Esas No: 2021/5396
Karar No: 2022/6717
Karar Tarihi: 06.09.2022
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/5396 Esas 2022/6717 Karar Sayılı İlamı
8. Hukuk Dairesi 2021/5396 E. , 2022/6717 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ: ... Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasında ... Kadastro Mahkemesinde görülen dava sonucunda verilen hükme karşı davacı vekili ile davalılardan ... tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Adana Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş olup, bu kez davalı vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesi kararı temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Uygulama kadastrosu sırasında, ... İlçesi ... Mahallesi çalışma alanında bulunan ve tapuda davacı ... adına kayıtlı bulunan eski 1951 parsel sayılı 1860,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 2417 ada 3 parsel numarasıyla ve 1381,76 metrekare yüzölçümlü olarak; tapuda davalı ... adına kayıtlı bulunan temyize konu eski 1947 parsel sayılı 1220 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise 2417 ada 2 parsel numarasıyla ve 1719,78 metrekare yüzölçümlü olarak tespit edilmiştir.
Davacı ..., uygulama kadastrosu sırasında kendisine ait taşınmazın yüzölçümünün eksildiği ve sınırlarının yanlış belirlendiğini ileri sürerek dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davalı 2417 ada 2 parsel yönünden davanın kabulüne; dava konusu 2417 ada 2 parsel ile 2417 ada 3 parsellerin uygulama tutanaklarının iptaline; eski 1947 yeni 2417 ada 2 parselden raporda A=207,21 metrekare olarak gösterilen alanın ifrazı ile eski 1951 yeni 2417 ada 3 parsele eklenmesine; 2417 ada 2 parselin 1512,58 metrekare olarak, 2417 ada 3 parselin de 1588,96 m2 olarak raporda gösterilen sınırlarla tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hükmün davacı vekili ile davalılardan ... tarafından istinaf edilmesi üzerine, Adana Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş ve iş bu karar davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İlk derece mahkemesince, temyize konu 2417 ada 3 ve 2 parseller arasındaki sınırda değerlendirme hatası yapıldığı, sınırın yanlış belirlendiğinin teknik rapor ile mahkemece yapılan gözlemden anlaşıldığı, harita bilirkişi raporunda kroki 2 de gösterilen A=207,21 m2 olarak belirlenen yerin 2417 ada 2 nolu parselden ifrazen ayrılıp, 2417 ada 3 nolu parsele eklenerek, 2417 ada 3 nolu parselin yeni yüz ölçümünün 1588,96 m2 olması gerektiği, 2417 ada 2 no'lu parselin yeni yüz ölçümünün 1512,58 m2 olması gerektiği, yapılan 22-a uygulama çalışması neticesinde düzenlenen tutanakların hatalı olduğu gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş; davalı ...’ın istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince aynı gerekçeyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş ise de, yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya elverişli bulunmamaktadır.
Uygulama kadastrosu yapılırken öncelikle zeminde bulunan ve tesis kadastrosu tarihinde mevcut olan sabit nokta ve sınırlardan, aynı döneme ya da yöreye ait farklı amaçlarla üretilmiş haritalar ile benzeri verilerden yararlanılarak yapılan teknik çalışmalarla, tesis kadastrosuna ait pafta haritaları ortofoto üzerine işlenmekte; haritanın zemine uygun olmaması halinde farklılıkların nerelerden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı tespit edilip varsa hatalar yöntemine uygun şekilde giderilmekte, düzenlenen ada raporu ile yapılan teknik çalışmalar ve gerekçeleri açıklanmakta; bundan sonra yönetmelikte açıklanan ilkeler çerçevesinde taşınmazların bütün sınırları tek tek değerlendirmeye tabi tutularak ilk tesis kadastrosu sırasındaki gerçek fiili duruma ulaşılmaya çalışılarak, uygulama tutanağı düzenlenmekte ve uygulama kadastrosu haritaları üretilmektedir.
İşte, uygulama kadastrosuna itiraz davaları, uygulama kadastrosu faaliyetinin yöntemine uygun yapılıp yapılmadığının denetlenmesine yönelik davalardır. Bu nedenle mahkemelerce, uygulama faaliyetine eşdeğer ve amaca uygun bir araştırma yapılması zorunludur. Mahkemece, amacına ve yöntemine uygun bir araştırma yapılabilmesi için öncelikle, denetime veri teşkil etmek üzere, tesis kadastrosunun yapıldığı tarihe en yakın tarihli hava fotoğrafları, temin edilebilen en eski ve güncel ortofoto ve uydu fotoğrafları, tesis kadastrosuna ait pafta haritası, varsa bu haritada değişiklik yapan ifraz haritaları, mahkeme ilamları ve eki olan haritalar, varsa uygulama kadastrosu sırasında yararlanıldığı anlaşılan diğer haritalar, çekişmeli taşınmaza ilişkin tesis kadastrosu ve uygulama kadastrolarına ait ölçü çizelgesi, hesap cetveli ve ölçü krokileri gibi bilgi ve belgelerin toplanması gerekmektedir.
Bundan sonra mahallinde, yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, harita ya da jeodezi mühendisi fen bilirkişisinin katılımı ile keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında çekişmeli taşınmaz ve çevresinin toprak yapısı, bitki örtüsü, zeminde mevcut ağaçların yaşı gibi hususlar ile zeminin jeolojik yapısının değerlendirilmesine ihtiyaç duyulan hallerde uzman ziraat bilirkişisi ile jeoloji mühendisi bilirkişi de keşif heyetine dahil edilmelidir. Yapılacak keşif sırasında yerel bilirkişi ve tanıklardan tesis kadastrosu sırasında da zeminde mevcut olan sabit sınır ya da yapılar bulunup bulunmadığı sorularak varsa yerleri fen bilirkişisine işaretlettirilmeli, fotoğrafları çekilmeli, taraflar keşif sırasında hazır bulunmakta ise zeminde ortak sınır üzerinde uzlaşıp uzlaşmadıkları tespit edilip gerektiğinde imzaları ile beyanları tevsik edilmeli, uzlaşılan sınırlar ile iddia edilen sınırlar fen bilirkişisi tarafından haritasında işaretlenmeli, keşif sırasında hazır edilmeleri halinde ziraat bilirkişisi ile jeoloji mühendisi bilirkişisinden, taşınmazlar arasında değişmeyen doğal ya da yapay sınırlar bulunup bulunmadığı, sınırlarda mevcut ağaçların yaşları gibi hususlarda bilgi alınmalı, fen bilirkişisinden denetime veri teşkil etmek üzere dosya içine getirtilen bilgi ve belgeler ile bilirkişi ve tanık anlatımlarından yararlanarak uygulama kadastrosunu denetlemesi istenmelidir.
Fen bilirkişisinden, tesis kadastrosunun, paftaların üretim yılı, üretim tekniği, altlığı ve ölçeği gibi hususları da açıklar tarzda hangi yöntem ve tekniklerle yapıldığı, uygulanan yöntemlerin hata paylarının ne olduğu, üretilen haritaların zeminle uyumsuz bulunması halinde farklılığın nereden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı, sırasıyla tersimat hatası, hesap hatası, ölçü hatası ve sınırlandırma hatası bulunup bulunmadığı, uygulama kadastrosu sonucu tespit edilen yeni sınırların niteliğinin ne olduğu ve yönetmelik hükümlerine uygun olarak belirlenip belirlenmediği, uygulama kadastrosunda hata yapılmış ise doğru sınır ve haritanın nasıl olması gerektiği gibi hususlarda ve "ada raporu" ile "uygulama tutanağı ve haritasını" irdeler şekilde, teknik ve bilimsel verilere dayalı, gerekçelendirilmiş, denetlenebilir ve ayrıntılı rapor ve haritalar alınmalıdır. Raporun denetime elverişli olması için fen bilirkişisinden, düzenleyeceği haritalardan iki tanesinde hava fotoğrafı üzerinde, iki tanesinde ise ortofoto (yoksa uydu fotoğrafı) üzerinde ilk tesis kadastrosu paftası ve uygulama kadastrosu paftasını çakıştırması istenmeli; çakıştırmaların birer tanesinin ada bazında değerlendirme yapmaya elverişli geniş ölçekli olması, diğerinin ise çekişmeli taşınmaz ve çevresini gösterir şekilde daha dar ölçekli olması istenmelidir. Fen bilirkişi haritasında, uygulama kadastrosunda yanlışlık varsa, infazı kabil bir hükme esas olmak üzere doğru sınırların nasıl olması gerektiği de gösterilmelidir.
Açıklanan yönteme uygun inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmeli; değerlendirme yapılırken uygulama kadastrosunun amacının mülkiyet ihtilaflarını çözmek olmadığı ve mülkiyet uyuşmazlıklarının uygulama kadastrosuna ilişkin davalarda tartışma konusu yapılamayacağı göz önünde bulundurulmalıdır.
Somut olayda mahkemece, yukarıda belirtilen şekilde araştırma ve inceleme yapılmamış;tesis kadastrosu paftası ile uygulama kadastrosu paftası ölçekleri eşitlenip çakıştırılmak suretiyle kroki üzerinde gösterilmediğinden denetime imkan tanınmamış; hava fotoğrafları üzerinde inceleme yapılmamış; taşınmaz başında yapılan keşfe katılan bilirkişi beyanlarında bu iki parsel arasında dere bulunduğu belirtilmiş ve keşif sonucu düzenlenen teknik bilirkişi raporunda da “… bu iki parsel arasında kot farkı taş duvarı bulunan dere..” den bahsedilmiş ise de; dosya arasında bulunan tesis kadastro paftası incelendiğinde dava konusu taşınmazlar arasında dere işareti görülememiş ve bu parseller arasında tesis kadastrosu tarihinde dere bulunup bulunmadığı; bulunuyor ise bu derenin nereden geçtiği hususunda tereddüt hasıl olmuş; ayrıca derenin ortak sınır olduğu yönündeki beyanlar karşısında jeolog bilirkişisi eşliğinde keşif yapılması gerekip gerekmediği de tartışılıp değerlendirilmemiş; yine keşif zaptında hakim gözlemi yer almadığı halde, hakim gözleminin de hükme esas alındığı gerekçeye yazılmıştır. Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz.
Mahkemece; yukarıda belirtildiği şekilde Dairenin yerleşik ilke ve esaslarına ve somut olayın özelliklerine uygun olarak ayrıntılı inceleme ve araştırma yapılmalı, harita mühendisi, jeodezi ve jeolog bilirkişi eşliğinde taşınmazlar başında yeniden keşif yapılarak bilirkişi kurulundan bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı, ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınmalı ve sonucuna göre uyuşmazlık hakkında bir karar verilmeli, karar verilirken uygulama kadastrosunun amacının mülkiyet ihtilaflarını çözmek olmadığı hususu da özellikle dikkate alınmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda gösterilen nedenlerle davalı ... vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nin 373/1 maddesi uyarınca kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının HMK'nin 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, karardan bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine 06.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.