
Esas No: 2015/7819
Karar No: 2015/11903
Karar Tarihi: 16.06.2015
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2015/7819 Esas 2015/11903 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Davacı, imam-hatip olarak geçen çalışmalarının tespitini istemiştir.
Mahkeme, bozma ilamına uyduktan sonra yaptığı yargılama sonucu ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Mahkemenin uyma kararı verdiği Dairemizin bozma kararının gereklerinin yerine getirilmediği anlaşılmaktadır.
Bozma kararında ayrıntıları açıklandığı üzere; 506 sayılı Kanunun 2. maddesine göre “bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanlar, bu kanuna göre sigortalı sayılır.” Aynı Kanunun 6. maddesi gereğince de çalıştırılanlar işe alınmalarıyla kendiliğinden “ sigortalı” olurlar. Bir işin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesi için işçinin “ zaman “ ve “ bağımlılık” unsurlarını gerçekleştirecek biçimde işverenin işyerinde çalışması koşuldur. Hizmet akdinin yazılı olarak yapılması koşul değildir. Diğer bir anlatımla,bir kimsenin sigortalı sayılması için hizmet akdine göre çalışması yeterli olup, ücretin ödenme biçimi sonuca etkili değildir.
Diğer yandan, 506 sayılı Kanunun 4. maddesinde, “sigortalıları çalıştıran gerçek ve tüzel kişiler” işveren olarak tanımlanmıştır. ”Çalıştıran” olgusu, tespiti istenen sürelere ilişkin hizmet akdinin tarafı konumunda olan ve hizmet akdini düzenleyen “işvereni” ifade etmektedir. hizmet tespitine yönelik davalarda, çalışma ilişkisinin nitelik ve süresinin belirlenmesinde, bu yöndeki işyeri bilgi ve belgelerine ulaşılmada, kısacası, davanın sübutu ve verilen kararın infazı açısından, işverenin kim olduğunun bilinmesinde yasal zorunluluk vardır. Bu nedenle, sigortalının taraf olduğu hizmet akdinin hangi işverenler tarafından düzenlenmiş olduğu tespit edilip, hizmet tespitine yönelik davanın, anılan Yasa"nın 79/10. maddesine göre, sigortalıyı fiilen çalıştıran işverenlere yöneltmesi gerekir.
Husumet konusu kamu düzeni ile ilgili olup, Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 116. (mülga HUMK 187.) maddesinde yer alan ilk itirazdan olmadığından davanın her aşamasında ileri sürülebilir. Taraflarca ileri sürülmese dahi gerek mahkemece, gerekse Yargıtay’ca tarafların bu yönde bir savunmasının olup olmadığına bakılmaksızın kendiliğinden göz önünde tutulur.Yapılan açıklamalar çerçevesinde; davacının, köyde bulunan camide imam – hatip ve cami için yapılması gereken diğer hizmetleri zaman ve bağımlılık unsurlarını içerecek şekilde Yakıtlı Köyü tüzel kişiliği işverenliğinde çalıştığı anlaşıldığından, Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun, "Tarafta iradi değişiklik" başlıklı 124. maddesinin 4. fıkrasında, "Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hakim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir..." şeklinde açıklandığı üzere, davacının çalıştığını iddia ettiği Yakıtlı Köyü tüzel kişiliği aleyhine davayı teşmil etmesi sağlanarak, köy tüzel kişiliğinin davaya katılımı sağlanıp göstereceği deliller toplanmalı ve Kuruma bildirimi yapılmayan çalışma süresi kuşku ve duraksamaya yer kalmayacak şekilde bozma ilamında belirtildiği şekilde tespit edilmek suretiyle karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davacıya iadesine, 16.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.