilişkin olup, dava açma ehliyeti, sadece dava açılırken değil dava karara bağlanıncaya kadar aranmıştır.
Öte yandan, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 377. maddesinde, tarhiyatlara ve kesilen vergi cezalarına karşı kimlerin dava açabileceği, Türk Ticaret Kanununda ise sermaye şirketleri arasında sayılan limited şirketlerin "sona erme"sinin anonim şirketlere ilişkin hükümlere tabi olduğu belirtilmiş olup buna göre, kanunun ilgili (TTK'nun) maddelerinde sayılan "sona erme" hallerinin vukuunda limited şirketin tüzel kişiliği de sona ereceğinden, bu hukuki durumun sonucu olarak tüzel kişiliği sona eren şirketin temsil edilmesi de mümkün olamayacaktır.
Şu halde, davanın açıldığı tarihte tüzel kişiliği bulunan ancak ticaret sicilinden re'sen silindiğinin tescil ve ilan edilmesi nedeniyle Mahkeme kararının verildiği tarihten önce tüzel kişiliğe sahip olmayan davacı şirketin bu aşamadan sonra hak ve borçlara muhatap olması ve dolayısıyla mahkemede temsil edilmesi hukuken mümkün değildir.
Hal böyle olunca, mahkemece davanın karara bağlanmasından önce tüzel kişiliği sona eren ve buna bağlı olarak da dava açma ehliyeti kalmayan davacı şirket dilekçesinin Mahkemece, davacı şirketin ehliyetsizlik durumu değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmek üzere, temyiz isteminin kabulü ve Mahkeme kararının açıklanan gerekçe ile bozulması gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.