14. Hukuk Dairesi 2019/3239 E. , 2020/4958 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki temliken tescil, olmadığı takdirde tazminat ile davacı parselleri lehine davalıya ait parselden geçit tesisi istemi üzerine mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin, 25.03.2019 gün ve 2016/16294 Esas, 2019/2672 Karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verilmişti. Süresi içinde davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, temliken tescil, olmadığı takdirde tazminat ile davacı parselleri lehine davalıya ait parselden geçit tesisi taleplerine ilişkindir.
Davacı, davalı ... ile kardeş olduklarını, davalı adına kayıtlı 219 parsel sayılı taşınmazı davalı ile birlikte dava dışı 3. kişiden satın aldıklarını ve üzerine ikiz villa yaptıklarını, inşaat bedelini birlikte karşıladıklarını, kendi adına kayıtlı 217 ve 218 parsel sayılı taşınmazların ise bahçe olarak kullanılmak amacıyla satın alındığını, 219 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki ikiz villa inşaatının 1997 yılında tamamlandığını, davalı ile aralarında yaptıkları anlaşma sonucunda 221 parsel sayılı taşınmaza bakan villanın davalıya, 152 parsel sayılı taşınmaza bakan villanın kendisine ait olacağını kararlaştırdıklarını ileri sürerek kendi kullanımında olan villanın bulunduğu alanın ifraz edilerek TMK’nin 724. maddesi uyarınca temliken tescile, olmadığı takdirde bina ve zorunlu kullanım alanındaki ağaçların dava tarihindeki değeri üzerinden tazminat olarak davalıdan tahsiline, ayrıca davalıya ait 219 sayılı parselden adına kayıtlı 217 ve 218 parsel sayılı taşınmazlar yararına geçit hakkı kurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın reddine dair verilen kararın temyizi üzerine; Dairemizin, 25.03.2019 gün ve 2016/16294 Esas, 2019/2672 Karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verilmiştir.
Davacı vekili, karar düzeltme talebinde bulunmuştur.
Bilindiği üzere olay ve olguları ileri sürmek taraflara; hukuki nitelendirme mahkemeye aittir. (6100 sayılı HMK 33. madde)
Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir. (6100 sayılı HMK 31.m)
Tarafların iddia ve savunmalarının yasal nitelendirmesini yapma görevi, avukat eliyle takip edilse bile davanın taraflarına değil hâkime ait olan bir görevdir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 177 ve devamı maddeleri uyarınca; Islah, tahkikatın sona ermesine kadar yapılabilir. Islah, sözlü veya yazılı olarak yapılabilir. Karşı taraf duruşmada hazır değilse veya ıslah talebi duruşma dışında yapılıyorsa, bu yazılı talep veya tutanak örneği, haber vermek amacıyla karşı tarafa bildirilir. Davasını tamamen ıslah ettiğini bildiren taraf, bu bildirimden itibaren bir hafta içinde yeni bir dava dilekçesi vermek zorundadır. Aksi halde, ıslah hakkı kullanılmış sayılır ve ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam edilir. Kısmen ıslaha başvuran tarafa, ıslah ettiği usul işlemini yapması için bir haftalık süre verilir. Bu süre içinde ıslah edilen işlem yapılmazsa, ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam edilir.
Bu ilkeler ışığında somut olay incelendiğinde; davacı, davalı adına kayıtlı 219 No’lu parseli davalı ile birlikte dava dışı 3. kişiden satın aldıklarını ve üzerinde ikiz villa yaptıklarını, inşaat bedelini birlikte karşıladıklarını beyanla kendi kullanımında olan villanın bulunduğu alanın ifraz edilerek TMK’nin 724. maddesi uyarınca temliken tescile, olmadığı takdirde bina ve zorunlu kullanım alanındaki ağaçların dava tarihindeki değerin üzerinden tazminat olarak davalıdan tahsiline, ayrıca davalıya ait 219 sayılı parselden adına kayıtlı 217 ve 218 parsel sayılı taşınmazlar yararına geçit hakkı kurulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davacı, 12.01.2016 tarihli celsede ise dava konusu taşınmazın 1/2 payının tarafına verilmesini istediğini, binanın yarısının kendisine diğer yarısının ise ağabeyi ...’a ait olduğunu, dava konusu taşınmaza komşu olup kendi mülkiyetinde olan 217 ve 218 parsel sayılı taşınmazların da 1/2 payını davalılara devretmeye hazır olduğunu, davasını bu şekilde ıslah ettiğini beyan etmiştir. Mahkemece, davalı adına kayıtlı taşınmazın davacı kardeş ile birlikte alındığı, davacının iyiniyetli olarak taşınmaz üzerinde bina yaptığı, bina değerinin arzdan fazla olduğundan TMK’nın 724. maddesi uyarınca uygun bir bedel karşılığında davacı adına tapuya tescile karar vermek gerektiği halde 05.03.2016 tarihli fen bilirkişisi raporuna göre ifraz koşulu gerçekleşmediğinden tescile karar verilemeyeceği, öte yandan davacının 12.01.2016 tarihli celsedeki ıslah beyanı ile tazminat talebinden vazgeçmesi nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise de; davacının dava dilekçesinde, ikiz villanın kapsadığı yerin temliken tescilini talep ederken celsede taşınmazın tamamının 1/2 pay olarak adına tescilini istemesi davasını açıklamak/aydınlatmak olarak değerlendirmek gerekirken ıslah olarak nitelendirmek doğru değildir. Keza yukarıda açıklanan yasal gereklilikler yerine getirilmediğinden usulen yapılmış bir ıslahtan söz edilemez. Kaldı ki, davacının tazminat ve geçit istemlerinden HMK’nin 307. maddesi uyarınca feragat ettiği de iddia edilemez. Davacının, 29.09.2015 tarihli duruşma beyanları da davasını ıslah etmediği veya bir kısım taleplerden feragat etmediğini güçlendirmektedir. Mahkeme hakimine düşen görev, davacının taleplerinden açıkça feragat edip etmediğini sorması ve beyanlarını sarih bir şekilde tutanağa yazmak olmalıdır. Mahkemenin gerekçesi ile hüküm fıkrası da çelişkilidir. Keza taşınmazın 1/2 oranında adına tescilini istemek temliken tescil olarak değerlendirilemeyeceğine göre, davacının bu beyanı ile temliken tescil talebinden feragat ettiğini kabul ettikten sonra fen bilirkişisinden ifrazın mümkün olup olamayacağı hususunda 05.03.2016 tarihli rapor almakla davayı temliken tescil olarak yargılamaya zımnen devam etmiştir. Diğer yandan, gerekçede 1/2 payın davacı adına tescil edilemeyeceği gerekçeleri yerine temliken tescil koşullarını tartışmakla esasında ıslah ve feragat olgusunu da kabul ettiği söylenemez.
Mahkemece, davacının talebine konu yerin ifraz kabiliyetini, ilgili idari birimlerden sormak yerine fen bilirkişisinden görüş alması ve bu görüşe itibarla da hüküm kurması ayrıca hatalı olmuştur.
Davacının dayandığı temliken tescil koşullarının gerçekleştiği mahkemenin de kabulünde iken usulen ilgili idari birimden ifraz edilip edilemeyeceği de sorulmalı, ifrazın mümkün olmaması halinde ise tazminat ve davanın diğer bir talebi olan geçit tesisi talepleri hakkında karar vermesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın tümüyle reddine karar verilmesi doğru görülmemiş hükmün bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.
Hükmün temyiz incelemesi sonucunda yukarıda yazılı sebeplerle bozulması gerekirken maddi hata nedeniyle onanmasına karar verildiği bu kez yapılan inceleme ile anlaşıldığından, davacı vekilinin karar düzeltme talebinin kabulü ile Dairemizin, 25.03.2019 gün ve 2016/16294 Esas, 2019/2672 Karar sayılı onama ilamının kaldırılmasına ve hükmün belirtilen gerekçe ile bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle karar düzeltme istemlerinin kabulü ile Dairemizin, 25.03.2019 gün ve 2016/16294 Esas, 2019/2672 Karar sayılı onama ilamının KALDIRILMASINA, yukarıda belirtilen nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan karar düzeltme harcının yatırana iadesine, 15.09.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.