20. Hukuk Dairesi 2012/507 E. , 2012/3250 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı gerçek kişiler ve katılan davacı ... Yönetimi vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ... Köyü 140 ada 1 ve 3 parsel sayılı sırasıyla 22822,70 m² ve 216099,03 m² yüzölçümündeki taşınmazlar, senetsiz ve belgesizden köy tüzelkişiliği adına tarla niteliği ile tespit edilmiştir. Davacılar, vergi kaydı ve tapu kaydına, mirasen intikal ve zilyetliğe dayanarak dava açmışlardır. Mahkemece, davanın kabulüne ve dava konusu parselin hisseleri oranında davacılar adlarına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm katılan Hazine ve Orman Yönetimi ile davalı ... Tüzelkişiliğinin temyizi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesi tarafından bozulmuştur.
Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 07/05/2001 tarih ve 2001//3437-3576 ile 2001/3438-3575 sayılı bozma kararlarında özetle; “Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Çekişmeli ve komşu parsellerin tutanakları asliye hukuk mahkemesinin 1986/21 esas sayılı dava dosyasında davalı olduğu yazılarak düzenlenmiştir. Tespit tarihinden önce genel mahkemelerde dava konusu olan taşınmazlar hakkında ne gibi işlem yapılacağı 3402 sayılı Yasanın 5, 11, 26, 27, 28 ve 30. maddelerinde gösterilmiştir. Bu cümleden olarak asliye hukuk mahkemesinin 1986/21 sayılı dosyasının konusu olan taşınmazın kadastro sırasında hangi ada ve hangi parsel olarak tespitinin yapıldığı saptanarak tüm parsellere ait dava dosyaları H.Y.U.Y.’nin 45. maddesi uyarınca birleştirilmeli, bundan sonra 3402 sayılı Yasanın 11. maddesine göre askı ilanları yapılmalı, asliye hukuk mahkemesinin 1986/21 sayılı dava dosyası bulunduğu yerden getirtilip dosya içine konulmalı ve tarafların tümü davadan haberdar edilmeli, 3402 sayılı Yasanın 27. ve 30/2. maddeleri gözönünde bulundurularak çekişmeli parsellerin gerçek hak sahibi adına tescil edilmesi gerektiği, davacı tarafın dayandığı tapu ve kadastrolarının değişir sınırlı olduğu, sınırda eylemli olarak orman bulunması nedeniyle kapsamlarının 3402 sayılı Yasanın 20/C maddesi hükmüne göre yüzölçümlerine değer verilerek belirlenmesi gerektiği düşünülmeli, bundan sonra oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerektiği” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın kabulüne ve dava konusu Ağaçeli köyü 140 ada 1 ve 3 sayılı parsellerin veraset ilamındaki payları oranında davacılar adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm katılan davacılar Hazine ve Orman Yönetimi ile davalılardan Ağaçeli Köyü Tüzelkişiliğinin temyizi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesi tarafından tekrar bozulmuştur.
Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 21/12/2009 tarih ve 2009/17493-19145 sayılı bozma kararında özetle; “İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve çekişmeli taşınmazların, uzman orman bilirkişi kurulu tarafından resmi belgelere dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına göre katılan davacı ... Yönetiminin temyizinin reddine, davalı ... ile katılan davacı Hazinenin temyiz itirazları yönünden ise: Mahkemece, 3402 sayılı Kadastro Yasanın 14 ve 17. maddelerinde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile mülk edinme koşullarının davacı yararına
gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de; delillerin takdirinde yanılgıya düşülmüştür. Şöyle ki; mahkemece yapılan 22.06.2007 tarihli keşifte dinlenilen iki mahalli bilirkişi de taşınmazların davacılar ve ataları tarafından hayvan otlatılarak kullanıldığını, hiçbir şekilde ziraat yapılmadığını, 1971 yılından sonra ise Ağaçeli köylüleri ile birlikte hayvan otlattıklarını, yani bu tarihten sonra köy merası olarak kullanıldığını bildirmişlerdir. Hayvan otlatılarak kullanmak ekonomik amaca uygun bir zilyetlik olmadığı gibi, 1971 yılından beri da fiilen köy merası haline geldiği açıktır. Davacıların dayandığı tapu ve vergi kayıtlarının dava konusu taşınmazlara uymadığı ve başka mevkilerdeki taşınmazları kapsadığı da fen bilirkişiler Deniz Alp ve Şahin Gökoğlu tarafından düzenlenen krokili raporda açıklanmıştır.
3402 sayılı Yasasının 14 ve 17. maddeleri gereğince orman sayılmayan, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen ve il, ilçe ve kasabaların imar planları kapsamında kalmayan araziden masraf ve emek sarfı ile imar-ihya edilip tarıma elverişli hale getirilen (ev ve benzeri tesisler yapmak, dışarıdan toprak getirilerek tarıma elverişli hale getirmek imar-ihya olarak kabul edilemez) ve imar ihyanın tamamlandığı tarihten tescil davasının açıldığı ya da tespit tutanağının düzenlendiği güne kadar 20 yıl süreyle zilyet edildiği ileri sürülerek tapuya tescili istenen taşınmazların, Kadastro Yasasının 14. maddesinde yazılı diğer koşulların yanında niteliğinin, imar-ihya edildiğinin ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin, başlangıç ve süresinin, kullanılıp kullanılmadığının ve tasarruf sınırlarının ne olduğunun, nizasız bir şekilde kullanılıp kullanılmadığının takdiri delil olan yerel bilirkişi ve tanık sözleri ile kesin olarak belirlenmesi gerekir. Somut olayda; dava konusu taşınmazların zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olmadığı saptanmıştır. Kaldı ki: davacılar tarafından sürdürülen zilyetliğin de ekonomik amaca uygun zilyetlik olmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece davacı lehine zilyetlikle taşınmaz edinme şartları oluşmadığından davanın reddine, taşınmazların 3402 sayılı Yasanın 16/B maddesi gereğince mera olarak sınırlandırılarak özel siciline yazılmasına karar verilmesi" gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın reddine, dava konusu 140 ada 1 ve 3 parsel sayılı taşınmazların mera niteliğiyle sınırlandırılmasına ve özel siciline yazılmasına karar verilmiş, hüküm davacı gerçek kişiler ve katılan davacı ... Yönetimi vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde tespit tarihinden önce orman kadastrosu yapılmamıştır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davacılara ve Orman Yönetimine ayrı ayrı yükletilmesine 06/03/2012 gününde oybirliği ile karar verildi.