20. Hukuk Dairesi 2011/14443 E. , 2012/3226 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 2010/5174-8041 sayılı bozma kararında; “Yapılan incelemede; Urfa 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1999/478 esas sayılı dava dosyasında çekişmeli taşınmaz ile aynı paftada yer alan ve aynı mevkideki taşınmazlarla ilgili olarak yapılan keşifte dinlenen fen bilirkişisi ...’in 5/6/2000 tarihli rapor ve ekli krokisinde ;
1) (M) ile gösterilen taşınmaz hakkındaki, ( ... VE ARKADAŞLARI tarafından açılan davanın Urfa 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1999/478-2001/371 sayılı kararıyla kabul edildiği, Dairenin 2001/9025-10132 sayılı kararıyla taşınmazın kaçak ve yitik kişilerden kaldığı nedeniyle zamanaşımı zilyetliği ile kazanılamayacağı gerekçesi ile bozulduğu,mahkemece bozmaya uyulduktan ve davacılar... ve arkadaşları ile ... ve arkadaşlarının davasını ayırdıktan sonra,) ...’in davasının 11/04/2005 gün 2003/1043-384 sayılı kararla reddedildiği ve kararın davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairece 20/12/2005 gün ve 8451-15839 sayılı karar ile ONANDIĞI,
2) (L) ile gösterilen taşınmaz hakkındaki, ... ve arkadaşları tarafından açılan davanın Urfa 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 11/04/2005 gün ve 2003/1042-383 sayılı kararıyla kabul edildiği,Dairenin 24/11/2005 gün ve 8453-14129 sayılı kararıyla taşınmazın kaçak ve yitik kişilerden kaldığı nedeniyle zamanaşımı zilyetliği ile kazanılamayacağı gerekçesi ile bozulduğu,mahkemece bozmaya uyulduktan sonra, 04/12/2006 gün 342-764 sayılı kararıyla davanın reddedildiği ve kararın davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairece 16/03/2010 gün ve 2010/1278-3293 sayılı kararı ile ONANDIĞI,
3) (B) ile gösterilen taşınmaz hakkındaki, ... tarafından açılan davanın Urfa 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 11/04/2005 gün ve 2003/1041-382 sayılı kararıyla kabul edildiği,Dairenin 24/11/2005 gün ve 8452-14128 sayılı kararıyla taşınmazın kaçak ve yitik kişilerden kaldığı nedeniyle zamanaşımı zilyetliği ile kazanılamayacağı gerekçesi ile bozulduğu, mahkemece bozmaya uyulduktan sonra, 02/10/2006 gün 402-567 sayılı kararıyla davanın reddedildiği,
4) (H) ile gösterilen taşınmaz hakkındaki, ...tarafından açılan davanın, Urfa 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 19/01/2004 gün 2002/671-16 sayılı kararıyla kabul edildiği, Dairenin 23/09/2005 gün 5452-10853 sayılı kararıyla taşınmazın kaçak ve yitik kişilerden kaldığı nedeniyle zamanaşımı zilyetliği ile kazanılamayacağı gerekçesi ile bozulduğu,mahkemece bozmaya uyulduktan sonra, 27/11/2006 gün 247-756 sayılı karar ile davanın ile reddedildiği ve kararın davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairece
01/10/2007 gün ve 2007/9794-11492 sayılı kararı ile ONANDIĞI, 5) (K) ile gösterilen taşınmaz hakkındaki, ... tarafından açılan dava Urfa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 12/10/2004 gün 2001/426-7486 sayılı kararıyla kabul edildiği, Dairenin 23/09/2005 gün 9003-10855 sayılı kararıyla taşınmazın kaçak ve yitik kişilerden kaldığı nedeniyle zamanaşımı zilyetliği ile kazanılamayacağı gerekçesi ile bozulduğu, mahkemece bozmaya uyulduktan sonra, 28/12/2006 gün 859-814 sayılı karar ile davanın reddedildiği, kararın davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairece 30/10/2007 gün ve 2007/10827-13206 sayılı kararı ile ONANDIĞI, anlaşılmıştır.
Hukuk mahkemesince verilen bir kararın, Yargıtay tarafından bozulması üzerine, Yargıtay"ın bu bozma kararına gerek iradi ve gerekse kanuni şekilde uymuş olan mahkeme, bozma kararı doğrultusunda inceleme yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Mahkeme, uyma kararından dönerek direnme kararı veremeyeceği gibi, hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan bölümleri hakkında da yeni bir hüküm kuramaz. Bu müesseseye "usulü müktesep hak" veya "usule ilişkin kazanılmış hak" denir.
Somut olayda; mahkemece, uyulan Yargıtayın bozma kararında, davaya konu taşınmaza komşu taşınmazlarının dayanak kayıtlarının hem kendisinin evveliyatı itibarıyla kaçak ve yitik kişiden kaldığı, hem de hudutlarının kaçak ve yitik kişi okuduğu anlaşıldığından, çekişmeli taşınmazın, yasa gereği kaçak ve yitik kişilerden Hazineye kalan ve 3402 sayılı Yasanın 18/2. maddesi hükmü uyarınca, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla edinilemeyen taşınmazlardan olduğundan, davanın reddine karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir.
O halde, benzer durumdaki komşu taşınmazlar hakkında yukarıda anlatılan davalarda verilen kararlarda olduğu gibi, uyuşmazlığın çözümü için uyulan bozma kararında belirtilen duruma göre hüküm kurulması yolunda usulü kazanılmış hak oluştuğu gözetilerek davanın reddine karar verilmesi” gereğine değinilmiştir. Mahkemece, bozmaya uyulduktan sonra davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medeni Yasanın 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce orman kadastrosu yapılmamıştır. Genel arazi kadastrosu işlemi 1962 yılında yapılmış ve kesinleşmiştir.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 06/03/2012. gününde oybirliği ile karar verildi.