17. Hukuk Dairesi 2016/1748 E. , 2019/1865 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacılar vekili, davacıların murisi ..."nın 18/12/2013 tarihinde vefat ettiğini, murisin dava dışı ...Şubesinden kullandığı kredi için davalı sigorta şirketinin 15/07/2013 başlangıç tarihli Hayat Sigortası Poliçesi tanzim ettiğini, poliçe teminatının ödenmesi için yapılan başvuru üzerine davalı sigorta şirketinin murisin ölüm tarihinden beş yıl öncesinde "Koroner Arter" hastalığının bulunduğu ve hastalığın kredi başvurusu esnasında gizlendiği gerekçesiyle sigorta teminat bedelini ödemediğini, davacıların bunun üzerine ihtirazi kayıt koyarak kredi ödemelerini tamamlayıp borcu kapattıklarını belirterek 5.265,45 TL’nin davalı taraftan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacıların murisi ..."nın ... Tüketici Kredisi kullanırken Hayat Sigortası başvuru bilgilendirme formu doldurduğunu, formu doldururken bir hastalığının olmadığını belirttiğini, oysa "Koroner Arter" hastası olduğunu, murisin hastalığını gizlediğini, 6102 sayılı TTK"nun 1435, 6762 sayılı TTK"nın 1290 maddesi gereğince davalı sigorta şirketinin vefat tazminatı ödememesinin doğru olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; davanın kabulü ile 5.265,45 TL’nin 21/01/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, banka kredisi kapsamında düzenlenen hayat sigorta poliçesi tazminat istemine ilişkindir.
Sigorta sözleşmeleri iyi niyet sözleşmeleri olup, taraflar sözleşme kurulması aşamasında birbirlerini aydınlatma yükümlülüğü altındadır.
Riziko ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 Sayılı TTK’nın 1439. maddesinde "(1)Sigortacı için önemli olan bir husus bildirilmemiş veya yanlış bildirilmiş olduğu takdirde, sigortacı 1440. maddede belirtilen süre içinde sözleşmeden cayabilir veya prim farkı isteyebilir. İstenilen prim farkının on gün içinde kabul edilmemesi hâlinde, sözleşmeden cayılmış kabul olunur. Önemli olan bir hususun sigorta ettirenin kusuru sonucu öğrenilememiş olması veya sigorta ettiren tarafından önemli sayılmaması durumu değiştirmez.
(2)Rizikonun gerçekleşmesinden sonra, sigorta ettirenin ihmali ile beyan yükümlülüğü ihlal edildiği takdirde, bu ihlal tazminatın veya bedelin miktarına yahut rizikonun gerçekleşmesine etki edebilecek nitelikte ise, ihmalin derecesine göre tazminattan indirim yapılır. Sigorta ettirenin kusuru kast derecesinde ise beyan yükümlülüğünün ihlali ile gerçekleşen riziko arasında bağlantı varsa, sigortacının tazminat veya bedel ödeme borcu ortadan kalkar; bağlantı yoksa, sigortacı ödenen primle ödenmesi gereken prim arasındaki oranı dikkate alarak sigorta tazminatını veya bedelini öder." düzenlemesi yer almaktadır.
Yine poliçe ve riziko tarihinde yürürlükte bulunan Hayat Sigortaları Genel Şartları’nın C.2 maddesinde "Sözleşmenin Yapılması Sırasındaki Beyan Yükümlülüğü:
2.1-Sigortacı, bu sözleşmeyi, gerek sigorta ettiren gerekse bilgisinin olduğu hallerde hayatı sigorta edilenlerin ve temsilci aracılığıyla sigorta yapılıyorsa temsilcinin de beyanını esas tutarak yapmıştır.
2.2-Gerek sigorta ettiren gerekse sigortalı ve temsilci,sigorta sözleşmesinin yapılması sırasında kendisince bilinen ve sigortacının sözleşmeyi yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını gerektirecek bütün halleri bildirmekle yükümlüdür. Bu yükümlülüğün ihlali halinde, sigortacı durumu öğrendiği tarihten itibaren bir ay içinde sözleşmeden cayabilir veya sözleşmeyi yürürlükte tutarak sekiz gün içinde prim farkını talep edebilir. Ancak, sigortacının bildirilmemiş, eksik veya yanlış bildirilmiş olan hususları bilmesi veya ihbar etmemenin ya da yanlış ihbar etmenin kusura dayanmaması halinde cayma caiz değildir. Bu durumda rizikonun kabul edildiğinden daha yüksek olması nedeniyle daha fazla bir prim alınması gerekiyorsa sigortacı durumu öğrendiği tarihten itibaren sekiz gün içinde prim farkını talep edebilir.
Sigorta ettiren, talep edilen prim farkını kabul ettiğini sekiz gün içinde bildirmediği takdirde sözleşmeden cayılmış olur. Ancak, prim farkının kabul edilmemesi nedeniyle sözleşmeden cayılması sigortacının gerçeğe aykırı veya eksik beyanı öğrendiği tarihten itibaren bir aylık süre içinde söz konusudur.
Beyan yükümlülüğünün kasıtlı ihlalinde sigortacı riziko gerçekleşmiş olsa bile sözleşmeden cayabilir ve prime hak kazanır.
Kastın söz konusu olmadığı durumlarda riziko; sigortacı durumu öğrenmeden önce veya sigortacının cayabileceği veya caymanın hüküm ifade etmesi için geçecek süre içinde gerçekleşirse, sigortacı tazminatı o tazminata ilişkin olarak tahakkuk ettirilen prim ile tahakkuk ettirilmesi gereken prim arasındaki orana göre öder.
2.3-Cayma veya prim farkını talep etme hakkı süresinde kullanılmadığı takdirde düşer.
2.4-Sözleşme akdedilmesinden itibaren aralıksız veya itirazsız olarak iki yıl süreyle yürürlükte kalmışsa artık sigortacı sözleşmeden cayamaz ancak durumu öğrendiği tarihten itibaren sekiz gün içinde prim farkını talep edebilir. Ancak, sigortalı talep edilen prim farkını kabul etmezse rizikoya ilişkin olarak alınan prim ile alınması gereken prim arasındaki oran çarpılır çıkan miktar tazminat olarak ödenir.
2.5- Eksik ve yanlış beyan fazla prim alınmasına neden olmuşsa, fazla alınan miktar sigorta ettirene gün esası üzerinden iade olunur." hükmü düzenlenmiştir.
Somut olayda, muris ile davalı sigorta şirketi arasında 15.07.2013- 15.07.2016 tarihlerini kapsayan hayat sigorta sözleşmesi düzenlenmiş, muris 18.12.2013 tarihinde vefat etmiştir. Davalı sigorta şirketi, tazminat ödenmesi başvurusunu murisin ölüm tarihinden beş yıl öncesinde "Koroner Arter" hastalığının bulunduğu ve hastalığın kredi başvurusu esnasında gizlendiği gerekçesiyle reddetmiştir. Dosya içerisinde bulunan sağlık beyan formunda sigortalı muris, sağlığına ilişkin tüm sorulara hayır cevabı vermiş ve bu formu imzalamıştır. Öncelikle davalıların murisi sigortalı ...’nın ölüm nedeni tespit edilmesi gerekmektedir. Ölüm belgesine göre davacılar murisinin ölüm nedeni “Karoner Arter” hastalığıdır. Mahkemece, murisin hastalıkları ile ölümü arasında illiyet bağı olup olmadığı konusunda rapor alınmış ise de alınan 04.06.2015 tarihli bilirkişi raporu çelişkili ve hüküm kurmaya elverişli değildir. Hükme dayanak olan raporda; sigortalı murise 2008 yılında dahiliye kliniğince kalp yetmezliği tanısının konulduğu, 21.03.2011 tarihinde yapılan muayenede çekilen EKG’de inkomplet sağ dal bloğu , ekoda hafif mitral yetmezlik +hafif aort yetmezlik görüldüğü tespit edildikten sonra çelişkili şekilde mevcut tıbbi evraklar içinde şahsın karoner hastası olduğuna dair tıbbi evrakın bulunmadığı ve buna dair İlaç kullanmadığı tansiyon hastalığına dair ilaç kullandığı tespitlerinde bulunulmuştur. Dosya kapsamındaki sigortalı murisin tıbbi evraklarından anlaşıldığı ve bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere sigortalı murise 2008 yılında dahiliye kliniğince kalp yetmezliği tanısının konulmuş olmasına, 21.03.2011 tarihinde yapılan muayenede çekilen EKG’de inkomplet sağ dal bloğu , ekoda hafif mitral yetmezlik +hafif aort yetmezlik tanıları konulmuş olmasına göre ve sigortalı murisin sağlık beyan formunda bu durumu gizlemiş olması, gizlenen durum ile ölüm nedeni olan "Koroner Arter" hastalığı arasındaki illiyetin kaçınılmazlığı karşısında davanın reddi gerekirken kabulü yönünde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 21/02/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.