3. Hukuk Dairesi 2019/4387 E. , 2020/50 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen menfi tespit - istirdat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı kurumun su abonesi olduğunu, 10 adet bloktan oluşan davaya konu sitede, her bir blokta 89 adet bağımsız bölümün bulunduğunu, her bir blokta ise ayrı ana sayacın mevcut olduğunu, meydana gelen su sarfiyatının, bloklardaki bağımsız bölümlere ait ara sayaçlar ile pay edildiğini; davalı idare tarafından her bir bloğa ait su tüketimine esas faturaların, davacı yönetim adına tahakkuk ettirildiğini, davaya konu sitede bulunan A-9 bloğun 15.02.2012 - 15.03.2012 ( ilk/son okuma tarihleri ) dönemine ait su tüketimine esas tahakkuk ettirilen 6.336,90 TL bedelli faturanın fahiş olduğunu, fatura bedeline itiraz edildiğini, sayacın incelenmesinin istenildiğini, bunun üzerine usulüne uygun bir endeks tutanağı tanzim edilmeksizin ve hazır bulunanlarca imzalanmaksızın, sayacın sökülerek yerine yenisinin takıldığını, davalı tarafından sayaçta herhangi bir arızanın bulunmadığının bildirildiğini; yine Ekim/2012 dönemine ait faturanın da 18.421,05 TL gibi fahiş bir bedel üzerinden tahakkuk ettirildiğini, faturaların gerçeği yansıtmadığını, aylık ortalama tüketimin üzerinde olduğunu, faturaya yine itiraz edildiğini, ancak davalı tarafından itirazlarının kabul edilmediğini, suyun kesilmesi tehdidiyle karşı karşıya kaldıklarını, bu durumun kat sakinlerinin mağduriyetine yol açacağını, bu sebeple ihtilafa konu fatura bedellerinin taksitler halinde ödeneceğinin kararlaştırıldığını, bir kısım taksitlerin ödendiğini ileri sürerek; faturanın 12.000,00 TL"lik kısmından dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine, taksitler halinde ödenen toplam 4.732,82 TL nin ise her bir ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş; 10/06/2019 havale tarihli ıslah dilekçesi ile talebini artırarak, 16.732,82 TL" den 19.167,91 TL "ye yükseltmiştir.
Davalı; kendisine husumet yöneltilemeyeceğini, davanın zamanaşımına uğradığını; davacı apartman yönetimi ile aralarında su abonelik sözleşmesinin bulunduğunu, davacı tarafın 27/08/2012 tarihli yüksek tüketime itiraz ve sayacın değiştirilmesi istemini içeren dilekçesi üzerine, mevcut sayacın 14/09/2012 tarihinde sökülerek yerine 11479 numaralı yeni sayacın takıldığını; Bilim, Sanayi ve Teknoloji İl Müdürlüğü"nün 21/09/2012 tarihli raporu ile sökülen sayacın sağlam ve doğru çalıştığının tespit edildiğini, 14/12/2012 tarihli komisyon kararı ile tahakkuk ettirilen fatura bedellerinin ödenmesine karar verildiğini; ancak, davacının yeniden inceleme talebinde bulunduğunu, davalı kurum çalışanları ve davacı site teknik görevlisinin katılımı ile aboneliğe ait adreste yerinde inceleme yapıldığını; kazan dairesinde kurulu bulunan ultraviyole su arıtma sistemi vasıtası ile dairelere giden suyun arıtıldığı, dairelere sürekli sıcak su sağlandığı, binanın 70 tonluk deposunun otomatik su seviyesini kontrol eden ve deponun taşmasını önleyen "selonid valfin" sık sık tamir edildiğinin üzerindeki izlerden ve yenilenmiş olan kablosundan anlaşıldığını, abonede oluşan yüksek su tüketiminin, selonid valfin arıza yapması sonucu, deponun savaklarından taşarak kanala gitmesi nedeniyle oluştuğunun tespit edildiğini; davaya konu tüketime esas fatura bedellerinin taksitlendirildiğini, taksitlendirme protokolü kapsamında birkaç taksidin ödendiğini; açılan davanın hukuki dayanaktan yoksun, haksız ve yersiz olduğunu, davaya konu fatura bedellerinin tahakkukunda herhangi bir hata bulunmadığını savunarak; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; yargılama sırasında alınan 13/06/2014 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda, davaya konu fatura bedellerine esas yüksek su tüketiminin, davacı yönetime ait sayaçtan sonraki iç tesisatta oluşan muhtemel bir arıza nedeniyle, su kaçağından kaynaklandığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; Dairemizin, 17.02.2016 tarih ve 2015/2021 E. - 2016/2076 K. Sayılı ilamı ile, "...Somut olayda; mahkeme tarafından tanzim ettirilen bilirkişi raporu incelendiğinde, raporun muarazayı aydınlatacak mahiyet taşımadığı, davacı tarafın bilirkişi raporuna haklı itirazlarını ve taleplerini somut verilerle cevaplamadığı, uyuşmazlık konusu ile ilgili kesin bir saptamada bulunulmadığı, ihtimallere göre değerlendirme yapıldığı, davalının tahakkukları esas alınarak hesaplama yapıldığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, mahkemece; daha önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak konusunda uzman üçlü bilirkişi heyetinden, davacı tarafın gerek dava devam ederken gerekse temyiz dilekçesinde belirttiği itirazları da göz önünde bulundurularak, fazla tüketiminin neden kaynaklandığının gerekirse sayacın doğru çalışır hale geldikten sonraki durumu ile daha önceki doğru çalıştığı dönemdeki tüketimleri de kıyaslanarak sayacın fazla su tüketimine esas etkenler olup olmadığı da araştırılarak hüküm kurmaya ve Yargıtay denetimine elverişli yeni bir rapor alınması, sonucu dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken, mevcut bilirkişi raporu esas alınarak, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir..." gerekçesiyle bozulmuş; mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde ve alınan 17/05/2019 tarihli bilirkişi ek raporu doğrultusunda; sayacın arızalı ( durmuş ) olması ihtimaline binaen, dosya içerisinde mevcut, davacıya ait toplam 75 aylık tüketim verileri göz önünde bulundurularak, kıyaslama yöntemiyle hesaplamanın yapılması gerektiği gerekçesiyle, davanın kabulüne, davacının davalıya 14.981,81 TL" den borçlu olmadığının tespitine, davacının davalıya ödediği 4.186,10 TL nin 1.890,18 TL" sinin 26/09/2013, 2.295,92 TL"sinin ise 31/10/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Dava; abonelik sözleşmesinden kaynaklı menfi tespit - istirdat istemine ilişkindir.
... Tarifeler Yönetmeliği"nin " Sayaç tamir ve ayarı " başlığı altında düzenlenen 14. maddesinin 1. fıkrasında; " Doğru kayıt yapmadığı iddiasıyla şikayette bulunulduğu veya İdarenin lüzumlu gördüğü hallerde abonenin su sayacı kontrol edilir. Kontrol sonucu doğru çalıştığı saptandığında, yapılan kontrol sonucuna göre her yıl Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından Resmi Gazetede yayımlanan Su, Elektrik ve Gaz Sayaçları Tamir ve Ayar Ücret Tarifesi’nin su sayaçları ile ilgili maddeleri uygulanır. Sayacı kontrole alınan abonelerin sökülen su veya atıksu sayaçlarından sayaç tamir ve ayar ücreti alınıp alınmayacağı İdarece belirlenir." hükmü getirilmiştir.
Aynı maddenin 2. fıkrasında ise; sayacın arızalı olduğu dönemlere ait nasıl işlem yapılacağına dair Bilim Sanayi ve Teknoloji Müdürlüğü"nün tamir ve ayar raporu varsa bu rapora göre işlem yapılacağı, böyle bir rapor yoksa sayacı durmuş veya işlememiş abonelerin tahakkukunda , arızalı sayacın geçmiş dönem tüketim ortalaması baz alınarak , kıyas yöntemi uygulanmak suretiyle hesaplama yapılacağı belirtilmiştir.
Somut olayda; davacı apartman yönetiminin, davalı kurumun su abonesi olduğu, davacı tarafından, davaya konu fatura bedellerine, tüketim ortalamasının üzerinde, fahiş olduğundan bahisle itiraz edildiği, itiraz üzerine ... numaralı sayacın sökülerek yerine ... numaralı sayacın takıldığı, sökülen sayacın ... Bilim Sanayi Teknoloji İl Müdürlüğü Ölçüler ve Ayarlar Şube Müdürlüğü"nce yapılan muayenesi sonucu hazırlanan 17/09/2012 tarihli sayaç muayene raporunda, sayacın "doğru çalıştığının ve mekanizmasının sağlam olduğunun" tespit edildiği anlaşılmıştır. Mahkemece, bilirkişiler refakatinde mahallinde keşif yapılmış olup, bozma sonrası alınan bilirkişi heyeti raporlarında; doğru çalıştığı ve sağlam olduğu belirtilen sayaç muayene raporuna itibar edilmesi gerektiğini, ana sayaçtan toplam su sarfiyatı ölçümü yapıldığını, bu suyun önce 70 tonluk su deposuna girdiği, daha sonra hidrofor yardımı ile blokta bulunan bağımsız bölümlere ait ara sayaçlar ile pay edildiğini, tahakkuk hesaplamasında kıyas yönteminin uygulanamayacağını, nitekim bu yöntemin ... Tarifeler Yönetmeliğine göre sayacın durmuş ( arızalı ) olması halinde geçerli olacağını, abonede oluşan yüksek su tüketiminin , selonid valfin arıza yapması sonucu, deponun savsaklarından taşarak kanala gitmesi nedeni ile oluştuğunun tespit edildiğini, sayaç dışındaki arızaların bu denli yüksek su tüketimine sebebiyet verebileceğini, meydana gelen su kaçağının bir kısmının rögardan atık su şebekesine, bir kısmının ise bağımsız bölümdeki meskenlerin pis su tesisatlarından olabileceği nedeniyle fark edilmeyeceğini, bu sebeple davaya konu faturalara esas su tüketimlerinin nominal ortalama tüketim değerleri içerisinde olduğu belirtilmiştir. Buna rağmen, mahkemece; 12/03/2019 tarihli ara karar ile bilirkişilerden, sayacın "arızalı" olması ihtimaline binaen, sökülen sayacın geçmiş dönem tüketimleri baz alınarak, kıyas yöntemi uygulanmak suretiyle hesaplama yapılması istenilmiş, bu doğrultuda hazırlanan ve sayaç muayene raporu ile çelişen, yönetmeliğe aykırı,17/05/2019 tarihli bilirkişi ek raporu hükme esas alınarak karar verildiği anlaşılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 204/2. maddesi uyarınca, ... Bilim Sanayi Teknoloji İl Müdürlüğü Ölçüler ve Ayarlar Şube Müdürlüğü tarafından düzenlenen resmi belge niteliğindeki, 17/09/2012 tarihli sayaç muayene raporu kesin delil teşkil etmekte olup, aksinin aynı kuvvete haiz bir başka kayıt ve belgeyle ispatlanması gerekir.
Hal böyle olunca, mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde, resmi belge niteliğindeki, kesin delil teşkil eden sayaç muayene raporunun aksinin davacı tarafından ispat edilemediği, bozma sonrası alınan bilirkişi raporlarının birbiriyle uyumlu, yönetmeliğe uygun, taraf ve Yargıtay denetimine elverişli olduğu göz önünde bulundurularak, davanın tümden reddine karar verilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme ile 17/05/2019 tarihli yetersiz bilirkişi ek raporu benimsenerek, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
2-) Kabule göre de;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 176 ve devamı maddelerinde ıslah kurumu ayrıntılı şekilde düzenlenmiş olup, 176. maddede, davanın her iki tarafının yargılama usulüyle ilgili bir işlemini kısmen veya tamamen ıslah edebileceği, ancak aynı dava içerisinde bu yola sadece bir kez başvurabileceği; 177/1. maddede ise, ıslahın tahkikatın sona ermesine kadar yapılabileceği belirtilmiştir. Yine, mülga 1086 sayılı HUMK"un 84. maddesi de aynı mahiyettedir.
04.02.1948 gün ve 1948-3 Esas, 1944-10 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile ; ıslahın; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 84. maddesinin (HMK 177. m.) açık hükmü dairesinde, tahkikat ve yargılama bitinceye kadar yapılabileceği, Yargıtayca hüküm bozulduktan sonra bu yoldan faydalanmanın mümkün olamayacağı açıklanmış, yine Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu"nun 06.05.2016 tarih ve 2015/ 1 E. - 2016/1 K. sayılı ilamı ile; "Her ne sebeple verilirse verilsin, bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına dair 04.02.1998 gün ve 1948-3 Esas, 1944-10 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının değiştirilmesine gerek olmadığına" karar verilmiştir.
Somut olayda; Dairemizin 17.02.2016 tarih ve 2015/2021 E. - 2016/2076 K. sayılı bozma ilamı sonrası, mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, davacı vekilinin 10/06/2019 havale tarihli ıslah dilekçesi dikkate alınmak suretiyle hüküm tesis edildiği anlaşılmıştır.
O halde, mahkemece; bozma sonrası ıslahın söz konusu olamayacağı nazara alınmadan, bozma sonrası ıslah edilen miktar üzerinden yazılı şekilde hüküm tesisi de doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci ve ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 13.01.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.