4. Hukuk Dairesi 2019/257 E. , 2019/1894 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve diğerleri aleyhine 21/07/2014 gününde verilen dilekçe ile basın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davalı ... hakkındaki maddi tazminat isteminin reddine ve manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne, diğer davalılar yönünden maddi ve manevi tazminat davasının husumet yokluğundan usulden reddine dair verilen 16/06/2016 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildi. İncelenmesi gerekli görülen dosyanın gönderilmesi için dosyanın mahalline geri çevrilmesi sonucunda eksikliğin giderildiği anlaşıldı. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davalılardan ... yönünden maddi tazminat isteminin reddine ve manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne, diğer davalılar yönünden maddi ve manevi tazminat davasının husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiş; hüküm, davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili; ...... Gazetesinin 25/06/2014 tarihli nüshasında yayınlanan “......” başlıklı haberde bir resme de yer verilerek müvekkilinin cemaatin gölge abisi olduğuna dair haber yapıldığını, aynı gazetenin 28/06/2014 tarihli nüshasında yayınlanan “Müftünün Paralel Yapı İsyanı” başlıklı haberde ...... Müftüsü ile yapılan ve gölge imamın müvekkili olduğu yönünde beyanlar içeren bir röportajın yayınlandığını, müvekkilinin gölge imam olmadığını, haberlerde yer verilen resimlerdeki kişinin benzemekle birlikte davacı olmadığını, gazetenin gerekli araştırmayı yapması halinde resimdeki kişinin müvekkili olmadığını öğrenebileceğini, haberler nedeniyle müvekkilinin kişilik haklarının ihlal edildiğini, 06/07/2014 tarihinde paralel yapının müfettişleri şeklinde yapılan haberin de müvekkilini yaraladığını belirterek, maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuş, davacı vekili 17/01/2014 tarihli dilekçesinde, dava dilekçesinde 06/07/2014 tarihini maddi hata sonucu yazdıklarını, esasen ...... Gazetesinin 29/06/2014 tarihli nüshasında yayınlanan “...... Gazetesi Diyanetteki Paralel Yapının İnine Giriyor” başlıklı haberi de davaya konu ettiklerini belirtmiştir.
Davalılar vekili, ülkede son dönemde yaşanan olaylar ve gelişmelere ilişkin her türlü olay ve iddianın haber değeri taşıdığını ve kamuoyu nezdinde sorgulanması gerektiğini, davaya konu yayınların ilkinde emekli müftü D.K ve ikincisinde ...... Müftüsü ile yapılan röportajlara yer verildiğini, haberlerin gerçeklik kriteri açısından maddi gerçekliğin değil görünür gerçekliğe uygun olmasının yeterli olduğunu, gazetecinin röportaj verenin beyanlarını araştırma yükümlülüğü bulunmadığını, röportaj haberciliğinin basın özgürlüğü ve haber verme hakkının bir parçası olduğunu, bir kısım müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, 06/07/2014 tarihli gazetede davacıya yönelik bir haber bulunmadığını, belirterek, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, dosyaya davacı vekili tarafından sunulan vekaletnamede bulunan fotoğrafla, haberlerde kullanılan fotoğrafların karşılaştırılmasında, haberde fotoğrafı yer alan kişinin davacı olmadığı kanaatine varıldığı, kesin yargı belirtir şekildeki haber içeriklerinin ve kullanılan fotoğrafların davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde ve hukuka aykırı olduğu, yazı işleri müdürü olan davalılara ise husumet yöneltilemeyeceği, davacının maddi tazminat isteminin illiyet bağı kurulamadığından reddi gerektiği gerekçesiyle, davaya konu 25/06/2014 ve 28/06/2014 tarihli haberlere ilişkin davalılardan .........’a yönelik maddi tazminat isteminin reddine ve manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne, diğer davalılara yönelik maddi ve manevi tazminat davasının husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine, 29/06/2014 tarihli gazetede davacıyla ilişkili bir haber bulunmadığından bu yöndeki istemin reddine karar verilmiştir.
Basın özgürlüğü, Anayasa’nın 28. maddesinde ve 5187 sayılı Basın Kanunu"nun 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemede basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin nedeni; toplumun sağlıklı, mutlu ve güven içinde yaşayabilmesi içindir. Bunun için de kişinin, dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması gerekmektedir. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma, yönlendirme yetki ve sorumluluğuna sahiptir. Bu nedenle basının yayın yaparken, yaptığı yayından dolayı hukuka aykırılık teşkil edecek olan eylemi, genel olaylardaki hukuka aykırı olan eylemden farklılıklar taşır. Yapılan yayının hukuka aykırılık veya uygunluğu bu farklılıklar gözetilerek belirlenmelidir. Bu nedenle basının ayrı bir konumu bulunmaktadır.
Basının bu ayrıcalık taşıyan konumu ve özgürlüğü, tüm özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız değildir. Bundan dolayıdır ki, yayınlarında kişilik haklarına saygı göstermesi gerek Anayasanın Temel Hak ve Özgürlükler bölümünde yer alan gerekse MK.nun 24 ve 25. maddelerinde ve özel yasalarda güvence altına alınmış bulunan bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerekecektir.
Açıklanan bu yasal düzenlemelerden ve yargısal uygulamalardan da anlaşılacağı gibi, basının özgürlüğü ile kişilerin, kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda somut olaydaki olgular itibariyle koruma altına alınmış bulunan bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerekecektir.
Bunun için temel ölçüt, kamu yararıdır. Yayın, salt toplumun yararı gözetilerek yapılmış olmalıdır. Toplumun çıkarı dışında hiçbir kişisel çıkar, gerçeklerin yanlış olarak sunulmasına neden olmamalıdır. Haber olduğu biçimi ile verilmeli ve kişisel katkı yer almamalıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, yayında kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli ve haber verilirken özle biçim arasındaki denge de korunmalıdır. Bu ilke ve kurallar gözetilmeden yapılan yayın hukuka aykırılığı oluşturur ve böylece kişilik hakları saldırıya uğramış olur. Anılan ilke ve kurallara uyulması durumunda ise, yayının Anayasa, Basın Yasası ve basının genel işlevi karşısında hukuka uygun olduğu, kişilik değerlerine saldırı teşkil etmediği kabul edilmelidir.
Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. Olay veya konu ile ilgili olan, görünen bilinen herşeyi araştırmalı, incelemeli ve olayları olduğu biçimi ile yayınlamalıdır. Bu işlevi ile gerek yazılı ve gerekse görsel basın, somut gerçeği değil, o anda belirlenen var olan ve orta düzeydeki kişilerce de yayının yapıldığı biçimi ile kabul edilen olguları yayınlamalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan, gerçek olmadığı anlaşılan olayların ve olguların yayınından basın sorumlu tutulmamalıdır.
Haber içerikleri incelendiğinde; davaya konu 25/06/2014 günlü haberde emekli müftü D.K’nın paralel yapıya ve davacıya yönelik beyanlarının aynen aktarıldığı ve davacının olduğu belirtilen bir resme de yer verildiği, davaya konu 28/06/2014 günlü haberde ise emekli müftü D.K nın anlattıklarından daha fazla bilgiye sahip olduğunu belirten ...... Müftüsü’nün paralel yapı ve davacıya yönelik açıklamalarına ve davacı olduğu işaret edilen kişinin resmine yer verildiği, bu haberde ...... Müftüsünün resimlerdeki kişinin davacı olduğunu açıkça ifade ettiği anlaşılmaktadır.
Şu durumda; davalı ... tarafından yapılan davaya konu haberlerin dava dışı kişilerin açıklamalarına dayalı olarak yapıldığı, görünür gerçeklik olgusunun gerçekleştiği, kişilik haklarının saldırıya uğradığından söz edilemeyeceği ve davalı gazetecinin manevi tazminat ile sorumlu tutulamayacağı benimsenmelidir. Mahkemece açıklanan yönler gözetilerek istemin tümden reddedilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle davalı ...’ın tazminatla sorumlu tutulmuş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 01/04/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.