Esas No: 2019/1508
Karar No: 2021/1835
Karar Tarihi: 09.12.2021
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2019/1508 Esas 2021/1835 Karar Sayılı İlamı
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1508
KARAR NO: 2021/1835
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/05/2019
NUMARASI: 2018/891 Esas 2019/583 Karar
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/12/2021
Davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili şirket ile davalı arasında mevcut ticari ilişki kapsamında müvekkili tarafından verilen siparişlerin hazırlanması sürecinde davalının talebi üzerine davalıya toplam 74.594,85-GBP avans ödemesi yapıldığını, ancak davalının siparişleri göndermeyerek avans ödemesini de iade etmeyeceğini bildirdiğini, davalıya ödenen avans tutarından davalının iki fatura toplamı 29.985,50-GBP'nin mahsubu sonucunda müvekkilinin 44.609,35-GBP alacağının kaldığını, talep edilmesine rağmen söz konusu borcun davalı tarafından son bir yıl içindeki yaptığı indirimlere mahsuben tutularak ödenmediğini, davalının avans ödemesini almasına rağmen sipariş konusu malları göndermeyerek temerrüde düştüğünü, davalının sözleşmeden dönmesi nedeniyle müvekkilinin ayrıca 25.182-GBP zarara uğradığını belirterek, 44.609,35-GBP avans ödemesi ile 25.182-GBP müspet zararın 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereği işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: 1-Davalı vekili; davacının, müvekkilinin faturalandırdığı ürünlerden anlaşma olmaksızın reklamasyon adı altında kesintiler yaparak müvekkiline eksik ödeme yaptığını, bu nedenle müvekkilinin 53.091,87-GBP alacağının kaldığını, müvekkilinin alacaklarını alamama endişesiyle davacının 30.11.2017 tarihli ve 3.037,50-GBP tutarlı reklamasyon faturasını kabul ederek ticari defterlerine işlediğini, davacının gönderdiği paranın müvekkilinin alacağına mahsubu sonucunda müvekkilinin 6.171,42-GBP alacağının bulunduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı şirket yetkilisi duruşmada; davacı şirket ile 1,5 yıldır çalıştıklarını, siparişlerin mail yoluyla verildiğini, davacı şirkete yurt dışına göndermiş olduğu tekstil ürünleriyle ilgili faturayı düzenleyip gönderdikten sonra davacı tarafın kendi insiyatifine göre bazen %10 bazen de %20 oranında alacaklarından mahsup yaparak para gönderdiğini, kesilen parayla ilgili sözleşme olmadığı halde gönderdikleri malların bedeli tam olarak ödenmediği için kendisinin de parasını kurtarmak amacıyla 44.609,35-GBP'yi davacıya iade etmediğini, kesinti kapsamında davacının düzenlediği 30.11.2017 tarihli ve 3.037,50-GBP tutarlı faturayı kendi kayıtlarına işlediğini, söz konusu fatura dışında davacıdan alacaklı olduğunu beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; her ne kadar davalı şirket temsilcisi, davacı ile aralarında mevcut ticari ilişki kapsamında yurtdışına davacıya gönderdiği tekstil ürünleri bedelinden davacı tarafın anlaşmaya aykırı olarak bazen %10 bazen %20 oranında haksız kesinti yapıldığından bahisle var olduğunu kabul ettiği 44.609,35-GBP davacı alacağını ödemediğini iddia etmiş ise de; davalının sözleşmeye aykırı olarak kendisinden yapılan kesintiye taraflar arasındaki mail yazışmalarına göre icazet verdiği, zira yapılan kesintilere rağmen ticari ilişkinin davacıya mal göndermek suretiyle sürdürüldüğü, bu bağlamda davacının tahakkuk eden alacağının, davalı tarafından ödenmemesinin haklı bir nedeni bulunmadığı, davacı ile davalı şirket arasında mevcut ticari ilişki kapsamında, davalı tarafından yurtdışına gönderilen ürünlerle ilgili taraflar arasındaki mail yazışmalarına konu edildiği üzere davacı tarafın toplam 44.609,35-GBP alacağının bulunduğu, davalının savunmasına itibar edilemeyeceği, nitekim davalının haksız olarak kesinti yapıldığını iddia ettiği alacağın hangi miktarda olduğu hususunun da sabit olmadığı, kaldı ki haksız olduğu iddia edilen kesintilerden sonra da davalının ticari ilişkiyi sürdürüp mal göndermek suretiyle söz konusu kesintilere icazet verdiğinin de kabulü gerektiği, bu bağlamda davacı tarafın bilirkişi heyeti raporunda da belirtildiği üzere davalıdan aralarındaki ticari ilişki kapsamında toplam 44.609,35-GBP alacağının bulunduğu ve kabulünün gerektiği; davacı tarafın sözleşmenin hükümsüz hale gelmesi nedeniyle 25.182-GBP müspet zararı oluştuğu yönünde dosyaya herhangi bir delil sunulmadığından bu yöndeki istemin ise reddinin gerektiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: 1-Davacı vekili; taraflar arasındaki sözleşmenin, davalı şirketin verilen siparişi teslim etmesi ve ödemelerin teslimattan sonra yapılması şeklinde kurulduğunu, Mayıs 2018 tarihinde verilen siparişler üzerine davalının talebiyle müvekkili tarafından davalıya toplam 74.594,85-GBP avans ödemesi yapıldığını, ancak 14.05.2018 tarihinde davalı şirket temsilcisinin avans ödemelerini iade etmeksizin siparişleri göndermeyeceğini dile getirdiğini, avans ödemelerinden davalının 29.985,50-GBP alacağını mahsubu sonucunda 44.609,35- GBP alacaklarının kaldığını, davalı şirketin, bu parayı son 1 yıl içindeki yaptığı indirimlere mahsuben tuttuğunu söylediğini, ancak davalının indirim yapılan dönemlerde bu indirimlere itiraz etmeyerek ticari ilişkiyi de sürdürdüğünü, davalının, ihtara gerek kalmaksızın temerrüde düştüğünü, müvekkili şirketinsiparişlerin tesliminde gecikmemek,yeni sözleşmeler frsatından mahrum kalmamak için avans ödemesini iyi niyetle yaptığını, davalının, müvekkilinin uğradığı zararları ödeme yükümlülüğü altında olduğunu, 116.608,80-GBP’ye tekabül eden bir siparişten müvekkilinin 25.182-GBP miktarında kar elde etme imkânına sahip olduğunu, ancak davalı şirketin sözleşmeyi ihlal ederek müvekkilinin zararına yol açtığını,alacaklının, ayrıca borcun ifasından ve gecikme tazminatı isteme hakkından vazgeçtiğini hemen bildirerek, borcun ifa edilmemesinden doğan zararın giderilmesini isteyebileceğini,müvekkilinin müspet zarara hak kazandığını, davalı şirketin, sözleşmenin hükümsüz kalmasına bizzat kusuru ile yol açtığını belirterek, kararın müspet zarar ve faizi bakımından kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. 2-Davalı vekili; hükme esas alınan bilirkişi raporunda, “davalı tarafından davacıya gönderilen 15.05.2018 tarihli e-postada davacı lehine 56.000-GBP indirim yapıldığının kabulü halinde davacının 44.609,35-GBP alacaklı olduğu, aksinin kabulü halinde ise davacının alacağının bulunmadığı” yönünde görüş bildirildiğini ve mahkemece bu görüş doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verildiğini,taraflar arasında indirim (reklamasyon) mutabakatı olup olmadığının ancak ticari defter ve kayıtlarla kanıtlanabileceğini, e-posta yazışmalarındaki ifadeden yola çıkılarak davalı şirketin (reklamasyon/indirimi) kabul ettiği sonucuna varılamayacağını, kaldı ki yazışmalarda da önceki siparişlere ilişkin yapılan kesinti/indirimlerin kabul edilmediğinin açıkça belirtildiğini, daha önemlisi davacı şirket tarafından düzenlenen indirim (reklamasyon) faturalarının, davalı şirkete gönderilmediğini, davacı şirketçe sunulan cari hesap kayıtları içerisinde yer alan beş (5) adet “debit note” başlıklı borç dekontları/reklamasyon faturalarının bir tanesi hariç davalı şirket ticari defterlerinde kayıtlı olmadığını, ayrıca davacının eksik ve hatalı cari hesap dökümünün delil olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığını belirterek, kararın kaldırılarak davanın tümüyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, ticari satış sözleşmesi kapsamında avans olarak ödenen tutarın iadesi ile müspet zarar kapsamında kar kaybının tahsili istemine ilişkindir. TBK'nın 207. maddesi, “Satış sözleşmesi, satıcının, satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşmedir. Sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça veya aksine bir âdet bulunmadıkça, satıcı ve alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdürler." hükmünü haizdir. Madde hükmünden de anlaşılacağı üzere; aksi kararlaştırılmadıkça satış sözleşmelerinde alıcı ile satıcının edimlerini aynı anda eda etmeleri esastır. O halde, alım satım akdine konu malı teslim almadan satıcıya avans ödemesi yaptığını iddia eden davacı, bu iddiasını ispat yükü altındadır. Satış sözleşmesinde aksine bir anlaşma olmadığı takdirde, tarafların edimlerini aynı anda ifa etmeleri kural olduğundan, peşin satış karinesi uyarınca davacının davalıya avans niteliğinde ödeme yaptığını yazılı delillerle kanıtlaması gerekir. Somut olayda; taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davalı tarafından davacıya tekstil ürünleri satışı yapıldığı, tarafların yazışmalarından da anlaşılacağı üzere davacı tarafından davalıya 04.04.2018, 08.05.2018 ve 11.05.2018 tarihlerinde toplam 74.594,85-GBP avans ödemesi yapıldığı, bu ödemelerin avans niteliğinde olduğunun her iki tarafın da kabulünde olduğu, ancak davalı tarafından, müvekkilinin faturalandırdığı ürünlerden anlaşma olmaksızın davacı tarafından reklamasyon adı altında kesintiler yapılarak eksik ödeme yapıldığı ileri sürülerek, avans ödemesi karşılığında mal teslimi yapılmadığı gibi, ödenen avansın da davacının yaptığı kesintilerden mahsup edileceği gerekçesiyle davacıya iade edilmediği anlaşılmaktadır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda; davacı tarafından yapılan tüm ödemelerin davalı kayıtlarında mevcut olduğu, davacı tarafından düzenlenen 30.11.2017 ve 30.12.2017 tarihli beş adet reklamasyon faturası toplamı 36.428,78-GBP olup bunlardan yalnızca 30.11.2017 tarihli ve 3.037,50-GBP tutarlı faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olduğu tespit edilmiştir. Davalı şirket yetkilisi tarafından davacıya yazılan 15.05.2018 tarihli e-postada, bir önceki yılın indirim tutarının yaklaşık olarak 56.000-GBP olduğu ve geçen yılın ödenmemiş hesabı için parayı (avans ödemesi) tuttuğu belirtilmiştir. Davalı vekilince sunulan cevap dilekçesinde de "davacının kesintiler yaparak ödeme yapması nedeniyle müvekkilinin 53.091,87-GBP alacağının kaldığı kabul edilmiştir. Bu durumda hükme esas alınan bilirkişi raporundaki tespit doğrultusunda davacının 46.791,08-GBP avans alacağı bulunduğunun kabulü gerekmektedir. Diğer yandan tarafların yazışmaları ve ticari defter kayıtlarından anlaşılacağı üzere, davacı tarafından davalıya satış konusu ürünlerin bedeli ödenirken reklamasyon adı altında kesintiler yapılmış olup, davalının kesintilere karşı çıkma anlamında herhangi bir ihtarı veya ihtirazi kaydı bulunmamaktadır. Aksine davalı şirket yetkilisi tarafından davacıya yazılan 11.05.2018 ve 15.05.2018 tarihli e-postalarda indirim uygulaması yapıldığı kabul edildiği gibi, 2017 yılındaki söz konusu kesintilere rağmen davalı davacıdan sipariş almaya ve mal göndermeye devam etmekle, söz konusu kesintileri kabul ettiği kabul edilmelidir. Bu nedenle davacı tarafından davalıya ödenen bakiye avans tutarına yönelik davanın kabulü isabetli olup, davalı vekilinin ileri sürdüğü istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Davacının diğer istemi, müspet zarar kapsamında kar kaybı alacağına ilişkindir. TBK'nın 112. maddesine göre; borç hiç veya gereği gibi ifa edilmezse, borçlu kendisine hiçbir kusur yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alacaklının bundan doğan zararını gidermekle yükümlüdür. Yine TBK.nın 125. maddesi hükmüne göre, "temerrüde düşen borçlu, verilen süre içinde, borcunu ifa etmemişse veya süre verilmesini gerektirmeyen bir durum söz konusu ise alacaklı, her zaman borcun ifasını ve gecikme sebebiyle tazminat isteme hakkına sahiptir. Alacaklı, ayrıca borcun ifasından ve gecikme tazminatı isteme hakkından vazgeçtiğini hemen bildirerek, borcun ifa edilmemesinden doğan zararın giderilmesini isteyebilir veya sözleşmeden dönebilir. Sözleşmeden dönme hâlinde taraflar, karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulurlar ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilirler. Bu durumda borçlu, temerrüde düşmekte kusuru olmadığını ispat edemezse alacaklı, sözleşmenin hükümsüz kalması sebebiyle uğradığı zararın giderilmesini de isteyebilir". Müspet zarar; borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki farktır. Diğer bir anlatımla, müspet zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarardır. Kuşkusuz kâr mahrumiyetini de içine alır. Borcun yerine getirilmesinin kusurla olanaksız hale gelmesinde, temerrüde düşen borçludan, gecikmiş ifa ile birlikte gecikme dolayısıyla tazminat istenmesinde, yahut borçlunun temerrüdü halinde ifadan vazgeçilip, ifa yerine tazminat istenmesinde ve sözleşmenin olumlu biçimde ihlalinde, müspet zararın giderimi söz konusu olur. Somut uyuşmazlıkta, yukarıda açıklandığı üzere davalı satıcı, davacının bir kusuru olmaksızın sözleşme ile yüklendiği mal teslim etme edimini yerine getirmeyerek temerrüde düşmüştür. Ancak davacının sözleşmenin ifa edilmemesi nedeniyle ne suretle kar kaybına uğradığı açıklanamadığı gibi, bu hususta herhangi bir delil de sunulmamıştır. Bu durumda ilk derece mahkemesince davacının kar kaybı isteminin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun da reddi gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekili ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK 'nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Davacıdan alınması gereken 59,30-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90-TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, Davalıdan alınması gereken 24.208,03- TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 6.097,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 18.110,63-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, Davacı ve davalı tarafından yapılan istinaf yargı giderinin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK 'nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi.09/12/2021