22. Hukuk Dairesi 2015/10625 E. , 2015/13235 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, davalı sendika... Şubesine bağlı... iş yerinde, 31.12.2014 tarihi ile 14.01.2015 tarihi arasında delege seçimlerinin yapılmamış ve yenilenmemiş olduğunun tespiti ile seçim yapılmaksızın saptanan delegelerin bu sıfatlarının yok sayılmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkillerinden ilk ikisinin 12.04.2013 tarihinde ... işyerinde yapılan delege seçimlerinin iptali ve yenilenmesi için ... İş Mahkemesinin 2013/574 esas sayılı dosyası ile dava açtıklarını, dava devam ederken iptali istenen delege seçimlerinde seçilen 14 delegenin de katıldığı davalı sendikanın... Şubesinin 22.06.2013 tarihinde şube genel kurulunu yaptığını, bu genel kurulun iptali için de.... İş Mahkemesinin 2013/984 esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, davalı sendikanın .... Şubesinin 22.06.2013 tarihinde yapılan genel kuruluna, müvekkillerinin işyerinden katılan 14 delegenin seçilmiş olduğu 12.04.2013 tarihli delege seçiminin,.... İş Mahkemesinin 2013/574 esas sayılı ve 30.12.2014 tarihli kesin nitelikli kararı ile iptal edildiğini, 6356 Sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu"nun 16. maddesinin 2. bendi uyarınca iptal edilen seçimlerin 15 gün içinde yenilenmesinin emredici hükme bağlandığı için, müvekkillerinin süre sonu olan 14.01.2015 tarihine kadar davalı sendika ve şubesinin sendika ana tüzüğü ve seçim yönetmeliği hükümlerine riayetle işyerinde seçim takviminin duyurulmasını beklediklerini, ancak herhangi bir duyuru ve kanuni işlem yapılmadığını gördüklerini, süreç içinde davalı sendika genel merkezine şikayetlerini bildirmek üzere giden işçilerin de kanuni olmayan bahanelerle oyalanmaya ve susturulmaya çalışıldığını, davalı sendika ve şube yetkilileri ile onların işyerindeki yardımcılarının, işçilere gocuk ve havlu dağıtma bahanesi ile imzalattırdıkları listelerin, işyerinde seçim yapılmış gibi kullanıldığının işçiler tarafından anlaşıldığını, davalı sendikanın genel merkez genel kurulunun 03-04.02.2015 tarihinde yapılacağını, mahkeme kararı ile iptal edilen delege seçimlerindeki bir çok delegenin yeniden delege seçilmiş gösterildiklerini ve bu kişilerin aynı zamanda davalı sendikanın ... Şubesi Genel Kurulunda üst kurul delegesi olarak saptanan kişiler olduğunu, bu suretle açılmış ve görülmekte olan davaların sonuçlarının bertaraf edilmeye çalışıldığını ileri sürerek davalı sendika ... iş yerinde, 31.12.2014 tarihi ile 14.01.2015 tarihi arasında delege seçimlerinin yapılmamış ve yenilenmemiş olduğunun tespiti ile seçim yapılmaksızın saptanan delegelerin bu sıfatlarının yok sayılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, mevcut hukuk düzenimizde böyle bir davanın açılmasının söz konusu olamayacağını, davacıların dava açmakta hukuki yararının bulunmadığını, dava dilekçesindeki iddiaların da gerçeği yansıtmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Medeni Usul Hukuku’nda davacının, mahkemeden hukuksal korunma istemi ile bir dava açılabilmesi için, bu davayı açmakta veya hukuki korunma istemekte haklı bir yararının bulunması gerekir. Öte yandan, bu hukuksal yararın, "hukuki ve meşru", "doğrudan ve kişisel", "doğmuş ve güncel" olması gerekir (Hanağası, E., Davada Menfaat, Ankara 2009, sh.135).
Mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlükte olduğu dönem içinde öğreti ve yargısal kararlar, dava açarken hukuki yararın bulunması gereğini, "dava şartı" olarak kabul etmiştir. Bu şart, "dava konusuna ilişkin genel dava şartlarından biri" olup, davanın esası hakkında inceleme yapılabilmesi ve esas hakkında hüküm verilebilmesi için varlığı gerekli olduğundan "olumlu dava şartları" arasında sayılmaktadır.
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda öğreti ve yargısal kararların bu uygulaması aynen benimsenerek, davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması “Dava Şartları” başlıklı 114. maddesinin 1. fıkrasının (h) bendinde açıkça dava şartları arasında sayılmıştır.
Bir davada, hukuki yarar ilkesinin dava şartı olarak gözetilmesinin, yargılamanın amacına ve usul ekonomisi ilkesine uygun olarak yargılama yapılmasına yarar sağlayacağı, her türlü duraksamadan uzaktır.
Dava açmaktaki hukuki yarar için, hukuk düzenince kabul edilmiş meşru bir yarar olmalı, bu yarar dava açan hak sahibi ile ilgili olmalı ve dava açıldığı sırada halen mevcut bulunmalıdır. Ayrıca, açılacak davanın ortaya çıkacak tehlikeyi bertaraf edecek nitelikte olması gerekir. Bir kimsenin, hakkına ulaşmak için, mahkeme kararının o an için gerekli olması durumunda hukuki yararın olduğundan söz edilebilir. Bir mahkeme kararına ihtiyaç yoksa hukuki yarardan söz edilemez (Pekcanıtez H., Atalay, O. Özekes, M., Medeni Usul Hukuku,... 2011, sh.297).
Uyuşmazlığın çözümünde, hukuki yarar kavramının tespit davasındaki yansımasının ne olacağının ayrıca irdelenmesinde yarar vardır. Bilindiği üzere, mahkemeden istedikleri hukuki korunmaya göre davalar, eda davaları, tespit davaları ve inşai davalar olarak ayrılmaktadır.
Eda davalarında; bir şeyin yapılması, bir şeyin verilmesi veya bir şey yapılmaması istenmekte iken; inşai (yenilik doğuran) davalar ile de, var olan bir hukuki durumun değiştirilmesi, kaldırılması veya yeni bir hukuki durumun yaratılması istenir. İnşai (yenilik doğurucu) davanın kabulü ile yeni bir hukuki durum oluşturulur ve hukuksal sonuç genellikle bir yargı kararı ile doğar.
Tespit davasında, sadece tespit hükmü verilebilir. Tespit davasında verilen karar ile hukuki ilişkinin varlığı veya yokluğu kesin olarak tespit edilir, Diğer bir anlatım ile davalının varlığını inkar ettiği ilişkinin var olduğu veya yokluğunu inkar ettiği hukuki ilişkinin yok olduğu hükme bağlanır.
Bir tespit davasının kabule şayan olabilmesi için, bu davanın konusunu oluşturan hukuki ilişkinin var olup olmadığının mahkemece hemen tespit edilmesinde davacının menfaatinin (hukuki yararının) bulunması gerekir. Bu husus, 6100 sayılı Kanun"un 106. maddesinin ikinci fıkrasında “Tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır” düzenlemesi ile İfade edilmiştir.
Tespit davasında davacı, kendisi için söz konusu olan tehlikeli veya tereddütlü durumun ortaya çıkaracağı zararın, ancak tespit davası ile giderilebileceğini ispatlamalıdır. İşte davacının hukuki ilişkinin derhal tespitinde menfaatinin (hukuki yararının) varlığı için öncelikle davacının bir hakkı veya hukuki durumu güncel (halihazır) ve ciddi bir tehditle karşı karşıya olması gerekir.
Bu genel açıklamalar ışığında inceleme konusu davayı değerlendirmek gerekirse, dosya içeriğinden, davalı sendika ... Şubesine bağlı “....” işyerinde, genel kurulu oluşturacak delegelerin belirlenmesi için 12.04.2013 tarihinde seçim yapıldığı, daha sonra anılan delege seçimlerinin iptali için ayrı bir dava açıldığı, dava devam ederken.... Şubesinin genel kurulunu 22.06.2013 tarihinde gerçekleştirilmekle birlikte bu genel kurulun iptali için de ayrı bir dava açıldığı ve davanın halen görülmekte olduğu, nihayet .... İş Mahkemesinin 30.12.2014 tarih ve 2013/574 esas, 2014/907 karar sayılı ve kesin nitelikte olan ilamı ile 12.04.2013 tarihli delege seçimlerinin iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır.
İnceleme konusu davada, davacılar vekili, davalı sendika ... müdürlüğü iş yerinde, 31.12.2014 tarihi ile 14.01.2015 tarihi arasında delege seçimlerinin yapılmamış ve yenilenmemiş olduğunun tespiti ile seçim yapılmaksızın saptanan delegelerin bu sıfatlarının yok sayılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Somut olayda, 6356 sayılı Kanun"un 15. maddesinin ikinci fıkrası gereğince, kanun ve tüzük hükümlerine aykırı olarak icra edilmesi durumunda genel kurulun iptalinin talep edilebilmesi ve bu anlamda devam eden genel kurulun iptali davasının bulunması karşısında, davacının talebine konu olan hususların, genel kurulun iptali davasında ileri sürülmesi gerekmektedir. Ayrıca, genel kurulu oluşturacak delegelerin belirlenmesi için yapılan seçimlerin de iptal edilmesi sebebiyle, delege seçimlerinin yenilenmemiş olduğunun tespiti talebi yönünden de, davacıların güncel hukuki yararı bulunmamaktadır. Bütün bu açıklamalar karşısında, somut olayda, davacının güncel hukuki yararı bulunmadığından, 6100 sayılı Kanun"un 114/1-h ve 115/2. maddeleri gereğince davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 13.04.2015 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.