1. Hukuk Dairesi 2016/12070 E. , 2020/1153 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : VASİYETNAMENİN TENFİZİ
Taraflar arasında görülen vasiyetnamenin tenfizi davası sonunda, yerel mahkemece asıl davanın reddine, birleştirilen davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar ... vekili ile ... ve ... vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... "ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Asıl dava, tenkis; birleştirilen dava ise, vasiyetnamenin tenfizi isteğine ilişkindir.
Asıl davada davacı ..., mirasbırakan babası ...’nin kadastro çalışmaları sırasında bir kısım taşınmazlarını davalılar adına tescil ettirdiğini, bir kısım taşınmazlarını satış yoluyla, bir kısım taşınmazlarını ise de vasiyetname ile davalılara devrettiğini, yapılan tüm işlemlerin mirastan mal kaçırma amaçlı, bedelsiz ve muvazaalı olduğunu, saklı payının ihlal edildiğini ileri sürerek, tenkise karar verilmesini istemiş, birleştirilen davanın ise reddini savunmuştur.
Birleştirilen davada davacılar ... ve ..., mirabırakan ...’nin ... 1. Noterliği’nin 23.06.2011 tarih ve 6027 yevmiye no’lu vasiyetname ile maliki olduğu 147 ada 23 parsel sayılı taşınmazını ve üzerindeki muhtesatı kendileri ile kardeşleri ...’a bıraktığını, ...’ın ise anılan taşınmazın intikal işlemlerini tüm mirasçılar adına yaptırdığını ileri sürerek, vasiyetnameye uygun olarak dava konusu 147 ada 23 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile 1/3’er orande kendileri ve kardeşleri ... adına tescilini istemişler, asıl davanın ise reddini savunmuşlardır.
Davalılar ... ve Hayrettin, mirasbırakanın yaptığı vasiyetname ile davacının saklı payını zedelemediğini, mirasbırakanın bir kısım taşınmazlarını da kadastro çalışmaları sırasında davacı adına yazdırdığını, paylaştırma amacı güttüğünü, temlik dışı taşınmazlarda da olduğunu bildirip asıl davanın reddini savunmuşlardır.
../..
Mahkemece, alınan tenkis raporuna göre davacının saklı payının zedelenmediği gerekçesiyle asıl davanın reddine, yasal koşullara uygun olarak tanzim edilip okunan vasiyetname bakımından birleştirilen davanın kabulü ile 147 ada 23 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptaline, 1/3’er payların davacılar ... ve ... adına tesciline, kalan 1/3 payın davacılar ve davalılar adına iptal edilen tapu kaydındaki payları oranında tesciline karar verilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki, asıl davadaki uyuşmazlığın sağlıklı bir şekilde çözümlenebilmesi için dava konusu taşınmazların devir veya tescil şekillerinin ortaya konulması gerekmektedir.
147 ada 23 sayılı parsel; mirasbırakanın ... 1. Noterliği’nin 23.06.2011 tarih ve 6027 yevmiye no’lu vasiyetname ile, 23 sayılı parsel üzerinde bulunan yapıyı üçe ayırmak suretiyle her bir payını çocukları ..., ... ve ...’a vasiyet ettiği, tenfizden önce intikal ve pay temliki ile halihazırda anılan taşınmazın ..., ..., ... ve ... adına elbirliği mülkiyet üzere kayıtlı olduğu,
125 ada 21, 22 ve 26, 133 ada 13, 129 ada 23, 107 ada 1, 108 ada 1, 133 ada 108 sayılı parseller; mirasbırakan ...’nin 27.03.2006 tarihli adi köy hibe senedi ile taşınmazlardaki paylarını oğulları ..., ... ve ...’e kayıtsız-şartsız bağışladığı, bu kapsamda kadastro çalışması ile ..., ... ve ... adına tescil edildiği,
125 ada 68, 148 ada 26 ve 133 ada 96 sayılı parseller; mirasbırakan ...’nin 27.03.2006 tarihli adi köy hibe senedi ile taşınmazlardaki paylarını oğulları ... ve ...’e kayıtsız-şartsız bağışladığı, bu kapsamda kadastro çalışması ile ... ve ... adına tescil edildiği,
153 ada 20 sayılı parsel; mirasbırakan ...’nin 15.10.2006 tarihli adi köy satış senedi ile bu taşınmazını davalı torunu Hayrettin’e satış yoluyla devrettiği, bu kapsamda kadastro çalışması ile Hayrettin adına tescil edildiği,
140 ada 17 sayılı parsel; mirasbırakan ...’nin 21.12.2006 tarihli adi köy satış senedi ile bu taşınmazını davalı torunu Hayrettin’e satış yoluyla devrettiği, bu kapsamda kadastro çalışması ile Hayrettin adına tescil edildiği,
132 ada 58 sayılı parsel; mirasbırakan ...’nin 15.10.2006 tarihli adi köy satış senedi ile bu taşınmazını davalı torunu Hayrettin’e satış yoluyla devrettiği, bu kapsamda kadastro çalışması ile Hayrettin adına tescil edildiği,
132 ada 16 sayılı parsel; mirasbırakan ...’nin 15.10.2006 tarihli adi köy satış senedi ile bu taşınmazın ½ payını davalı torunu Hayrettin’e satış yoluyla, kalan ½ payını da 27.03.2006 tarihli adi köy hibe senedi ile davalı ...’a kayıtsız-şartsız bağışladığı, bu kapsamda kadastro çalışması ile davalılar Hayrettin ve ... adına tescil edildiği anlaşılmıştır.
Davalılar tarafından mirasbırakanın bir kısım taşınmazlarını da paylaştırma amacıyla davacı ...’ye verdiğini ve kadastro çalışması ile davacı adına tescil edildiğini savundukları dikkate alındığında, noksanın ikmali yoluyla getirtilen tapu kayıtları incelendiğinde;
Mirasbırakanın 131 ada 21 sayılı parseldeki 2/6, 123 ada 2 sayılı parseldeki 1/6 ve 127 ada 11 sayılı parseldeki 1/6 payını 27.03.2006 tarihli adi köy hibe senedi ile davacı kızı ...’ye kayıtsız-şartsız bağışladığı, yine mirasbırakanın 158 ada 24 sayılı parseldeki 2/6 payını da davacı kızı ...’ye bağışladığı, bu kapsamda anılan taşınmazlardaki payların kadastro çalışması ile ... adına tescil edildiği tespit edilmiştir.
Kadastro çalışması ile asıl dava davalıları adına tespit ve tescil edilen taşınmazların tenkise tabi tutulabilmesi için 4721 sayılı TMK’nin 565/4. fıkrası uyarınca mirasbırakanın saklı pay kurallarını etkisiz kılma amacıyla hareket ettiğinin kanıtlanması gerekmektedir.
Ne var ki, mirasbırakanın 27.03.2006 tarihli adi köy hibe senedi ile tüm mirasçılarına taşınmazlar verdiği, anılan senet dikkate alınarak kadastro çalışması ile davacı adına da bir kısım taşınmazların tescil edildiği, mirasbırakanın saklı pay kurallarını etkisiz kılma amacı taşımadığı, mirasçıları arasında mallarını paylaştırma amacı güttüğü, paylaştırmada mutlak eşitlik olmamasının tek başına saklı payı etkisiz kılma amacını göstermeyeceği, ayrıca davacı ...’nin 4721 sayılı TMK’nin 6. ve 6100 sayılı HMK’nin 190. maddeleri uyarınca mirasbırakanın saklı pay kurallarını etkisiz kılma amacıyla hareket ettiğini kanıtlayamadığı anlaşıldığından asıl davada dava konusu edilen ve kadastro çalışmaları ile davalılar adına tescil edilen taşınmazlar bakımından davanın reddine karar verilmiş olması bu gerekçe ve sonucu itibariyle doğrudur. Davacı ...’nin bu taşınmazlara yönelik temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.
Davacı ...’nin öteki temyiz itirazları ile ... ve ... vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Asıl davada dava edilen 147 ada 23 parsel sayılı taşınmaz vasiyetname yoluyla davalılar ..., ... ve ...’a bırakılmıştır. Ölüme bağlı bir tasarruf şekli olan vasiyetname TMK’nin 561. maddesi uyarınca mutlak tenkise tabidir.
Her ne kadar mahkemece, tenkis raporu alınmak suretiyle davacının saklı payının zedelenmediği asıl davanın reddine gerekçe yapılmış ise de, hükme esas alınan tenkis raporunun hüküm kurmaya elverişli ve doğru olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.
Şöyle ki, kadastro çalışması ile davacı ve davalılar adına tespit gören taşınmazlar murisin temlik dışı terekesine dahil edilmiş, hesaplamalar bu şekilde yapılmıştır. Oysa, temlik dışı tereke murisin ölüm tarihindeki tüm malvarlığını oluşturmaktadır. Hatalı tenkis raporu ile asıl davada hüküm kurulması yerinde değildir.
Birleştirilen davaya gelince; ... 1. Noterliği’nin 23.06.2011 tarih ve 6027 yevmiye no’lu vasiyetnamesinin tenfizi için lehine tasarrufta bulunulan mirasçı ... dava açmamıştır.
6100 sayılı HMK 297/2. maddesinde (1086 sayılı HUMK’nun 388/son md.); “istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Yasa maddesinin bu açık hükmünün sonucu olarak, mahkemelerce kurulan hükümler infaz sırasında tereddüt ve şüphe yaratmayacak nitelikte olmalıdır.
Birleştirilen davada, sadece davacılar ... ve ... bakımından tenfize karar verilmesi gerekirken, infazda tereddüte yol açacak şekilde kalan 1/3 pay yönünden de hüküm kurulması doğru değildir.
Hal böyle olunca, asıl davada; kadastro çalışması ile tespit gören dava konusu taşınmazlar hariç tutulmak suretiyle alanında uzman bir bilirkişiden tenkis raporu alınması, vasiyetnameye konu 147 ada 23 parsel sayılı taşınmazın tasarrufa konu edilmesi nedeniyle davacı ...’nin saklı payının ihlal edilip edilmediğinin saptanması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi, birleştirilen davada da; yukarıda açıklandığı üzere mirasçı ...’ın tenfiz davası açmadığı gözetilerek infazda tereddüt oluşturmayacak şekilde bir hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Tarafların temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20/02/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.