14. Hukuk Dairesi 2016/16365 E. , 2020/4947 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı tarafından, davalı aleyhine 11/01/2016 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı kurulması talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 29/06/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Davacı, 105 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, davalının kendisine ait 110 parsel sayılı taşınmazdan geçmesine müsaade etmediğini belirterek davalıya ait taşınmazdan veya başka bir yerden geçit hakkı tesisini talep etmiştir.
Davalı, davacının kullanabileceği başka yolların da bulunduğunu belirterek hukuki yararı olmayan davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile “...Mahallesinde bulunan 105 parsel sayılı taşınmaz lehine fen bilirkişileri ... ve ... tarafından düzenlenen 16/05/2016 havale tarihli rapora ekli krokide kırmızı renge taralı 110 parsel sayılı taşınmaz içerisinde bulunan 234 m²"lik kısımdan geçit hakkı tesisine” karar verilmiştir.
Hükmü, davalı temyiz etmiştir.
Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “Mutlak geçit ihtiyacı” veya “Geçit yoksunluğu”, ikincisine de “Nispi geçit ihtiyacı” ya da “Geçit yetersizliği” denilmektedir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır
Somut olaya gelince; aleyhine geçit hakkı tesisine karar verilen 110 parsel sayılı taşınmazın UYAP TAKBİS sistemi üzerinden yapılan tapu kaydı sorgulamasında malikinin dava dışı ... olduğu anlaşılmış olup adı geçen malike husumet yöneltilmeden mahkemece esas hakkında karar verilmesi doğru değildir.
Öte yandan, dosyadaki bilirkişi raporuna ekli krokide 111 parsel sayılı taşınmazın, aleyhine geçit hakkı tesis edilen 110 parsel sayılı taşınmazdan yüzölçümü itibariyle daha büyük olduğu görülmüş olup fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi gereğince mahkemece bilirkişilerden ek rapor alınarak 111 sayılı parsel üzerinden geçit hakkı tesisinin mümkün olup olmayacağının araştırılması gerekirken eksik araştırma ile karar verilmesi doğru görülmemiş hükmün bu nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.09.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.