Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2015/64
Karar No: 2017/320
Karar Tarihi: 22.02.2017

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2015/64 Esas 2017/320 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2015/64 E.  ,  2017/320 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi Sıfatıyla ) Mahkemesi

    Taraflar arasındaki “işçilik alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Beyşehir Asliye Hukuk Mahkemesince (İş Mahkemesi sıfatıyla) dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine dair verilen 25.04.2012 gün ve 2009/636 E., 2012/153 K. sayılı kararın temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9.Hukuk Dairesinin 05.09.2012 gün ve 2012/26468 E., 2012/27837 K. sayılı kararı ile;
    "... A) Davacı İsteminin Özeti
    Davacı iş sözleşmesinin haksız sonlandırıldığını belirterek kıdem ve ihbar tazminatı fazla çalışma, hafta tatili, genel tatil ve yıllık izin alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
    B) Davalı Cevabının Özeti:
    Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
    C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
    Mahkemece davacı vekilinin gider avansını verilen 2 haftalık kesin sürenin bitiminden sonra tamamladığı anlaşıldığından 6100 sayılı HMK"nın 120/2, 114/g ve 115"inci maddeleri uyarınca davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
    D) Temyiz:
    Kararı davacı temyiz etmiştir.
    E) Gerekçe:
    Dava 1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu(HUMK) döneminde 01.04.2011 tarihinde açılmıştır. Davanın açıldığı tarih itibariyle gider avansı alınmasına yönelik bir düzenleme mevcut değildir.
    01.10.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 114/g maddesinde gider avansı dava şartı olarak düzenlenmiştir.
    6100 sayılı HMK 448.maddesine göre “Bu Kanun hükümleri, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhâl uygulanır.” 450. maddesinde “(1) 18/6/1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ek ve değişiklikleri ile birlikte tümüyle yürürlükten kaldırılmıştır.” düzenlemesi mevcuttur.
    Anılan düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere 6100 Sayılı HMK hükümleri tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal yürürlüğe girecektir.
    1086 Sayılı HUMK döneminde açılan davalara ilişkin olarak eski kanun hükümlerinin uygulanması istisnai olarak HMK geçici 1 ve 2.maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre, 6100 Sayılı HMK’nın yargı yolu ve göreve ilişkin hükümleri ile senetle ispat, istinaf ve temyiz ile temyizde duruşma yapılmasına ilişkin parasal sınırlarla ilgili hükümleri Kanunun yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış olan dava ve işlerde uygulanmaz. 1086 sayılı Kanunun yürürlükte olduğu dönemde usulüne uygun olarak düzenlenmiş bulunan senetler, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra da geçerliliklerini korur.
    Kanun açıkça bir istisna getirmediğinde göre dava şartı olarak düzenlenen gider avansının alınması müessesesinin 1086 Sayılı HUMK döneminde açılan derdest davalarda da uygulanması gerekecektir.
    Dava şartları, mahkemenin davanın esası hakkında yargılamanın devamı için gerekli olan şartlardır. Diğer bir anlatımla; dava şartları, dava açılabilmesi için değil mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan Kamu Düzeni ile ilgili zorunlu koşullardır.
    HMK.’un 115/2 maddedeki kurala göre ise “Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder”. Düzenleme gereğince, eksik olan bir dava şartı, belirli bir süre verilerek giderilebilecek ise, hakim tarafından eksikliğin giderilmesi için kesin süre verilmesi gerekir. Bu süre içinde dava şartı eksikliği tamamlanmaz ise dava, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddedilmelidir.
    HMK.’un 120. Maddesinde gider avansı düzenlenmiştir.
    Buna göre “Davacı, yargılama harçları ile her yıl Adalet Bakanlığınca çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı, dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. Avansın yeterli olmadığının dava sırasında anlaşılması hâlinde, mahkemece, bu eksikliğin tamamlanması için davacıya iki haftalık kesin süre verilir”.
    30.09.2011 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesinin amacının dava açılırken mahkeme veznesine yatırılacak olan gider avansının miktarı ile avansın ödenmesine ilişkin usul ve esasları belirlemek olduğu açıklanmıştır. Tarifenin 6. Maddesinde “Bu Tarifenin yürürlüğe girmesinden önce açılmış olan davalarda, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 120. maddesinin ikinci fıkrasına göre gider avansı ikmal ettirilir.” düzenlemesi getirilmiştir.
    Anılan düzenlemelerden ve dava şartı müessesesinden gider avansının davanın açılması sırasında alınmasının şart olmadığı, mahkemenin sonradan bu eksikliği kesin süre vererek ikmal ettirebileceği anlaşılmaktadır. Buradan hareketle 1086 Sayılı HMK döneminde açılmış olsa da, istisnai hüküm bulunmaması nedeniyle davanın her aşamasında aranan gider avansı dava şartının HMK 114/g, 115/2 ve 120 maddeleri gereği gözetilmesi şarttır.
    Davanın açıldığı tarihte eksik veya hiç gider alınmamış olsa bile gider avansı dava şartı olmakla hüküm verilinceye kadar ikmal ettirilebilir. İster gider avansı isterse tamamlama avansı olarak tanımlansın ikmal edilmesi gereken paranın hukuk yargılamasındaki nitelemesi dava şartı olarak gösterilen gider avansıdır. Gider avansının yatırılmaması veya ikmal edilmemesi halinde dava usulden reddedilecektir.
    Ancak kanunun 324. maddesinde delil ikamesi avansı, 325. maddesinde ise re" sen yapılması gereken işlemlerde giderler düzenlenmiştir.
    324. madde gereğince “Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler. Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi hâlde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır. Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işler hakkındaki hükümler saklıdır”.
    325. maddeye göre ise “Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işlerde, hâkim tarafından resen başvurulan deliller için gereken giderlerin, bir haftalık süre içinde taraflardan birisi veya belirtilecek oranda her ikisi tarafından ödenmesine karar verilir. Belirlenen süre içinde bu işlemlere ait giderleri karşılayacak miktarda avans yatırılmazsa, ileride bu gideri ödemesi gereken taraftan alınmak üzere Hazineden ödenmesine hükmedilir”.
    HMK.’un 120. maddesindeki gider avansı ile ilgili düzenlemenin 324. Maddedeki delil ikamesi için avans kuralı ile birlikte değerlendirilmesi ve dava şartı olan gider avansının delillerin ikamesi dışındaki yargılama giderleri için dikkate alınması gerekir. Dolayısı ile delil ikamesi için alınacak avans ile dava şartı olan gider avansının birbirinde ayrılması, delillerin ikamesi için alınacak avansın gider avansı içinde yer almaması zorunludur.
    Tanık dinlenmesi, bilirkişi raporu alınması ve keşif gideri gibi delil ikamesine yönelik giderlerin gider avansı içinde değerlendirilmesi olanağı HMK.’un 324. Maddesi düzenlemesi karşısında yoktur. Ayrıca delil ikamesi avansının da ispat külfetine göre taraflara yükletilmesi gerekir. Diğer yandan örneğin resen hesap raporu alınacaksa giderin 325. Maddesi kapsamında değerlendirilmesi isabetli olacaktır.
    Mahkemenin gider avansı alınması tespitine ilişkin yorumu ve uygulaması açıklanan gerekçelerle yerindedir.
    Ancak, yukarda açıklandığı üzere dava şartı olarak öngörülen müessesenin davanın reddine yol açması nedeniyle mahkemece gider avansı ile delillerin ikamesine yönelik avans ayrılmalı, gider avansının da nelerden ibaret olduğu net olarak belirlemeli ve tarafa da hem gider avansının hem de delil ikamesi avansının hukuki sonuçları konusunda uyarı yapılmalıdır.
    Somut olayda 25.01.2012 tarihli davacı vekilinin katılmadığı duruşmada davacı vekilinin mazeretinin kabulüne ve 70 TL davetiye gideri, 15 TL tanık ücreti, 7 TL tanık davetiye gideri, 200 TL bilirkişi ücreti ve diğer işler için 50 TL olmak üzere toplam 342 TL gider avansının 2 haftalık kesin süre içerisinde yatırılmasının davacı vekiline ihtar edildiği, ihtarın tebligat yoluyla yapıldığı 31.01.2012 tarihinde tebliğ edildiği, gider avansının 13.02.2012 tarihinde adliye sarayı konya PTT şubesinden yatırıldığı, ödemenin 16.02.2012 tarihinde gerçekleştiği, sonuçta davacının 2 haftalık süre içerisinde parayı gönderdiği, paranın mahkeme veznesine verilen kesin süreden sonra ulaşmasının sonucu değiştirmeyeceği, davacı vekilinin süreye uyduğunun kabul edilmesi gerekir.
    Kabule göre de; diğer işler için 50 TL olarak belirtilen masrafın ne olduğunun açıklanmaması,
    Yatırılması istenilen avansın delil avansı olması karşısında, masrafı yatırılmayan delilin değerlendirilme dışı bırakılması yerine dava şartı niteliğindeki gider avansı olarak değerlendirilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir…"
    gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilerek dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava işçilik alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.
    Davacı vekili müvekkilinin davalı şirkette 01.03.2009 tarihine kadar aralıksız olarak çalıştığını, belirtilen tarihte ise hiçbir neden gösterilmeksizin işten çıkarıldığını ileri sürerek, ödenmeyen işçilik alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili davacının bir yılı doldurmadan işten ayrıldığını, bir yıllık çalışması bulunmadığı için kıdem tazminatı ve yıllık ücretli izin alacağı talep etme hakkının bulunmadığını, ihbar tazminatının ise çek ile ödendiğini, diğer alacak taleplerinin de yersiz olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    Yerel mahkemece yargılamanın devamı sırasında yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun (HMK) 120/2. maddesi uyarınca gider avansını yatırmak üzere davacı vekiline iki haftalık kesin süre verildiği, kesin süreye riayet edilmediği takdirde gider avansının HMK"nın 114/g maddesi uyarınca dava şartı olduğundan davanın usulden reddedileceği hususunun ihtarı edildiği, ancak davacı vekilinin gider avansını PTT havalesi ile gönderdiği, avansın verilen kesin süre geçtikten sonra mahkeme veznesine ulaştığı, böyle olunca da gider avansının süresi içerisinde yatırılmadığı ve dava şartı eksikliğinin süresinde giderilmediği gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
    Davacı vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmuş, yerel mahkemece önceki karardaki gerekçeler tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; gider avansının iki haftalık kesin süre içerisinde yatırılıp yatırılmadığı, dolayısıyla dava şartı noksanlığının süresi içerisinde giderilip giderilmediği noktasında toplanmaktadır.
    01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun ( HMK) 114/g maddesinde gider avansı dava şartı olarak düzenlenmiştir.
    HMK’nın 115/2 maddedeki kurala göre ise “Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder”. Düzenleme gereğince, eksik olan bir dava şartı, belirli bir süre verilerek giderilebilecek ise, hakim tarafından eksikliğin giderilmesi için kesin süre verilmesi gerekir. Bu süre içinde dava şartı eksikliği tamamlanmaz ise dava, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddedilmelidir.
    6100 sayılı HMK’nın harç ve avans ödenmesi başlıklı 120. maddesinde;
    “(1) Davacı, yargılama harçları ile her yıl Adalet Bakanlığınca çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı, dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır.
    (2) Avansın yeterli olmadığının dava sırasında anlaşılması hâlinde, mahkemece, bu eksikliğin tamamlanması için davacıya iki haftalık kesin süre verilir.” hükmü getirilmiştir.
    Anılan maddenin gerekçesinde ise: “Madde ile, dava açılırken yargılama harçlarının mahkeme veznesine yatırılması zorunluluğu düzenlenmiştir".
    Maddede ayrıca, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda (1086 sayılı HUMK) yer almayan, yeni bir düzenleme yapılarak, her türlü tebligat ücretleri, keşif giderleri, bilirkişi ve tanık ücretleri gibi giderleri karşılayacak tutarın, avans olarak davacı tarafından dava açarken yatırılması zorunluluğu getirilmiştir. Bu avansın yetmemesi durumunda ise tamamlanması için davacıya kesin süre verileceği hususu hüküm altına alınmıştır.
    Avans miktarının, davanın türü ve özelliklerine göre her yıl Adalet Bakanlığınca ilân edilecek tarifeye göre belirleneceği, maddede yer almıştır.
    Maddede yapılan bu düzenlemeyle, gerekli masrafların zamanında yatırılmamasından dolayı davaların gecikmesinin önüne geçilmesi amaçlanmıştır" ifadelerine yer verilmek suretiyle, her türlü tebligat ücretleri, keşif giderleri, bilirkişi ve tanık ücretleri gibi giderleri karşılayacak tutarın, avans olarak davacı tarafından dava açarken yatırılması zorunluluğu getirildiği vurgulanmıştır.
    Davanın görüldüğü tarihte yürürlükte bulunan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliğinin 45. maddesinde de:
    “(1) Davacı, yargılama harçları ile her yıl Bakanlıkça çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. Gider avansı, her türlü tebligat ve posta ücretleri, keşif giderleri, bilirkişi ve tanık ücretleri gibi giderler için davacıdan alınan meblağı ifade eder.
    (2) Adli yardım talebiyle açılan dava ve işlerde adli yardım konusunda bir karar verilinceye kadar harç, gider ve delil avansı alınmaz. Kanunlardaki özel hükümler saklıdır.
    (3) Gider avansının yeterli olmadığının dava sırasında anlaşılması halinde, mahkemece bu eksikliğin tamamlanması için davacıya iki haftalık kesin süre verilir. Dava şartı olan gider avansının yatırılmaması veya tamamlanmaması halinde dava, dava şartı yokluğundan reddedilir.
    (4) Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Delil avansı, tarafların dayandıkları delillerin giderlerini karşılamak üzere mahkemece belirlenen kesin süre içinde ödemeleri gereken meblağı ifade eder. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler. Taraflardan biri avans yükümlülüğünü yerine getirmediğinde, diğer taraf bu avansı da yatırabilir. Delil avansını yatırmayan taraf, o delilin ikamesinden vazgeçmiş sayılır. Tarafların üzerinde tasarruf edemeyecekleri dava ve işlerle, kanunlardaki özel hükümler saklıdır…” düzenlemesine yer verilmiştir.
    Görüldüğü üzere, Yönetmeliğin 45. maddesinde gider avansı ve delil avansı birlikte düzenlenmiş olup, gider avansının, her türlü tebligat ve posta ücretleri, keşif giderleri, bilirkişi ve tanık ücretleri gibi giderler için davacıdan alınan meblağı ifade ettiği, davacının her yıl Bakanlıkça çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorunda olduğu, delil avansının ise tarafların dayandıkları delillerin giderlerini karşılamak üzere mahkemece belirlenen kesin süre içinde ödemeleri gereken meblağı ifade ettiği vurgulanmıştır.
    30.09.2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesinin 1. maddesinde tarifenin amacının dava açılırken mahkeme veznesine yatırılacak olan gider avansının miktarı ile avansın ödenmesine ilişkin usul ve esasları belirlemek olduğu açıklanmış, 6. maddesinde ise 6100 sayılı HMK"nın 448. maddesindeki düzenlemeye paralel olarak, tarifenin yürürlüğe girmesinden önce açılmış olan davalarda, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla, HMK"nın 120. maddesinin ikinci fıkrasına göre gider avansının ikmal ettirileceği açıklanmıştır.
    Eldeki dava 6100 sayılı HMK"nın yürürlüğe girmesinden önce açılmış olduğundan, mahkemece HMK"nın 120/2. maddesi uyarınca işlem yapılarak gider avansının tamamlanması için kesin süre verildiği açıktır. Ne var ki, uyuşmazlığın çözümü için buna ilişkin ara kararının usulüne uygun şekilde oluşturulup oluşturulmadığının irdelenmesi gerekmektedir.
    Bilindiği üzere, kesin süreye ilişkin ara kararının verilmesiyle karşı taraf lehine usulü kazanılmış hak doğmaktadır. Bu ilkenin doğal sonucu, yargısal kesin süreyle sadece tarafların değil, hakimin de bağlı olduğu, dolayısıyla hakimin bu tür bir ara kararından dönmesinin hukuken geçersiz bulunduğudur.
    Kısaca ister kanun ister hakim tarafından tayin edilmiş olsun, kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesi olanaklı değildir. Nitekim, HMK"nın 94/3. maddesinde "Kesin süre içinde yapılması gereken işlemi, süresinde yapmayan tarafın, o işlemi yapma hakkı ortadan kalkar." denilmiştir.
    Yukarıda açıklanan bu öneminden dolayı, kesin süreye ilişkin ara kararının hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde açık olması, taraflara yüklenen yükümlülüklerin, yapılması gereken işlerin neler olduğunun ve her iş için yatırılacak ücretin hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde açıklanması gerekir. Ayrıca verilen sürenin amaca uygun, yeterli ve elverişli olması, kesin süreye uymamanın doğuracağı hukuki sonuçların açık olarak anlatılması ve anlatılanların tutanağa geçirilmesi, bunlara uyulmaması durumunda mevcut kanıtlara göre karar verilip, gerektiğinde davanın reddedileceğinin açıkça bildirilmesi suretiyle ilgili tarafın uyarılması gerektiği her türlü duraksamadan uzaktır. Bazı hallerde kesin sürenin kaçırılması, o delile veya hakka dayanamamak gibi ağır sonuçları birlikte getirmekte, davanın kaybedilmesine neden olmaktadır. Böyle bir durumda, geciken adaletin adaletsizlik olduğu düşünülerek, davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere getirilen kesin süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır. Bu cümleden olarak, kesin sürenin amacına uygun olarak kullanılması ve yeterli uzunlukta olmasının yanı sıra, tarafların yargılamadaki tutumları ile süreye konu işlemin özelliğinin de göz önünde bulundurulması gerekir.
    Benzer ilkelere Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.02.1983 gün 1980/1-1284 E., 1983/141 K.; 13.10.2010 gün 2010/17-510 E., 2010/485 K.; 28.04.2010 gün 2010/2-221 E.,2010/241 K.; 28.03.2012 gün 2012/19-55 E., 2012/249 K. ve 13.03.2015 gün ve 2013/9-1824 E., 2015/1030 K. sayılı kararlarında da değinilmiştir.
    Bu nedenlerle, verilen iki haftalık kesin süre içinde ödenmesi gereken gider avansının “kesin olarak mahkeme veznesine ulaştırılması” isteniyorsa, kesin süreye ilişkin ara kararında bu yönün de açıkça belirtilmesinin gerektiği kuşkusuzdur. Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 13.03.2015 gün ve 2013/9-1824 E., 2015/1030 K. sayılı kararında da aynı husus benimsenmiştir.
    Açıklanan ilkeler çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde; yerel mahkemece davacı vekilinin mazeret bildirerek katılmadığı 25.01.2012 tarihli duruşmada "70,00-TL davetiye gideri, bilirkişi ücret tarifesinde belirtilen bilirkişi ücreti olan 200,00-TL bilirkişi ücreti, diğer iş ve işlemler için 50,00-TL olmak üzere toplam 320,00-TL gider avansının HMK"nın 120/2 maddesi uyarınca iki haftalık kesin süre içerisinde ödenmesi hususunda davacı vekiline süre verilmesine, kesin süreye riayet edilmediği takdirde gider avansının HMKnın 114/g maddesi uyarınca dava şartı olduğundan davanın dava şartı yokluğundan usulden reddedileceği hususunun ihtarına" açıklaması ile kesin süreye ilişkin olarak ara kararı oluşturulmuş ve anılan ara kararı 31.01.2012 tarihinde davacı vekiline tebliğ edilmiştir. Davacı vekilinin ihtarda belirtilen süre sona ermeden 13.12.2012 tarihinde 320,00-TL gider avansını Adliye Sarayı Konya PTT şubesinden havale suretiyle gönderdiği, avansın Beyşehir Mahkemeler veznesine kesin süre geçtikten sonra 16.02.2012 tarihinde ulaştığı anlaşılmaktadır.
    Görüldüğü üzere, mahkemece davacı vekiline gider avansının “iki hafta içinde mahkeme veznesine ulaştırılması” hususu değil “ödenmesi” hususu tebliğ edilmiştir. Mahkemece kesin süre ihtaratlı ara kararında, verilen kesin sürede gider avansının mahkeme veznesine yatırılması gerektiği belirtmediğinden ihtara konu tutarın süresi içinde PTT veznesine yatırılması ile ara karar gereği yerine getirilmiştir.
    Hal böyle olunca, HMK’nın 115/2. maddesinde düzenlenen dava şartı eksikliği koşulu somut olayda gerçekleşmemiştir. Yerel mahkemece bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    Bu nedenle direnme kararının bozulması gerekir.
    SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K."nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 22.02.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi