14. Hukuk Dairesi 2013/7927 E. , 2013/9417 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 17.05.2011 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 24.01.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, davalının komşuluk hukukuna aykırı davranış nedeniyle meydana gelen zararın giderilmesi için tazminat isteğine ilişkindir.
Davalı, davacının fındık bahçesinde oluşan zararının istinat duvarından kaynaklanmadığını, tazminat isteme hakkının zamanaşımına uğradığını, talep edilen miktarın fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, yapılması gereken istinat duvarının bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya toplanan deliller ve dosya içeriğine göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Davalı vekilinin istinat duvarı yapılması için gereken bedelin tahsiline ilişkin temyiz itirazlarına gelince; Türk Medeni Kanununun 683. maddesi; “Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içerisinde o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir” hükmü ile malikin mülkiyet hakkını hukuksal sınırlar içinde kullanabileceğini düzenlemiştir.
Anılan kanunun taşınmaz mülkiyet hakkının kısıtlamalarını düzenleyen “komşu hakkı” bölümünde “kullanım biçimi” başlığı altında yer alan 737.
maddesi; “Herkes, taşınmaz mülkiyetinden doğan yetkilerini kullanırken ve özellikle işletme faaliyetini sürdürürken, komşularını olumsuz şekilde etkileyecek taşkınlıktan kaçınmakla yükümlüdür.
Taşkınlıktan amaç ise, komşuluğun olağan hoşgörü sınırlarını aşan ve komşunun kendisi ve ailesi ile taşınmazı zararına aşırı derecede etkili olabilecek iş ve eylemlerdir. Bu tür uyuşmazlıkların çözümünde hâkim, gerek zararı saptama, gerekse zararı giderici önlemleri bulma yönünden her somut olayın özelliğini gözetmek, tarafların yarar zarar dengelerini değerlendirmek durumundadır. Komşuluk hukukunun öngördüğü sınırları aşan kullanım halinin saptanması halinde ise mahkemece kurulacak hükümde zararlı davranışın giderim şeklinin ve taraf yükümlülüklerinin açıkça gösterilmesi zorunludur.
“Kazı ve Yapılar” başlıklı Türk Medeni Kanununun 738. maddesi gereğince; malik kazı ve yapı yaparken komşu taşınmazlara onların topraklarını sarsmak veya tehlikeye düşürmek ya da üzerindeki tesisleri etkilemek suretiyle zarar vermekten kaçınmak zorundadır. Yine aynı yasanın 749. maddesi gereğince sınırlıklar üzerinde paylı mülkiyete ilişkin hükümler saklı kalmak üzere; her arazi maliki, taşınmazının sınırının çit veya duvar gibi sınırlıklarla çevrilmesi için yapılan giderleri karşılar.
İcra ve İflas Kanununun 30. maddesi hükmü gereğince de; bir işin yapılmasına dair olan ilamın icra müdürlüğüne verilmesi üzerine borçluya bir icra emri gönderilerek ilamda gösterilen süre içinde ve eğer süre verilmemişse işin mahiyetine göre başlama ve bitirme zamanları tayin edilerek icra müdürlüğü tarafından o işin yapılması emredilir. Borçlu emir gereğini yerine getirmezse lazım gelen masraf icra müdürü tarafından bilirkişiye hesaplattırılarak ayrıca bir hüküm gerekmeksizin bu masraf borçludan tahsil edilir.
Somut olayda; davalı kurum tarafından yapılan okul inşaatı sırasında istinat duvarının gerektiği gibi yapılmaması nedeniyle okul inşaatına komşu olan ve davacı adına kayıtlı 120 ada 83 parsel sayılı taşınmazda toprak kayması ve çökmesi olduğu, fındık bahçesinin zarar gördüğü belirtilerek fındık zararı ve istinat duvarı bedelinin tahsilini istenmiştir.
Mahkemece, yapılan keşif sonucu inşaat ve jeoloji mühendisleri tarafından düzenlenen 04.05.2012 tarihli bilirkişi raporunda; dava konusu 120 ada 83 parsel sayılı taşınmaz ile komşu davacı kurum tarafından yaptırılan okul inşaatı arasında bulunan eğim nedeniyle yapılan istinat duvarının arazideki kaymayı durduracak yükseklikte ve teknikte yapılmamış olduğu, 3. kademe olarak yapılacak istinat duvarının arazideki şevler alınarak ve 2. kademedeki istinat duvarının arkasının doldurulup sıkıştırıldıktan sonra mevcut duvara en uzak mesafede inşa edilmesinin
gerektiği, su drenaj barbakanlarının şaşırtmalı yapılması, filizleri bırakılmış istinat duvarının tamamlanarak arkasının su geçirimli malzeme ile (kum-çakıl) sıkıştırılması gerektiği, yapılmamış istinat duvarı sonucu arazide meydana gelen hasarın telafisi için gereken inşaat faaliyetlerinin maliyetinin 111.660,91 TL olduğu, bu suretle toprak kayması ve arazideki yüzeysel toprak kaybının önlenerek mal ve can kaybının önüne geçilebileceği belirtilmiştir.
Davaya konu olayda, öncelikle yukarıda sözü edilen jeoloji ve inşaat mühendisi bilirkişi raporları değerlendirilerek davalının komşuluk hukukuna aykırılık teşkil eden davranışının ne şekilde giderilmesi gerektiği belirlenerek buna ilişkin hüküm kurulması, hükmün infazının da yukarıda belirtildiği şekilde yapılması gerekir. Ancak, davacının bu yönde bir talebi bulunmadığından ve istinat duvarı bedelini talep ettiğinden davacının istinat duvarını bizzat kendisinin yapması için gerekli olan bedelin tazminine karar verilmiştir.
Taraflar arasındaki çekişmenin yukarıda belirtilen yönteme göre değerlendirilerek sonuçlandırılması gerektiği halde sadece tazminata hükmedilmesi doğru değildir.
Bu nedenle mahkemece, istinat duvarı bedelinin tahsiline ilişkin isteme yönelik talebin reddine karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 20.06.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.