
Esas No: 2021/5151
Karar No: 2022/6475
Karar Tarihi: 04.07.2022
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/5151 Esas 2022/6475 Karar Sayılı İlamı
8. Hukuk Dairesi 2021/5151 E. , 2022/6475 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Kadastro Tespitine İtiraz
Taraflar arasında Kırıkkale Kadastro Mahkemesinde görülen dava sonucunda verilen hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş olup, bu kez davacı vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesi kararı temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Uygulama kadastrosu sırasında, Kırıkkale İli Hacılar Kasabası İğdecik Mevkiinde bulunan eski 3246 parsel sayılı 13.571,00 m2 taşınmaz yenileme çalışması sonucu 1519 ada 2 parsel 9.520,73 m2 olarak tespit edilmiştir.
Davacı ... yapılan yenileme çalışması sonucu taşınmazın 4.051 m2 azalmış olduğunu, pafta sınırlarının zemine yanlış uygulandığını belirterek davalarının kabulü ile taşınmazının yüzölçümünün yenileme çalışmasından evvelki hali ile düzeltilerek tescilini, talep ve dava etmiştir. Davacı Hazine ve Kadastro Müdürlüğü aleyhine dava açmış, komşu parsel malikleri yargılama sırasında davaya dahil edilmişlerdir.
İlk Derece Mahkemesince davanın reddine dair hükmün davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesince 04.10.2018 tarihli ve 2018/1179 Esas, 2018/1184 Karar sayılı kararı ile hükmün eksik araştırma nedeniyle bozularak kaldırılmasına karar verilmiş, İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda dava konusu parselde oluşan yüzölçümü azalışının yenileme kadastrosu nedenine dayanmadığı, parselin imara giren kısmının 30.969 m2 olarak belirtilmesine rağmen fiilen 34.679,27 m2 olduğu, taşınmazda meydana gelen azalmanın imar uygulamasından kaynaklandığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin talebinin esastan reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, imar çalışmaları sırasında hesaplanan miktar ile imar uygulamasına tabi tutulan fiili miktar arasındaki uyumsuzluk nedeniyle eksikliğin yenileme kadastrosundan kaynaklanmadığı gerekçesiyle davanın reddine ilişkin hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermek için yeterli bulunmamaktadır.
Mahkemece amacına ve yöntemine uygun bir araştırma yapılabilmesi için öncelikle, denetime veri teşkil etmek üzere, tesis kadastrosunun yapıldığı tarihe en yakın tarihli hava fotoğrafları, temin edilebilen en eski ve güncel ortofoto ve uydu fotoğrafları, tesis kadastrosuna ait pafta haritası, varsa bu haritada değişiklik yapan ifraz haritaları, mahkeme ilamları ve eki olan haritalar, varsa uygulama kadastrosu sırasında yararlanıldığı anlaşılan diğer haritalar, dava konusu taşınmaza ilişkin tesis kadastrosu ve uygulama kadastrolarına ait ölçü çizelgesi, hesap cetveli ve ölçü krokileri gibi bilgi ve belgelerin toplanması gerekmektedir. Bundan sonra mahallinde, yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, harita ya da jeodezi mühendisi teknik bilirkişinin katılımı ile keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında dava konusu taşınmaz ve çevresinin toprak yapısı, bitki örtüsü, zeminde mevcut ağaçların yaşı gibi hususlar ile zeminin jeolojik yapısının değerlendirilmesine ihtiyaç duyulan hallerde uzman ziraat bilirkişisi ile jeoloji mühendisi bilirkişi de keşif heyetine dahil edilmelidir. Yapılacak keşif sırasında yerel bilirkişi ve tanıklardan tesis kadastrosu sırasında da zeminde mevcut olan sabit sınır ya da yapılar bulunup bulunmadığı sorularak varsa yerleri teknik bilirkişiye işaretlettirilmeli, fotoğrafları çekilmeli, taraflar keşif sırasında hazır bulunmakta ise zeminde ortak sınır üzerinde uzlaşıp uzlaşmadıkları tespit edilip gerektiğinde imzaları ile beyanları tevsik edilmeli, uzlaşılan sınırlar ile iddia edilen sınırlar teknik bilirkişi tarafından haritasında işaretlenmeli, keşif sırasında hazır edilmeleri halinde ziraat bilirkişisi ile jeoloji mühendisi bilirkişisinden, taşınmazlar arasında değişmeyen doğal ya da yapay sınırlar bulunup bulunmadığı, sınırlarda mevcut ağaçların yaşları gibi hususlarda bilgi alınmalı, teknik bilirkişiden denetime veri teşkil etmek üzere dosya içine getirtilen bilgi ve belgeler ile bilirkişi ve tanık anlatımlarından yararlanarak uygulama kadastrosunu denetlemesi istenmelidir. Teknik bilirkişiden, tesis kadastrosunun, paftaların üretim yılı, üretim tekniği, altlığı ve ölçeği gibi hususları da açıklar tarzda hangi yöntem ve tekniklerle yapıldığı, uygulanan yöntemlerin hata paylarının ne olduğu, üretilen haritaların zeminle uyumsuz bulunması halinde farklılığın nereden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı, sırasıyla tersimat hatası, hesap hatası, ölçü hatası ve sınırlandırma hatası bulunup bulunmadığı, uygulama kadastrosu sonucu tespit edilen yeni sınırların niteliğinin ne olduğu ve yönetmelik hükümlerine uygun olarak belirlenip belirlenmediği, uygulama kadastrosunda hata yapılmış ise doğru sınır ve haritanın nasıl olması gerektiği gibi hususlarda ve "ada raporu" ile "uygulama tutanağı ve haritasını" irdeler şekilde, teknik ve bilimsel verilere dayalı, gerekçelendirilmiş, denetlenebilir ve ayrıntılı rapor ve haritalar alınmalıdır. Raporun denetime elverişli olması için teknik bilirkişiden, düzenleyeceği haritalardan iki tanesinde hava fotoğrafı üzerinde, iki tanesinde ise ortofoto (yoksa uydu fotoğrafı) üzerinde ilk tesis kadastrosu paftası ve uygulama kadastrosu paftasını çakıştırması istenmeli; çakıştırmaların birer tanesinin ada bazında değerlendirme yapmaya elverişli geniş ölçekli olması, diğerinin ise dava konusu taşınmaz ve çevresini gösterir şekilde daha dar ölçekli olması istenmelidir. Teknik bilirkişi haritasında, uygulama kadastrosunda yanlışlık varsa, infazı kabil bir hükme esas olmak üzere doğru sınırların nasıl olması gerektiği de gösterilmelidir. Açıklanan yönteme uygun inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmeli; değerlendirme yapılırken uygulama kadastrosunun amacının mülkiyet ihtilaflarını çözmek olmadığı ve mülkiyet uyuşmazlıklarının uygulama kadastrosuna itiraza ilişkin davalarda tartışma konusu yapılamayacağı göz önünde bulundurulmalıdır.
Öncelikle Kırıkkale Belediyesi yazı cevapları uyarınca 44.200 m2 olan dava konusu taşınmazın 19.913 m2 kısmının imar uygulaması kapsamında oluşturulan 581 ada 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7 ve 586 ada 8, 9, 10, 11, 12 ve 587 ada 8, 9, 10, 11 parsellere dağıtıldığını, düzenleme ortaklık payı kesintisinin ise 10.716 m2 oluduğu belirtilerek imar parsellerinin yüzölçümü bilgileri gönderilmiş, dava konusu parselin toplamda 30.629 m2 lik alanının imar uygulamasına girdiği davacıya kalan alanın ise 13.571 m2 olduğu, yüzölçümü azalışının imar uygulamasından kaynaklanmayıp yenileme çalışmaları sırasında parselin küçüldüğü kroki ve yüzölçümünden de anlaşıldığı belirtilmektedir. Bilirkişi raporunda ise imar uygulama evrakında her ne kadar parselin 30.629 m2 sinin uygulamaya girdiği belirtiliyor ise de fiilen 34.679,27 m2sinin uygulamaya girdiği belirtilmektedir. Mahkemece bilirkişi raporu doğrultusunda karar verilmiş ise de yapılan inceleme hüküm kurmak için yeterli değildir.
Hal böyle olunca; Mahkemece, amacına ve yöntemine uygun bir araştırma yapılabilmesi için Belediyeden gönderilen yazı cevabı ile bilirkişi raporunda belirtilen imar uygulamasına giren miktara ilişkin çelişki giderilmeli, fiilen uygulamaya gittiği belirtilen 4000 m2lik yüzölçümü farkının hangi parsele uygulandığı konusunda ayrıntılı rapor düzenlenmeli, belediyenin dava konusu parselde kısmen imar uygulaması yaptığı dolayısıyla bir kısımın uygulama dışında kalmış olabileceği çevre parsellerin uygulama tutanaklarıda gözetilerek teknik bilirkişiden tesis kadastrosu ve imar işlemi sonucu oluşturulan paftadaki sınır yerleri ile uygulama kadastrosu sonucunda oluşturulan paftadaki sınır yerlerinin yapılan çakıştırması sonucunda, birbirleriyle ve zeminle uyumlu olup olmadığını belirleyen ayrıntılı ve gerekçeli rapor aldırılmak suretiyle yukarıda belirtilen şekilde inceleme ve araştırma yapılarak denetime elverişli rapor alınmalı ve toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece, bu hususlar gözetilmeksizin eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak hüküm kurulması isabetsiz olduğundan, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile ... Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararının KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi hükmünün 6100 sayılı HMK'nin 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 04.07.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.