Esas No: 2021/12778
Karar No: 2022/6723
Karar Tarihi: 06.09.2022
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/12778 Esas 2022/6723 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Mahkeme, davacının komşu taşınmazlarda yer alan bir kısım alanın kullanımının kendisine ait olduğunun tespiti ve tapuya tescili ile ilgili açtığı davayı kabul etmişti. Ancak, taşınmaz daha önce Hazine adına kaydedildiği için yapılan satış işlemlerinin geri alınmamış veya iptal edilmemiş olması nedeniyle davanın dinlenme olanağı bulunmamaktadır. Mahkeme, davacının temyiz itirazlarını reddederken, davalının temyiz itirazlarını kabul ederek bir kısım kararı BOZULMASINA karar vermiştir. Kanun maddeleri olarak da kullanım kadastrosu kesinleşerek tapuya tescil edilen taşınmazların Hazinenin mülkiyetinden çıkıp, 3. şahıs/şahıslar adına tesciline esas olan hukuki işlem, idari işlem niteliğinde 6292 sayılı Kanun uyarınca Hazinenin satış işlemi olduğu belirtilmiştir. Ayrıca Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımının korunduğu TMK’nin 1023 maddesi de vurgulanmıştır.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup, hükmün davacı ... ve davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
3402 sayılı Kanun'un Ek-4. maddesi gereğince yapılan kullanım kadastrosu sırasında, temyize konu Camili Köyünde bulunan 748 parsel sayılı taşınmaz 2.953,82 metrekare yüzölçümlü taşınmaz tarla vasfı ile Hazine adına tespit edilmiş, taşınmazın 6831 sayılı Kanun 2/B maddesi gereğince Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı, ... kullanımında olduğu şerh düşülmüş ve tapuya Hazine adına tescil edildikten sonra 12.08.2013 tarihinde lehine kullanım şerhi verilen ...’a 6292 sayılı Kanun gereği yapılan satış sonucu tescil edilmiş, 24.12.2014 tarihinde tapu maliki tarafından ...’e satılmıştır.
Dava konusu taşınmaz 3402 sayılı Kanun'un 22/2-a maddesi gereğince yapılan çalışmalarda 136 ada 7 parsel sayısı ile tescil edilmiştir.
Davacı, 24.04.2015 tarihli dava dilekçesi ile; aynı köyde bulunan 136 ada 1 parselin paylı maliklerinden olduğunu, bu parsele komşu olan 136 ada 6 ve 7 parsel sayılı taşınmazların bir kısmının kendisi tarafından eklemeli zilyetliğe dayanarak kullanıldığını, bu kullanıma 136 ada 1 parselin diğer paydaşlarının da rıza gösterdiğini belirterek; 136 ada 6 parselin ekli krokide B harfi ile gösterilen 185,56 m2 kısmının kullanıcısı olduğunun tespitini ve tutanağa bu şekilde şerh düşülmesini, 136 ada 7 parselin ise ekli krokide A harfi ile gösterilen 1.054,90 metrekare kısmının davalı ... tarafından Hazineye ödenen bedel karşılığında tapu kaydının iptaline ve adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulü ile, Akdeniz İlçesi Camili Mahallesinde bulunan 136 ada 7 parselin fen bilirkişinin 14.01.2016 tarihli raporunda A ile işaretli davalı ...'e ait taşınmazda sarı renge boyalı 1.054,90 m2'lik kısmın, 136 ada 6 parselde ise B ile işaretli 185,56 m2'lik kısmın tapusunun beyanlar hanesine davacının kullanımında olduğunun tespiti ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı ile davalı ... tarafından 136 ada 7 parsel sayılı taşınmaza yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Mahkemece davanın kabulüne dava konusu 136 ada 7 parselin 1054 m2 kısmının davacının kullanımında olduğunun tapunun beyanlar hanesine tesciline karar verilmişse de dava konusu taşınmaz 12.08.2013 tarihinde kullanıcısı olan ...’a 6292 sayılı Kanun gereği satılmış ve tescili yapılmış, ... tarafından 24.12.2014 tarihinde yapılan satış sonucu ... adına tescil edilmiştir. Davacı ise tüm bu satış işlemlerinden sonra 24.04.2015 tarihinde eldeki davayı açmış, taşınmazın 1054 m2 kısmının adına tescilini talep etmiştir.
Bilindiği üzere, kullanım kadastrosu kesinleşerek tapuya tescil edilen taşınmazların Hazinenin mülkiyetinden çıkıp, 3. şahıs/şahıslar adına tescil edilmelerine esas olan hukuki işlem, idari işlem niteliğinde 6292 sayılı Kanun uyarınca Hazinenin satış işlemi olup, Hazinenin satış işlemi ortadan kaldırılmadıkça, başka bir ifade ile idari işlem niteliğindeki Hazinenin satışı idarece geri alınmadıkça ya da idari yargıda iptal edilmedikçe 3. kişi adına oluşan tapu kaydının yolsuz tescil olarak nitelendirilmesi mümkün değildir. Dolayısıyla, kullanım kadastrosu kesinleşerek tapuya tescil edilen taşınmazın/taşınmazların Hazinenin mülkiyetinden çıkıp, 3. şahıs/şahıslar adına tescilinden sonra tapu iptali ve tescil isteğine yönelik davanın dinlenme olanağı bulunmamaktadır.
Somut olaya gelince; davacı, eldeki davayı, davalılara yapılan satış işlemlerinden sonra açtığına ve dosya kapsamından da idari işlem niteliğindeki satış işlemlerinin idarece geri alındığı ya da idari yargıda iptal edildiği anlaşılamadığına ve kaldı ki, 6292 sayılı Kanun gereği taşınmazı satın alan ...’ın taşınmazı 3.kişi konumunda olan ...’e sattığına, TMK’nin 1023 maddesinde; “Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.” düzenlemesi gereği ...’in iyiniyetli 3. kişi konumunda olduğuna göre davacının davasının açıklanan gerekçelerle reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının reddine,davalının temyiz itirazlarının kabulü ile temyize konu 136 ada 7 parsele ilişkin hükmün BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,
istek halinde peşin harcın temyiz eden davalıya iadesine, 29,20 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 51,50 TL'nin temyiz eden davacıdan alınmasına, 06.09.2022 tarihinde oybirliği karar verildi