16. Hukuk Dairesi 2021/847 E. , 2021/4217 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın bozulmasına ilişkin yukarıda belirtilen ilamın karar düzeltme yolu ile incelenmesi ... tarafından süresinde istenilmekle; inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu. GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu, ... İlçesi ... Köyü çalışma alanında bulunan 102 ada 146 ve 147 parsel sayılı 490,43 ve 132,08 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle, sırasıyla davacı ... ve davalı ... adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., kadastro sırasında kendisine ait 102 ada 146 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünün, davalıya ait 102 ada 147 parsel sayılı taşınmazda bırakıldığı iddiasıyla, tapu iptali ve adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli 102 ada 147 parsel sayılı taşınmazın 16.05.2016 havale tarihli bilirkişi raporuna ek krokide (A) harfi ile gösterilen 70.13 m2 kısmının tapu kaydının iptali ile davacı adına kayıtlı 102 ada 146 parsel sayılı taşınmaza birleştirilerek tapuya tesciline karar verilmiş; hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 17.09.2020 tarih 2016/16912 Esas, 2020/3128 Karar sayılı ilamıyla; Mahkemece, zeminde balıksırtı olacak şekilde iki taşınmazı ayıran taşın sınır olarak taraflarca daha önce kabul gördüğü ve sınırın buna göre oluşturduğu kabul edilerek, davanın kabulüne karar verilmiş ise de, verilen kararın dosya kapsamına uygun bulunmadığı, mahallinde yapılan keşifte dinlenen tanıklarca, taraflara ait taşınmaz sınırları birbirinden farklı gösterilmekle birlikte, yerel bilirkişi ve taraf tanıklarının beyanları bir arada değerlendirildiğinde, dava konusu taşınmaz bölümünün boş olduğu ve üzerinde ekonomik amacına uygun olarak sürdürülen zilyetliğin bulunmadığı belirtilerek Mahkemece, dava konusu taşınmaz bölümü üzerinde davacı lehine zilyetlikle edinme koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gereğine değinilerek bozulmasına karar verilmiş ve iş bu bozma ilamına karşı bu kez davacı vekili tarafından karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.
Dosya kapsamına göre, taraflara ait taşınmazların köy yerleşim alanı içinde kaldığı, kullanım durumları itibariyle arsa niteliğinde olduğu, davacıya ait taşınmazın içinde ayrıca evinin bulunduğu, çevre taşınmazların da arsa yada ev ve bahçesi niteliğinde tespit gördüğü anlaşılmaktadır. Davacı taraf, davalı adına tespit ve tescil edilen 102 ada 147 parselin bir bölümünün kendisine ait taşınmazın devamı niteliğinde bulunduğunu, bu bölümün evinin önü olduğunu iddia etmekte; davalı taraf ise, yapılan tespitin doğru olduğunu savunmaktadır. Diğer bir anlatımla çözümlenmesi gereken husus, taraflara ait taşınmazların ortak sınırının nereden geçtiği noktasında toplanmakta olup, her iki taraf bu hususta 24.11.1985 tarihli iki ayrı anlaşma senedine dayanmaktadır. Bu senetlerin incelenmesinde, davacı tarafın dayandığı senette sınırları belirtilen bölümün tasarruf hakkının davacının babası (davacıya ait 102 ada 146 parselin önceki maliki) ... oğlu ... ’a ait olduğu; davalı tarafın dayandığı senette ise, tasarruf hakkının ... oğlu ...’ya (davalıya) ait olduğu yazmakta olup, senetlerin diğer kısımlarının, imza atan tarafların ve şahitlerin birebir aynı olduğu ve bu haliyle senet tanıklarının dinlenmesiyle ortak sınırın nasıl belirlendiğinin açıklığa kavuşturulması gerektiği anlaşılmaktadır. ...; keşifte dinlenen senet tanığı ... , senette imzası olmasına rağmen çekişmeli bölümün kime ait olacağını hatırlamadığını, tarafların amca çocukları olup her ikisinin de hakkının bulunduğunu beyan etmiş; diğer senet tanığı ... , 146 parseldeki ahırın arka duvarından 7 metre olacak şekilde 147 parsele doğru bir alan belirlediklerini, kuzeyde bulunan 145 parseli 144 parsele bağlayan köşedeki ... evinden de yine doğuya doğru (147 parsele doğru) 9 metre olacak şekilde hattın belirlendiğini bildirmiş; diğer senet tanığı Ömer Kaya‘da benzer beyanlarda bulunmuştur. Senet tanıklarının eylemli beyanlarına dayalı olarak gösterdikleri bu sınıra göre, fen bilirkişisi tarafından düzenlenen raporda (C) harfiyle gösterilen 36,04 metrekare yüzölçümündeki bölümünün davacıya ait 102 ada 146 parsele dahil olması gereken yer olduğu anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca; Mahkemece, senet tanıklarının eylemli beyanlarına göre 102 ada 147 parselin (C) harfiyle gösterilen bölümü yönüyle davanın kabulüne karar verilmesi düşünülmeksizin, davacı tanığı ...’ın beyanı esas alınarak yazılı şekilde kurulması isabetsiz olup hükmün bu nedenle bozulması gerektiği halde, taşınmazın arsa niteliğinde bulunduğu ve taraflar arasında düzenlenen senedin kapsamı gözden kaçırılmak suretiyle yukarıda belirtildiği şekilde bozulduğu anlaşılmakla davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 17.09.2020 tarih 2016/16912-2020/3128 Esas, Karar sayılı bozma ilamının ortadan kaldırılmasına ve hükmün az yukarıda belirtilen değişik gerekçe ile BOZULMASINA, peşin yatırılan karar düzeltme harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 29.04.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.