Abaküs Yazılım
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/1319
Karar No: 2021/1541
Karar Tarihi: 09.12.2021

BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1319 Esas 2021/1541 Karar Sayılı İlamı

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1319
KARAR NO: 2021/1541
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/04/2019
NUMARASI: 2014/1239 E. - 2019/543 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Anonim Şirket Pay Devrinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabul- kısmen reddine dair verilen hükme karşı, davalılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalılardan ... A.Ş.'nin yönetim kurulu üyesi ve hissedarı iken 11.01.2013 tarihinde yönetim kurulu üyeliğinden istifa ederek tüm hisselerini davalılardan ...'a düzenlenen protokolle devir etmeyi taahhüt ettiğini, protokol gereği davalı şirketin, müvekkilinin bedelsiz yaptığı devir işlemine karşılık olarak, müvekkilinin ... Bankası Ortaköy Şubesi'nden ipotek karşılığı kullandığı banka kredisinin, protokol tarihi itibariyle anapara ve faiz toplamı 326.366,67 TL (aylık ödemesi 9.552,24 TL) aylık taksitlerinin her ayın 20. gününde aksatmadan ödenerek 30.09.2013 tarihine kadar tüm borcun ödenmesinin kabul edildiğini, borcun karşılığı olarak davalı şirketçe 30.09.2013 tarihli ciro edilemez kaydı bulunan teminat senedi verildiğini ve teminat senedinin tüm boçları kapatmak üzere herhangi bir bildirimde bulunulmaksızın müvekkilince tahsil edilebileceğinin protokolde kabul edildiğini, protokolün 4. maddesi gereğince verilecek teminat senedinde davalı ... 'ın şahsi olarak aval imzasının bulunacağının kabul edildiğini, ancak ihmal sonucu davalının aval imzasının alınmadığını, buna rağmen davalı ...'ın protokolde bulunan imzası ile protokol kapsamındaki tüm hükümleri kabul eden şahsi imzasının bulunduğunu, davalının protokole göre ödemeleri yaptığını ve müvekkilini bilgilendirdiğini, bu nedenle protokolde belirlenen borçtan davalı gerçek kişinin de sorumlu olduğunu, davalıların protokol hükümlerini ihlal etmesi nedeniyle keşide edilen Gebze ... Noterliğinin 04.09.2013 tarihli ihtarıyla, protokolle yüklenilen borcun ödenmemesi nedeniyle bankaca ihtar gönderildiği ve protokolün 10/a maddesinin ihlal edildiğinin bildirildiğini, borcun ödenmemesi üzerine Protokolün 4 ve 10. maddeleri gereğince muaccel olan 276.000,00 TL borcun tahsili amacıyla 08.01.2014 tarihinde takip başlatıldığını, haricen yapılan araştırmada 23.07.2013 tarihli genel kurulda müvekkiline ait nominal değeri 212.550,00 TL olan 8.502 adet payın, müvekkilinin rızası varmış gibi imzasının taklit edilerek davalı ...'a devir edilerek şirketin 27.05.2013 tarihinden itibaren tek pay sahibi olarak devamına karar verildiğini, devir işleminin TTK'nın 416. maddesine aykırı olduğunu, geçerli bir hisse devri olmaksızın yapılan devir işlemi nedeniyle suç duyurusunda bulunulduğunu ileri sürerek; davalıların itirazının iptaline, takibin devamına ve alacağın %20'sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, cevap dilekçesinde özetle; davalılardan ...'ın davaya dayanak protokolde taraflar arasında sayılmadığını, protokolün davacı tarafından şirket hisselerinin davalı ...’a bedelsiz devrine ilişkin olması nedeniyle protokolün anılan davalı tarafından imzalandığını, protokolün 3. vd. maddelerinde sadece davalı şirketin borçlarının düzenlenmesi nedeniyle davalı ...'ın sorumluluğu ve pasif husumet ehliyetinin bulunmadığını, protokolle davacının bedelsiz devir ettiği payların kabul edildiğini ve payların müvekkiline geçtiğinin kabulü için davalının protokolü imzaladığını, protokoldeki borçlardan davacı ve davalı şirketin sorumlu olduğunu, sözleşmede müvekkili üçüncü kişi lehine bedelsiz bir devrin düzenlendiğini, davacının sanık olarak yargılandığı Bakırköy 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/149 E sayılı dosyasına avukatı tarafından verilen beyan dilekçesinde de paylarının devir edildiğinin kabul edildiğini, cevap dilekçesi ekindeki 10.01.2013 tarihli belgede de davacının şirketteki ... payını 212.550 TL bedelle müvekkiline devir ettiğinin kabul edildiğini; davalı ...nin ise davacının hisselerini ...’a devretmesi halinde protokolle yüklendiği edimleri yerine getirmeyi üstendiğini, devir karşılığı davacıya ait ... Bankası Ortaköy Şubesi'nden çekilen ipotek karşılığı kredinin kalan taksitlerinin ödenmesinin, ... ... şubesindeki ferdi kredinin ve ... Bank Bakırköy Çarşı Şubesindeki protokol tarihinde belirlenen borçların ödenmesinin üstlenildiğini ve bu borç karşılığı teminat senedi verildiğini, teminat senedinde avali bulunmayan davalı ...'ın protokoldeki borçlardan sorumlu olmadığını, müvekkilinin edimini yerine getirerek davacıya ait ... ve ... Bank'taki borcun ödenerek kapatıldığını, ... Bankası'na ait borcun taksit ödemelerinin 20.03.2014 tarihine kadar iyi niyetle yapıldığını, davacının hisse devri gerçekleşmesine rağmen kötü niyetli bir şekilde devri inkâr etmeye çalışması ve müvekkil şirketin ekonomik sıkıntılar yaşaması sebebiyle kredi taksit ödemelerini durdurduğunu, müvekkilinin banka hesaplarına bloke konulması nedeniyle bir kısım ödemelerin diğer davalının şahsi hesaplarından yapıldığını, davalının hisse devrinin gerçekleşmesine rağmen devir olgusunu inkar ederek kötü niyetli davrandığını ve alacağa hak kazanmadığını, davacının payını davalıya devir ederek şirketteki ortaklığından ayrıldığını, diğer paydaş ...'nun da paylarını davalı ...'a devretmesi nedeniyle davalının şirketin tek paydaşı olduğunu ve 27.05.2013 tarihli genel kurulda ... % 100 hisse sahibi olduğundan imza taklidinin söz konusu olmadığını, genel kurulun tek ortakça yapıldığını, müvekkili şirketin ekonomik sıkıntı nedeniyle sadece vadesi gelmiş bir kaç taksitin ödemesini aksattığını, tüketici kredi taksitlerinin 2016 yılına kadar devam ettirildiğini savunarak, davanın usul ve esas yönlerinden reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; "...Davacı ve davalı... arasında 11/01/2013 tarihli protokol düzenlendiği ve davacının...'daki hisselerini geçerli bir şekilde davalı ...'a devrettiği, devir protokolündeki şartlar gereği davalıların davacının ... Bankası Ortaköy şubesinden kullandığı kredinin 326.366,67TL sını taksitler halinde ödemesi gerektiği, protokol gereği borç ödenmeyince davacının öncelikle ihtarname keşide ettiği, akabinnde icra takibi yaptığı ve icra takibine davalıların itiraz etmesi üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır. Davalı ... vekili; hisse devri sözleşmesinde müvekkilinin taraf olmadığını bu nedenle müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini iddia etmiş ise de; ödenmesi kararlaştırılan kredi borcunun teminatı olarak ...'ın şahsi teminatını sağlamak üzere teminat senedi vermesi, anonim şirkette halen hissedar olması ve basiretli bir tacir gibi davranması gerektiği dikkate alındığında; davalı ...'ın attığı imza ile hisseleri devir talebinde bulunabilme hakkı olduğu gibi bahsedilen kredi borcuna da müteselsilen borçlu olduğunun kabulü gerekmiştir. Bu nedenle davalı vekilinin husumet itirazı yerinde görülmemiştir. Yine davalı vekili her ne kadar 25/05/2015 tarihli takas mahsup talebinde bulunmuş ise de; protokolde buna ilişkin bir hüküm bulunmaması, takas mahsup talebinin dava konusu protokolle ve alacakla bir ilgisinin bulunmaması ve ayrı bir yargılamayı gerektiren ayrı bir dava konusu olması nedeniyle davalı vekilinin bu talebi yerinde görülmemiştir. Davalı ... vekili; müvekkilinin davalı şirkette genel müdür olduğu dönemde yapmış olduğu bir işlemle ilgili davacıdan kaynaklı bir zarara uğraması nedeniyle tazminat talepli İstanbul 11.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/592 Esas sayılı dosyası ile dava açmış, davanın mahkemeniz dosyası ile birleşmesine karar verilmiş ancak birleşen dosyanın yargılamasının işbu dosyanın yargılamasını uzatacağı, davaların birlikte görülmesinin bir faydasının bulunmadığı anlaşıldığından dosyanın tefrikine karar verilmiştir. İddia , savunma alınan kök ve ek rapor , 2. Rapor , icra dosyası ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; tüm raporlar denetime açık, karar vermeye elverişli ve oluşa uygun görüldüğünden mahkememizce itibar edilmiş; davanın kısmen kabulüne karar verilerek icra takibinin 272.964,68 TL asıl alacak 10.734,72 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 283.699,40 TL üzerinden devamına karar verilmiş, alacak likit olduğundan..." gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile davalıların İstanbul ...İcra Müdürlüğünün ... E sayılı ilamsız icra takibine vaki itirazlarının kısmen iptali ile takibin 272.964,68 TL asıl alacak ve 10.734,72 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 283.699,40 TL üzerinden devamına, asıl alacağa icra takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine, alacak likit olduğundan hükmolunan alacak üzerinden hesaplanan 56.739,88 TL icra inkar tazminatının davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalılar vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacının haksız ve mesnetsiz olarak müvekkilleri aleyhine takip başlattığını, itiraz üzerine açılan itirazın iptali davası ile bu dava ile birleştirilen davanın 06.02.2019 tarihinde terfik edildiğini ve birleşen davanın halen derdest olduğunu, mahkemenin müvekkili ...'a ilişkin tespitlerinin hatalı olduğunu, anılan kişinin davalı şirket ile davacı arasındaki davaya konu protokol hükümlerinde hiçbir şekilde taraf, borçlu veya kefil olarak yer almadığını, protokolde müvekkili ... için hiçbir şekilde borçlandırıcı işlem bulunmadığını ve protokolde açıkça taraflarını... ve ... olarak belirtilerek yükümlülüklerin sadece davalı şirket ve davacı için düzenlenmesine rağmen, mahkemece müvekkili ...'ın protokolden kaynaklanan borçtan sorumlu tutulmasının hukuka aykırı olduğunu, protokol gereği şirket hisselerinin müvekkili ...'a bedelsiz devrinin söz konusu olduğunu, ...'ın protokol ile hisse sahibi olmasının, protokol gereği borçlu yada kefil olmasını gerektirmeyeceğini, protokolde ...'ın borçlu veya kefil olmasına ilişkin hiçbir hüküm bulunmadığını, bu şekilde bir iradenin bulunması halinde buna ilişkin bir hükmün taraflarca protokole konulması gerektiğini, protokolün 1. maddesinde tarafların... ile davacı olduğunun açıkça belirlendiğini, borç ve alacakların ifası başlıklı 3 ve devamı maddelerinde sadece ... ile davacının yükümlülüklerinin düzenlendiğini, davalı ...’a herhangi bir sorumluluk yüklenmediğini, müvekkilinin sözleşmeyi imzalamasının onu sözleşmenin tarafı haline getirmeyeceğini, buna rağmen davalının borçlu veya kefil olarak kabul edilerek hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, protokolle şirket hisselerinin tamamının müvekkili ...’a devredilmesine ilişkin hükümlerin, müvekkilinin lehine olduğu için protokolün müvekkilince imzalandığını, atılan imzanın bedelsiz devir edilen şirket hisselerinin kabul edildiği anlamına geldiğini; davacının 11.01.2013 tarihli protokolü devir taahhüdü olarak nitelendirmesine rağmen bu protokolün taahhüt olmayıp doğrudan devir sözleşmesi olduğunu, üçüncü kişinin bedelsiz devir edilen hisseleri kabul ederek davalı şirketin tüm paylarına sahip olduğunu, protokolün devir alana hak kazandırdığını ancak bu kişiyi borçlandırmadığını, davalı gerçek kişinin açık veya örtülü şekilde borç altına girmediğini, davacının sanık olarak yargılandığı Bakırköy 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/149 Esas sayılı dosyasına sunduğu dilekçede şirket paylarını devir ettiğini beyan ettiği gibi dosyada bulunan 10.01.2013 tarihli imzalı el yazılı beyanında da şirket paylarının 212.550 TL bedelle davalıya devir edildiğinin kabul edildiğini, davalı ...’ın protokol uyarınca hiçbir borç yüklenmemiş olması dava konusu alacak talebinin açıkça haksız ve mesnetsiz olduğunun ortaya konulmasana rağmen borçtan sorumlu tutulmasının hukuka aykırı olduğunu, protokolle pay devri karşılığı davalı şirketin sözleşmede kararlaştırılan banka borçlarını ödemeyi üstlenilerek borç karşılığında teminat senedinin davacıya verildiğini, teminat senedinde avali bulunmayan davalı ...’ın protokol nedeniyle sorumlu tutulamayacağını, oysa davalının protokole dayalı olarak talepte bulunduğunu, müvekkilinin protokol uyarınca ödemesi gereken ... ... Şubesindeki ferdi krediyi ve ... Bank Bakırköy Şubesindeki krediyi ödeyerek hesapları kapattığını, aynı şekilde ... Bankası Ortaköy Şubesindeki kredinin ödemelerinin 20.03.2014 tarihine kadar ödendiğini, ancak davacının protokol kapsamındaki yükümlülüklerinden kaçınması ve sözleşmeyi vaad sözleşmesi olarak nitelendirmesi ve müvekkili şirketin ekonomik sıkıntı içerisinde bulunması nedenleriyle ödemelerin durdurulduğunu, müvekkili şirketin hesabına bloke konulması nedeniyle ödemelerin bir çoğunun davalı ... tarafından şirket adına şahsen yapıldığını, protokol gereklerini yerine getirmeyen davacının talep hakkının bulunmadığını, pay devri ile davacının davalı şirketteki ortaklığının sona erdiğini, diğer ortağın payını devir etmesiyle müvekkilinin davalı şirketin tek paydaşı olduğunu, bu nedenle 27.05.2013 tarihli genel kurulun tek ortağın katılımıyla yapılması nedeniyle davacının imzasının taklit edilmesinin söz konusu olmadığını, davacının buna ilişkin şikayeti üzerine Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/15240 sayılı dosyasında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, payın devir edilmesine rağmen bu beyanın devir vaadi olduğuna ilişkin beyanın kötü niyetli olduğunu, buna rağmen şirketin protokol kapsamındaki borçlarının ifasının beklenemeyeceğini, mahkemece vahim hukuki hatalar içeren bilirkişi raporlarına yönelik itirazlarının değerlendirilmeden karar verildiğini, ilk bilirkişi raporundaki müvekkili gerçek kişinin sözleşme borcundan sorumlu olduğuna ilişkin tespitin hatalı olduğunu, müteselsil borçluluk için gereken şartların sağlanmadığını, raporda, teminat senedinde gerçek kişinin avalinin bulunmasına ilişkin hükmün hatalı değerlendirildiğini, müvekkilinin senette avalinin bulunmadığını, aval bulunsa dahi bu hususun müvekkilini protokolün tarafı haline getirmeyeceğini, kefil olma iradesinin açıkça belirtilmemesi nedeniyle müvekkilinin borçtan sorumlu tutulamayacağını, kaldı ki protokolde devirin bedelsiz yapılacağının kararlaştırıldığını, hükme esas alınan 16.10.2015 tarihli bilirkişi raporunda, protokol tarihi itibariyle yapılan ödemelerin kısmen incelendiğini, raporda açıkça kredi taksitlerinin ne zamana kadar devam ettiğinin tarafımızca tespit edilememiş olsa da denilerek dosyada bu yönden eksikliklik bulunduğunun ikrar edildiğini; mahkemece mahsup taleplerinin hatalı yorumlandığını, takas mahsup talebinin ileri sürülmesi için protokolde hüküm bulunması gerekmediğini, takas mahsuba konu alacağın dava yoluyla ileri sürüldüğünü ve dava dosyasıyla birleştirilen dosyanın ayrılarak başka bir esasa kayıt edildiğini, alacaklardan birinin çekişmeli olması halinde da TBK'nın 139. maddesine göre takas mahsup savunmasının ileri sürülebileceğini ve mahkemenin takas masup savunmasına ilişkin ret gerekçesinin hatalı olduğunu, müvekkilinin diğer banka borçlarını ödediğini, dava konusu borcun da ödenmeye çalışıldığını, alınan ek raporda da müvekkili gerçek kişinin kefilliği ve borca sorumluluğu konusunda hatalı değerlendirmeler yapıldığını, üçüncü kişi yararına sözleşmelerde üçüncü kişinin borçlu olamayacağını, raporda ... bankası tarafından gönderilen ekstrede ödemelerin 53.401,99 TL olduğunun belirlendiğini, ancak yapılan hesaplamada 101.163,19 TL ödeme kaydının bulunduğunu ve bilirkişilerin yapılan ödemeyi eksik hesapladığını, ... bankasından gelen cevaplarda davalı şirket tarafından 21.01.2013 tarihinden önce davalı şirket tarafından yapılan ödemelerin eksik değerlendirildiğini, bankadan gelen yazıda da ödemelerin toplamının çok daha fazla olduğu ve 11 adet ödemenin dahi 101.163,15 TL olduğunun görülebileceğini, mahkemece bu halde dahi toplam 47.761,16 TL ödemenin dikkate alınmadığını, mahkemece sadece ... bankasının değil diğer banka ödemelerinin de dikkate alınması gerektiğini, diğer bankaların borçlarının ödendiği ve ... Bankası A.Ş tarafından 12.12.2014 tarihinde gönderilen yazı cevabı ekinde yer alan CD kopyasında hesap borcunun ödenerek borcun kapatıldığının açık olduğunu, protokol tarihinden önce de müvekkillerince bir kısım banka borçlarının ödendiğini, yapılan tüm ödemelerin raporda dikkate alınmadığını, müvekkillerinin iyi niyetle borcu ödemeye çalıştıklarını ancak davacının devirin geçersiz olduğunu ileri sürerek müvekkillerini mağdur ettiğini, müvekkilince takas mahsup için açtığı davada haklılıklarının ortaya çıkması halinde takas savunmalarının yerinde olacağını, davacının şirkete ait araçların terkinine sebep olarak şirketi zarara uğratması nedeniyle takas mahsup davasının haklı olduğunu, alacağın likit olmaması nedeniyle icra inkar tazminatı talebinin reddi gerektiğini, davacı lehine ayrı ayrı ve fazla vekalet ücreti takdir edildiğini belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın her iki davalı yönünden reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava, davacı ile davalı şirket arasında düzenlenen 11.01.2013 tarihli anonim şirket pay devrine ve devrin koşullarına ilişkin protokol hükümlerinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle başlatılan ilamsız icra takibine yönelik itirazın İİK'nın 67. maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir. Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirket yönetim kurulu üyesi ve ortağı iken protokol tarihinde istifa ederek şirketteki paylarını protokolde belirtilen şartlarda davalı ...'a devir ettiğini, sözleşmenin dördüncü maddesine göre devir bedeli olarak davacının Türkiye ... Ortaköy şubesinde ipotek karşılığı kullanılan aylık 9.552,14 TL ödemesi bulunan ana para ve faiz toplamı 326.366,67 TL'nin 30.09.2013 tarihine kadar ödenerek borcun kapatılması gerekirken, sözleşmeye aykırı davranılarak borcun kapatılmadığını, sözleşmenin dört ve onuncu maddeleri gereğince diğer davalının sözleşmedeki borçtan sorumlu olduğunu, davalılarca ödenmeyen bakiye 276.00,00 TL'lik ödemenin tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini istemiştir. Davalılar vekili, davalı ...'ın sözleşmenin tarafı olmadığını, davacı ile davalı şirket arasında düzenlenen pay devir sözleşmesinde şirket paylarırın müvekkiline bedelsiz devrinin düzenlenmesi nedeniyle, müvekkilinin sözleşmeye imza attığını, sözleşmeyle kararlaştırılan edimin büyük kısmının davalılarca yerine getirildiğini, ancak davalının pay devri konusunda uyuşmazlık çıkarması nedeniyle sözleşmedeki bakiye edimini talep edemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalılar vekili tarfından, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK'nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacının, davalı şirketin ortağı iken ortaklık payını 11.01.2013 tarihinde yazılı devir sözleşmesi ile diğer davalıya devir ettiği, devir hususunun şirketçe kabul edilerek Ticaret Sicil Gazetesi'nde ilan edildiği ve şirketin tek ortaklı anonim şirket olarak faaliyetine devam ettiği ihtilafsızdır. İstanbul ... İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalılar aleyhine, 14.01.2014 tarihinde, 276.000,00 TL protokolde belirlenen devir bedeli ve 13.109,03 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 289.109,53 TL'nin tahsili için ilamsız icra takibine girişildiği, ödeme emrinin tebliği üzerine süresinde borç ve ferilerine itiraz edilmesi nedeniyle takibin durduğu, itiraz ve davanın süresinde olduğu anlaşılmıştır. Davacı tarafından keşide edilen Gebze ... Noterliğinin 04.11.2013 tarihli ihtarı ile protokol hükümlerine göre ... Ortaköy şubesinden kullanılan kredi borcu olan 326.366,67 TL'nin 30.09.2013 tarihine kadar ödenmesi gerektiği, ancak ödemelerin geç yapılması ve Ağustos 2013 tarihine ilişkin taksitin ödenmemesi nedeniyle bankaca kendisine ihtar gönderildiği, akde aykırılığın üç gün içerisinde giderilmemesi halinde yasal yollara başvurulacağının ihtar edildiği anlaşılmıştır.Taraflar arasındaki sözleşmenin incelenmesinde; sözleşmenin taraflarının davacı ile davalı şirket olduğu, sözleşmenin konusunun ise davacının davalı şirketteki hisselerinin protokolde belirlenen şartlarla devir edilmesi ve tarafların borç ve alacaklarının belirlenmesi olarak düzenlendiği anlaşılmıştır. Sözleşmenin 3. maddesinde davacının yükümlülükleri düzenlenmiştir. Buna göre, davacının protokol tarihinde davalı şirketin yönetim kurulu üyeliğinden istifa ederek şirkette bulunan 8052 payını 212.550,00 TL bedelle protokolle davalı ...'a bedelsiz olarak devir edeceği, davalı şirketin 5,6,10 ve 11. maddelerinde yer alan yükümlülüklerini zamanında yerine getirmesi halinde alınan teminat senedinin davalı şirkete iade edeceği düzenlenmiştir. Davalı şirketin yükümlülükleri ise sözleşmenin 4,5,6 ve 7. maddelerinde belirlenen banka borçları ile davacının şirketteki çalışmaları karşılığı alacaklarının ödenmesi, sekizinci maddede belirlenen aracın ve dokuzuncu maddede belirtilen telefondan davacının ne şekilde yararlanacağı olarak düzenlenmiştir. Sözleşmenin 10. maddesinde, dördüncü maddede belirlenen borçlara karşılık davalı şirketin davacıya 30.09.2013 tarihli 350.000 TL bedelli ciro edilemez kaydı bulunan bir teminat senedi verileceği, borcun süresinde ödenmemesi halinde senedin tahsil edilebileceği, borcun ödenmesi halinde ise senedin şirkete iade edileceği düzenlenmiştir. Sözleşmenin 10/c maddesinde "Teminat senedi üzerinde ...'ın şahsi teminatını temsil etmek üzere avali bulunacaktır" düzenlemesi bulunmaktadır.İlk derece mahkemesince, sözleşmede belirtilen hüküm ve davalı ... yönünden edim kararlaştırılması nedeniyle basiretli bir tacir olan davalının kredi borcundan müteselsilen sorumlu olduğu kabul edilmiştir. Yukarıda incelenen sözleşmede davalı ... taraf değildir. Sözleşmenin hiçbir maddesinde anılan davalının protokolde belirlenen borçtan sorumlu olduğuna ilişkin hiçbir hüküm bulunmamaktadır. Sözleşmenin 10/c maddesinde sözleşme borcundan sorumlu olan şirketin vereceği teminat senedinde anılan davalının avali bulunacağı düzenlenmiştir. Davacının, bu davadaki talebi kambiyo senedine dayalı değildir. Uyuşmazlık, davacı tarafından dava dilekçesinde ileri sürülen ... Bankası Ortaköy Şubesi'nde bulunan kredi borcunun davalılar tarafından ödenip ödenmediği veya ne kadarının ödendiğine ilişkindir. İlk derece mahkemesince anılan kredi borcu için yapılan ödemelere ilişkin araştırma yapılmıştır. Protokol tarihinden sonra davalılar tarafından yapılan öremeler tam olarak belirlenmediği gibi, davalıların bu kredileri ödememesi nedeniyle davacının bankaya ne kadar bakiye kredi borcu ödemesi yaptığı da belirlenmemiştir. Bu nedenle, taraflar arasında düzenlenen 11.01.2013 tarihinden itibaren davalılarca, davacının ... Bankası A.Ş. Ortaköy Şubesi'nde bulunan kredi borcundan ne kadarının ödendiği taraflardan sorularak ve gerekirse banka kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak belirlenmelidir. Protokol tarihinden sonra davalı tarafça yapılan ödeme tutarları belirlenip kredi borcundan ne kadar kaldığı, davalı tarafın ödeme yapmayı bırakması nedeniyle davacının yaptığı ödemelerin toplamının ne olduğu hususları denetime elverişli bir şekilde belirlenmeli ve davacının protokol tarihinden sonra bu kredi yönünden yaptığı toplam ödemelerin davacının gerçek zararı olduğu değerlendirilerek bu miktarın tespiti ile bir karar verilmesi gerekirken, denetime elverişsiz bilirkişi raporuyla karar verilmesi doğru görülmemiştir.Yukarıda açıklanan gerekçelerle, HMK'nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, uyuşmazlığın esasına ilişkin delillerin tam olarak toplanmadan karar verilmesi nedeniyle, davalıların esasa dair istinaf nedenleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK'nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davalılar tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine,4-Davalılar tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair;HMK'nın 353/1.a. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 09.12.2021
KANUN YOLU:HMK'nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.


Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi