20. Hukuk Dairesi 2012/1479 E. , 2012/3143 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... ile davalılar Orman Yönetimi ve Hazine vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne, duruşma talebinin değerden reddine karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 02.12.2008 tarih 200813385-17190 sayılı bozma kararında özetle: “Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; mahkemece karara dayanak alınan uzman bilirkişi raporlarında davaya konu 2875,91 m2 yüzölçümündeki taşınmazın ... - ... yolu ile dere arasında kaldığı, orman kadastro haritasındaki 3929-3925 ila 3918-3920 sayılı orman sınır hatlarının arasında kalan orman sınırı dışındaki yerlerden olduğu ve fiilen % 5-10 meyilli ve 25-30 yıl önce deliceden aşılanmış 100 adet zeytin ağacı ile kaplı olduğu belirtilmiş ise de, rapora eklenen krokinin gerek 1949 yılında 3116 sayılı Yasaya göre yapılarak kesinleşen orman kadastro haritasında gerekse Daha sonra 1974-1984 ve 1997 yıllarında yapılıp dava tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 2. madde ile 2/B uygulaması haritasında görünen dereye göre konumunun memleket haritasındaki sabit noktalardan da yararlanmak suretiyle gösterilmediği için Yargıtay denetimine olanak vermediği, ayrıca dava Medeni Yasanın 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkin olduğuna göre, zilyetliğin kime ait olduğu hususunda komşu taşınmaz malik ve zilyetlerin bilgisine başvurulmadan ve hükmen tapusu oluşan parsellerin hüküm dosyası getirtilip içindeki dava konusu yerin durumunu gösterebilecek belge ve bilgiler incelenmeksizin hüküm kurulamayacağı gözetilmemiş olması dahi doğru görülmemiştir. Yargıtay denetimine açık olmayan yetersiz bilirkişi raporuna ve eksik incelemeye dayanılarak hüküm kurulamaz.
Bu nedenle; mahkemece, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek üç mühendis ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde iki harita mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte 2 Eylül 1986 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 6831 sayılı Orman Yasasına Göre Orman Kadastrosu ve Aynı Yasanın 2/B maddesinin uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve
memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeği çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre davaya konu taşınmaz ile komşu parsellerin tahdide göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı Yönetmelikler ile Teknik İzahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülmelidir.
Yukarıda değinilen yöntemle, yapılacak araştırma sonucu taşınmazın orman sınırı dışında olup da orman bükünlüğünde olması halinde 4999 sayılı Yasanın 7. maddesi kapsamına girip girmeyeceği düşünülmeli, taşınmazın orman olmadığı saptandığı takdirde, Hazineye karşı gerçek kişinin zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının varlığını kanıtlaması gerekir. Bu sebeple, yeniden yapılacak keşifte, davacının varsa zilyetlik tanıkları ile komşu 728, 738, 739, 741 ve 742 parsel sayılı taşınmazların malik ve zilyetleri taşınmaz başında dinlenip, davaya konu yerde zilyetliğin nasıl ve ne zaman başladığı; kim tarafından kaç yıl süre ile ne şekilde kullanıldığı sorulup, yeterli ve kesin yanıtlar alınmalıdır.
Ayrıca, bu taşınmaz tapulama dışı bırakıldığına göre, tapulama paftası ile komşu parsellerin tümünün tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanarak, ne sebeple tapulama dışı kaldığı araştırılıp, komşu parsel tutanak ve dayanaklarının, bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri ve zilyetlik yolu ile kazanılabilecek yerlerden olup olmadığı belirlenmeli, yine komşu 726 parsel sayılı taşınmazın hüküm dosyası getirtilerek incelenip dava konusu yerin ne olarak gösterildiği ve o tarihte kullanma var ise kimin kullandığı yolundaki bilgi ve belgeler incelenmelidir.
Toprak bilgisine sahip tarım uzman bilirkişi görevlendirilip, taşınmazdan muhtelif toprak numuneleri alınıp, ilgili kurumda incelettirilip, tarım toprağı olup olmadığı ve tarım toprağı ise, kaç yıldır, ne şekilde kullanıldığı saptanıp; bu yolda, bilimsel verilere dayalı kapsamlı rapor düzenlettirilmelidir. Kamulaştırma alanı içinde kalan taşınmaz bölümünün zilyetlik yolu ile kazanılamayacağı düşünülmelidir.
3402 sayılı Yasanın 14. maddesindeki kısıtlamalar nedeniyle davacının zilyetlik yolu ile kazandığı toprak bulunup bulunmadığı; varsa, cinsi ve miktarı tapu sicil ve kadastro müdürlüklerinden ayrı ayrı araştırılıp, başka tescil davası olup olmadığı da mahkeme yazı işleri müdürlüğünden sorulmalı, anılan maddede vurgulanan miktarların aşılıp aşılmadığı saptanarak oluşacak sonuca göre hüküm kurulması” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra ...’nin davasının reddine, ...’nın davasının kabulü ile (A) ile gösterilen 2785,91 m2 kısmının ... mirasçıları adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı ... ile davalılar Orman Yönetimi ve Hazine vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medeni Yasanın 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce 1949 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 1974-1984 ve 1997 yıllarında yapılıp dava tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 2. madde ile 2/B uygulaması vardır. Genel arazi kadastrosu ise 1966 yılında yapılmış çekişmeli taşınmaz tespit harici bırakılmıştır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından orman kadastrosu, eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu, adına tescil kararı verilen ... yararına 3402 sayılı Yasanın 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu ve keşif sırasında dinlenen tanık beyanlarından taşınmazın davacı ... Kapcı tarafından kullanıldığı, davacı ... ... tarafından kullanılan taşınmazın yolun karşı tarafında kalan yer olduğu: davacı ... ...
tarafından gösterilen bir kısım tanıklarında taşınmazın ... tarafından kullanıldığı bildirdiği anlaşıldığından mahkemece davacı ...’nin davasının reddine, ... ’nın davasının kabulü ile (A) ile gösterilen 2785,91 m2 kısmının ... mirasçıları adına tapuya kayıt ve tescili yolunda kurulan hükümde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, çekişmeli taşınmazın yüzölçümü 2871,91 m2 olduğu halde, hüküm fıkrasında 2785,91 m2 yazıldığı, bunun daktilo hatasından kaynaklandığı anlaşıldığından ve bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu sebeple, hüküm fıkrasının 1. bendinde yazılı “A harfi ile gösterilen toplam 2785.91 m2 kısmının” cümlesinin kaldırılarak bunun yerine (A) harfi ile gösterilen toplam 2871,91 m2 kısmının” cümlesinin yazılması suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi göndermesiyle H.Y.U.Y.’nın 438/7. maddesine göre bu düzeltilmiş şekliyle ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının Orman Yönetimi ve temyiz eden gerçek kişiye ayrı ayrı yükletilmesine, Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 05/03/2012 gününde oybirliği ile karar verildi.