Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/10771
Karar No: 2012/3260

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2011/10771 Esas 2012/3260 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2011/10771 E.  ,  2012/3260 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkin davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Hükmüne uyulan Yargıtay 20.Hukuk Dairesinin 2010/5885-7973 sayılı bozma kararında özetle; “Mahkemece çekişmeli taşınmazın bir bölümünün orman sayılmayan yerlerden olduğu ve kazandırıcı zaman aşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının davacı yararına oluştuğu kabul edilerek hüküm kurulmuşsa da yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir. Raporu hükme esas alınan bilirkişi tarafından çekişmeli yerin öncesinin tespiti açısından yöreye ait eski tarihli memleket haritası ile zilyetlik durumunun belirlenmesi açısından yakın tarihli standart topografik memleket haritasının uygulanması, kesinleşen orman kadastrosuna göre konumunun belirlenmesi için tahdit harita ve tutanaklarının incelenmesi için dairemizin iade kararı üzerine ek rapor alınmıştır. Bu uygulamaya göre taşınmaz 1988 tarihli memleket haritasında kısmen yeşil renkli alanda görünmekte ise de bu durumla ilgili olarak ek raporda herhangi bir açıklamaya yer verilmemiştir. 1988 tarihli memleket haritasının dayanağını oluşturan hava fotoğrafı incelenerek bu durumun nedeni araştırılmamıştır. Sözü edilen yeşil alan üzerinde meyvelik ya da bahçe sembolleri de bulunmamaktadır. Kaldı ki bilirkişi raporları ile yerel bilirkişi ve tanık anlatımlarından taşınmazın yerleşim yeri ve tarla olduğu anlaşılmaktadır. 1988 yılında yeşil alan olarak görünen yerde imar ve ihyanın tamamlanıp tamamlanmadığı, zilyetlik süresinin 20 yıla ulaşıp ulaşmadığı üzerinde de durulmamıştır. Taşınmaz bitişiğinde aynı biçimde yörede yapılan tapulama çalışmaları sırasında tapulama dışı bırakılmış olup daha sonra yapılan orman kadastrosu sırasında orman olarak sınırlandırılan yerler de memleket haritasında benzer görünümdedir. Bu çelişki de giderilmemiştir. Mahkemece, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; bu şekilde yapılacak araştırma sonucunda taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu belirlendiği takdirde zilyetlikle kazanma koşulları yönünden inceleme yapılmalı, tüm deliller toplandıktan sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi” gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozmaya uyulduktan sonra davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medeni Yasanın 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir.
    Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu ve 2/B madde uygulamasına 28/05/2005 tarihinde başlanıp sonuçları 22/08/2006 tarihinde ilan edilerek kesinleşmiştir.
    Genel arazi kadastrosu işlemi ise 1966 yılında yapılmış, 04/12/1967 tarihinde kesinleşmiştir. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir.
    Mahkemece, davacının murisi ... adına belgesizden toplam 186468 m2"lik tespitin oluştuğu, (1019 ve 1021 sayılı parseller) bu taşınmazlardan satış ve hisse devriyle 121226 m2"lik bölümümün davacıya geçtiği, böylece aynı kadastro sahası içinde belgesiz miktarının 100 dönümü geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, Mahkemenin bu kabulü yerinde değildir. Şöyle ki; 1967 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında, 269 parsel (Kamulaştırma nedeniyle ifraz görüp 1021 parsel olmuştur.) sayılı 150.000 m2 yüzölçümlü taşınmaz, dayanak tapu kaydının revizyonu ile davacıların murisi ... adına tespit edilmiş, Hazinenin miktar fazlası yönünden yaptığı itiraz üzerine Pazarcık Kadastro Mahkemesinin 1978/49-1983/21 sayılı kararı ile taşınmazın 50.000 m2’lik bölümünün revizyon tapu kaydı kapsamında kaldığı, kalan 100000 m2’lik bölümünün ise zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olduğu gerekçesiyle davanın reddi ile taşınmazın muris ... adına tesciline karar verildiği, Daha sonra muris...’in mirasçılarının açtığı tescil davasında, Pazarcık Asliye Hukuk Mahkemesinin 1989/114-1992/295 sayılı kararı ile 47.000 m2’lik taşınmazın muris ...’ten kaldığı belirlenerek mirasçıları adına tescile karar verilerek, 1019 parsel numarası ile tapuya tescil edildiği, muris ...’in 1977 yılında öldüğü, murisin ölümünden sonra mirasçısı (davacı) ...’in diğer mirasçıların paylarını tapuda satın alarak taşınmazlardaki toplam pay miktarını 121.226 m2’ye çıkardığı anlaşılmaktadır. Davacı ..., kadastro sırasında köy boşluğu olarak tapulama harici bırakılan yere imar ihya iddiasıyla tescil davası açmıştır. davacı, taşınmazın murisinden değil doğrudan kendisi tarafından imar ihya edildiği iddiasıyla dava açtığına göre, davanın 3402 sayılı Yasanın zilyetliğe ilişkin 14 ve 17. maddeleri göz önünde bulundurularak çözülmesi gerekir. 3402 sayılı Yasanın 14. maddesine göre, tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir. Somut olayda, davacının murisi adına belgesizden toplam 147 dönüm yer tespit edilmiş olup beş mirasçısı bulunmaktadır. Aynı çalışma alanı içinde her mirasçı için 29,400 m2 dönüm yer düşmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 20/04/1994 tarih 1994/8-34/251 sayılı kararına göre; bir çalışma alanı içerisinde belgesizden iktisap edilebilecek taşınmaz mal yüzölçümünün hesaplanmasında da, bağımsız olarak tespit ve tescil edilen taşınmazlar yüzölçümü ile paylı olarak tespit ve tescil edilen taşınmazlarda paya isabet eden yüzölçümleri toplamları esas alınması gerekir. Bu karar ve bu yöndeki daire kararları gereğince her mirasçının aynı çalışma alanı içinde belgesizden edinebileceği taşınmaz miktarı, murisi adına yapılan belgesiz miktarı olmayıp kendisine düşen miras payı üzerinden hesaplanacaktır. Somut olayda, davacıya murisinden kalan belgesiz miktarı 100 dönümün altında olup, diğer mirasçılardan tapuda satın alınan paylar, tapulu satış olması nedeniyle belgesiz hesabı içinde değerlendirilemez. Bu nedenle, davacı adına tespiti yapılan belgesiz miktarının 29,400 m2 olduğu göz önünde bulundurularak 3402 sayılı Yasanın 14. maddesinde öngörülen kısıtlamalar hesaplanırken bu miktar üzerinden değerlendirme yapılması gerekir. Buna göre de, davacı adına kayıtlı belgesiz miktarı 100 dönümü geçmediğinden Mahkemece, hükmüne uyulan bozma kararı gereğince bir karar verilmelidir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine 06/03/2012 günü oybirliği ile karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi