17. Hukuk Dairesi 2018/6220 E. , 2019/1857 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
BİRLEŞEN DAVA
MAHKEMESİ : ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Asıl davada davacılar vekili, davalıların trafik sigortacısı ve sürücüsü olduğu aracın kazasında müvekkillerinin desteğinin öldüğünü açıklayıp 25.000,00"er TL maddi, 25.000,00"er TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren yasal faiz ile tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini artırmıştır.
Birleştirilen davada davacı vekili, müvekkiline trafik sigortalı, davalıya ait aracın davalı tarafından alkollü kullanımı sırasında gerçekleşen kazada yaralanan kişiye 35.160,00 TL iş göremezlik tazminatı ödendiğini açıklayıp ödenenin rücuan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece toplanan delillere göre asıl davada 72.473,07 TL maddi tazminatın davalı ... için olay tarihinden, davalı ...Ş."den dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, toplam 20.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ..."den tahsili ile davacılara verilmesine, birleştirilen davanın kabulü ile 35.160,00 TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm davacılar vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi-manevi tazminat istemine ilişkindir.
Borçlar Kanunu"nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacıca göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı"nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı , olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır.(HGK 23/06/2004, 13/291-370 )
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında,
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nasafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, M.K"nun 4.maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nasafete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, takdir olunan manevi tazminatların az olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
2-Davacılar vekili, hükmedilecek tazminatlara olay tarihinden itibaren faize karar verilmesini talep etmiş, mahkemece davalı ... şirketi yönünden dava tarihinden itibaren faize karar verilmiştir.
Davalı ... şirketi kazaya neden olan aracın trafik sigortacısıdır. 2918 sayılı KTK.nun 99/1. maddeleri ile Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi Genel Şartları`nın B.2. maddesi uyarınca rizikonun, bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortanın tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmakta, bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüt gerçekleşmektedir. Sigortaya başvurulmadan dava açılması veya icra takibi başlatılması halinde ise bu tarihlerde temerrüt gerçekleşir. Somut uyuşmazlıkta, davalı ... şirketine dava açılmadan önce kazanın 23.09.2010 tarihinde ihbar edildiği anlaşıldığından davalı ... şirketinin bu tarihten itibaren 8 iş günü sonunda temerrüde düştüğünün kabulü gerekirken dava tarihinde itibaren faizle sorumlu tutulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 21/02/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.