Abaküs Yazılım
16. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/5238
Karar No: 2020/4222
Karar Tarihi: 12.10.2020

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2019/5238 Esas 2020/4222 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davalılar ile davacı arasında kullanım kadastrosuna ilişkin dava açılmıştır. 435 ve 437 parsel sayılı taşınmazlar Hazine adına tespit edilmiştir. Güncelleme çalışmaları sonucunda ifraz edilen taşınmazlarda davacının fiili kullanım olduğu, ancak satıcısı üzerine geçen herhangi bir kullanım hakkını kanıtlayamadığı için davanın reddine karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Kararda 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 1744 sayılı Kanunla değişik 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan alanda kalan taşınmazların tespite tesciline de değinilmiştir. Kanunun bu maddesine göre, Hazine tarafından orman sınırları dışına çıkarılan taşınmazlar, “orman vasfını yitirdikleri andan itibaren, Hazine adına tescil edilir”.
16. Hukuk Dairesi         2019/5238 E.  ,  2020/4222 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : KULLANIM KADASTROSU
    KANUN YOLU: TEMYİZ

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
    Kullanım kadastrosu sonucunda, ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 435 parsel sayılı 10.240,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kadastro tutanağının edinme sebebinde, 6831 sayılı Yasa’nın 1744 sayılı Kanunla değişik 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan alanda kaldığı, üzerinde bulunan kargir ev ve narenciye ağaçlarının Mustafa oğlu ...’a ait olup bu kişinin kullanımında bulunduğu belirtilmek suretiyle; 437 parsel sayılı 8.400,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise, kadastro tutanağının edinme sebebinde, 6831 sayılı Yasa’nın 1744 sayılı Kanunla değişik 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan alanda kaldığı, üzerinde bulunan betonarme ev ve narenciye ağaçlarının Mustafa oğlu ...’a ait olup bu kişinin kullanımında bulunduğu belirtilmek suretiyle Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Bilahare 2009 yılında yapılan güncelleme çalışmalarında taşınmazlar ifraz edilmiş, 435 parselin ifrazıyla dava konusu 816 ve 817 parsel sayılı taşınmazlar ile dava dışı başkaca taşınmazlar, 437 parselin ifrazıyla ise dava konusu 821 parsel sayılı taşınmaz ile dava dışı başkaca taşınmazlar oluşmuş; 816 ve 817 parsel sayılı taşınmazların ayrı ayrı davacı ... ile davalılar ... ve müştereklerinin kullanımında olduğu, 821 parsel sayılı taşınmazın ise yalnızca davalılar ... ve müştereklerinin kullanımında olduğu şerhi yazılmıştır. Davacı ..., dava konusu 816, 817 ve 821 parsel sayılı taşınmazları 1993 yılından beri kullandığını ileri sürerek, taşınmazların tamamının kendi fiili kullanımında olduğuna dair şerh verilmesi istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, dava konusu 816, 817 ve 821 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydının beyanlar hanesinde bulunan kullanım şerhinin ayrı ayrı iptaline, yerine taşınmazların davacı ..."ın kullanımında olduğuna dair şerh verilmesine karar verilmiş, hükmün temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 19.10.2015 tarih, 2015/5327 Esas, 11936 Karar sayılı ilamıyla “daha önce yapılan kadastro tespitleri sırasında fiili kullanıcı tespiti yapılan taşınmazlarda, güncelleme çalışmaları sırasında değişiklik yapılabilmesi için sonraki zilyetlerin, bu zilyetliklerini tapu kaydında yazılı fiili kullanıcıdan yasal bir yolla (akdi ya da irsi) devraldıklarını kanıtlamalarının zorunlu olduğu, somut olayda, 1983 yılında yapılan kadastro çalışmaları sonucunda temyize konu 821 parsel sayılı taşınmazın fiili kullanıcısının ... olduğunun şerhi ile tespit edildiği ve tespitin 19.07.1983 tarihinde kesinleşmesi ile tapuya tescil edildiği, 2009 yılında yapılan kullanıcı güncelleme çalışması sonucunda ise kullanıcı ..."ın öldüğü ve mirasçılarının kullanıcı olduğu, bu haliyle kullanıcının değişmediği, davacı ... tarafından, taşınmazın fiili kullanımının 1993 yılında satın alındığı ileri sürülmüş ise de, 1983 yılından sonra lehine şerh verilen ... veya mirasçılarından zilyetliği devraldığını ve taşınmazı kendisine sattığını ileri sürdüğü Mustafa mirasçısı ..."in şerh sahibi ... ile irsi ya da akdi ilişkisi iddia ve ispat edilmediğine göre, davanın reddine karar verilmesi” gereğine değinilmek suretiyle bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda 821 parsel yönünden davanın feragat nedeniyle reddine, 816 ve 817 parsel sayılı taşınmazlar bozma ilamına konu olmadığından bu parseller yönünden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, bir kısım davalılar ... ve müşterekleri vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Davacı ..., dava konusu 816, 817 ve 821 parsel sayılı taşınmazları 1993 yılından beri kullandığını ileri sürerek, taşınmazların tamamının kendi fiili kullanımında olduğuna dair şerh verilmesi istemiyle, satıcısı Mustafa oğlu ... mirasçılarından Necmiye (Necibiye) Talih olan 04.05.1993 günlü senede dayanmak suretiyle dava açmıştır. Mahkemece, davacı tarafından dava konusu 816, 817 ve 821 parsel sayılı taşınmazların Necmiye Talih’den 04.05.1993 günlü senetle satın alındığı ve satın alındığı günden beri de zilyet edildiği gerekçesiyle, 20.11.2014 günlü hükümle, davanın kabulüne karar verilmiştir. Davacının dayandığı 04.05.1993 günlü “zilyetlik devir senedi” başlıklı senet fotokopisi incelendiğinde; satıcısının ...oğlu ... mirasçılarından ... Talih, alıcısının davacı ... olduğu, satıcı...’in “ ...Belediyesi sınırları içerisinde, ...Mevkiinde bulunan 2.000,00 metrekare yerimin zilyetliğini ...’a devretmiş bulunuyorum. Bundan sonra arazi ile ilgili tapu ve imar işlerinin onun adına yapılmasını devrettim” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmaktadır. Tüm dosya kapsamından, satıcı ...’in, 816 ve 817 parsel sayılı taşınmazların geldisi olan 435 parsel sayılı taşınmazda lehine kullanım şerhi bulunan ... oğlu ...’ın mirasçısı olduğu, 2009 yılında yapılan güncelleme çalışmaları ile birlikte, taşınmazlarda davacı lehine, Necibiye payı kadar ayrı ayrı kullanım şerhi verildiği, (...’e söz konusu taşınmazlarda kullanım şerhi verilmediği) anlaşıldığından, Mahkemece davanın tümden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir. Dava konusu 816, 817 ve 821 parsel sayılı taşınmazların her birinde lehlerine kullanım şerhi bulunan davalılar ... ve müşterekleri tarafından, Mahkemenin 20.11.2014 günlü kararı tüm taşınmazlar yönünden temyiz edildiği halde, temyiz dilekçesinde açıkça temyize konu parsellerin numaralarının yazılmadığı, taşınmazların geldiği 435 sayılı kök parselin numarasının yazıldığı, bu sebeple Dairemizce sehven 816 ve 817 parsel sayılı taşınmazlara yönelik temyiz incelemesinin yapılmadığı anlaşılmakla, bir kısım davalılar ... ve müştereklerinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden Mahkemenin 20.11.2014 günlü kararının 816 ve 817 parsel sayılı taşınmazlar yönüyle BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
    12.10.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi