11. Hukuk Dairesi 2017/4627 E. , 2019/3589 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 08/06/2017 tarih ve 2013/265-2017/564 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı ...Ş vekili tarafından istenmiş olduğu anlaşılmakla, duruşma için belirlenen 07.05.2019 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili Av. ..., davalılar Kombassan Holding A.Ş vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı şirket temsilcilerinin yüksek faiz verileceği ve parasını istediği zaman geri alabileceği taahhüdünde bulunmaları üzerine müvekkilinin belge karşılığında davalılara 21.910 DM verdiğini, davalıların aynı yöntemle binlerce gurbetçiden nakit para topladıklarını, kısa bir süre sonra müvekkilinin parasını istediğini, ancak bu güne kadar kendisine ödeme yapılmadığını, hisse senetlerinin izinsiz olarak halka arz edildiğini, Kombassan Grubu tarafından yapılan usulsüzlüklerin SPK ve diğer resmi kurum raporlarında açıklandığını, davalılar hakkında çeşitli suçlardan suç duyurusu yapıldığını, müvekkilinin şirket ortağı yapılmasının hukuken mümkün olmadığını, kanuna uygun bir ortaklık ilişkisinin kurulmadığını ve davalı ...’ın yönetim kurulu başkanı olarak diğer davalılarla birlikte zarardan sorumlu olduklarını ileri sürerek, 11.202,41 Euronun karşılığı 22.784,58 TL’nin ödeme tarihten itibaren 3095 sayılı Kanunun 4/A maddesi uyarınca devlet bankalarının yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiziyle birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekili, zamanaşımı def"i ile birlikte davacının davalı ...Ş.’nin ortağı olduğunu, diğer şirkette ortaklığının bulunmadığını, ortağın sermaye olarak koyduğu parayı istemesinin mümkün bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı ... vekili, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; davalı tarafın zamanaşımı def"inin dürüstlük kuralına aykırı olduğu, Kombassan Grubu bazı şirketlerin fiili ve hukuki irtibat halinde oldukları, birlikte hareket ederek para toplama amacıyla “Ortaklık Durum Belgesi”, “Hisse Senedi” gibi sair belgeler karşılığında istenildiğinde derhal ve işlemiş kar payı ile birlikte iade edileceği taahhüdü ile para topladıkları, ortağın sermaye olarak verdiğini isteyemeyeceğine dair yasal düzenlemeyi kullanarak para yatıran kişileri grup şirketlerden herhangi birinde veya birkaçında düşük nominal bedellerle şeklen ortak gibi gösterdikleri, tahsil ettikleri parayı ise muhasebe kayıtlarına yansıtmayarak para iade taleplerini reddettikleri, taraflar arasında sahih bir ortaklık ilişkisinin bulunmadığının anlaşıldığı, davalı şirketin davacının ödediği miktardan sorumlu bulunduğu, davalı şirketin yönetim kurulu başkanı ve üyelerinin de MK"nın 50. maddesi ve TTK"nın 321/son maddesi uyarınca zarardan sorumlu tutulabileceği, davalı ... İnşaat Tarım ve San. İşl. Tic. A.Ş."nin unvan değişikliği sonrası Kombassan Holding A.Ş."ye devredilmek suretiyle birleştirilmesine karar verildiği gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne, davacının davalı ...Ş. nin şirket ortağı olmadığının tespitine, 10.351 Euronun Türk Borçlar Kanununun 99. maddesi gereğince fiili ödeme günündeki Merkez Bankasınca belirlenen efektif satış kuru karşılığı üzerinden Türk parası ile ödenmesi kaydıyla 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanunun 4/a maddesi gereğince Devlet bankalarından birinin bir yıl vadeli Euro mevduat hesabına ödediği 20/12/2010 tarihinden itibaren döviz faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı ...Ş. vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tespiti ve verilen paranın tahsili istemine ilişkindir. Davalı vekili, davacının hukuki sebepleri aynı olan işbu davayı daha önce yabancı mahkemede açtığını, yabancı mahkeme tarafından davanın reddine karar verildiğini ve yabancı mahkeme kararının kesinleştiğini, Konya 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/127 esas sayılı dosyası ile tanıma davası açıldığını, eldeki davanın kesin hüküm nedeniyle reddi için tanıma davasının bekletici mesele yapılması gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, yabancı mahkemede hâkimin önüne getirilen vakıaları tetkik etmeyip Uluslar arası yetki sebepli zeminde incele yapıp karar verdiği, eldeki dosyada yargılama aşamasında ortaya çıkan davalının kendi isteği ile Sermaye Piyasası Kuruluna sunduğu dökümanların yabancı mahkemede yapılan yargılamada tetkik edilmediği, bu vakıanın incelenmemesi karşısında kesin hüküm için aranılan hukuki sebebin aynı olma şartının bulunmadığı, yabancı mahkemece verilen kararın kesin hüküm etkisi yapmayacağı gerekçesiyle davalı vekilinin tanıma davasının bekletici mesele yapılması yönündeki savunması reddedilmiş ve işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmiştir.
5718 sayılı MÖHUK’un 50/1. maddesi gereğince, yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilâmların Türkiye"de icra olunabilmesi yetkili Türk mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlıdır. Aynı Kanunun 58. maddesi gereğince, yabancı mahkeme ilâmının kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesi yabancı ilâmın, karşılıklı işlem şartı hariç, tenfiz şartlarını taşıdığının mahkemece tespitine bağlıdır. Yine aynı Kanunun 59. maddesi gereğince yabancı ilâmın kesin hüküm veya kesin delil etkisi yabancı mahkeme kararının kesinleştiği andan itibaren hüküm ifade eder. Bu sebeple, yabancı mahkemelerden verilmiş olup da henüz Türk mahkemesince tanınıp tenfiz edilmemiş bir yabancı karar, Türk mahkemeleri önündeki bir davada kesin hüküm itirazına konu yapılamaz. Türk mahkemesince tanınıp tenfiz edilen yabancı mahkeme kararı, Türk hukuku bakımından kesin hüküm oluşturur. Buna bağlı olarak tanınıp, tenfiz edilen yabancı karar, aynı konudaki uyuşmazlığın tekrar Türk mahkemelerinde görülmesini engeller.
Her ne kadar yargılama aşamasında tanınıp kesinleşen kesin hüküm niteliğinde bir karar bulunmasa da, vakıanın ileri sürülen olay ve sebeplere ilişkin bulunması, SPK ya sunulan listelerin ise vakıa değil delil olması sebebiyle eldeki davada delil olarak kabul edilen davalı tarafça SPK ya sunulan dökümanların yabancı mahkemece incelenmediği, bu nedenle her iki davadaki maddi vakıaların farklı olduğu yönündeki kabul doğru olmamıştır. Dolayısıyla, sunulan yabancı mahkeme kararının tercümesinin yeterli açıklıkta olmadığı da anlaşıldığından, mahkemece, Konya 4. Asliye
Hukuk Mahkemesinin 2015/127 esas sayılı dosyasının getirtilerek tanıma şartlarının 5718 sayılı MÖHUK’ta açıklanan ilkeler çerçevesinde değerlendirilmesi, eldeki davaya etkisi olduğu sonucuna ulaşılırsa tanıma davasının kesinleşmesinin beklenmesine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeye dayalı olarak yazılı şekilde davalının itirazı reddedilip işin esası hakkında karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre, davalı ...Ş. vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ...Ş. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı ...Ş. yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı ...Ş. vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, takdir olunan 2.037,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı ...Ş"ye verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 09/05/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.