10. Hukuk Dairesi 2015/11517 E. , 2015/11842 K.
"İçtihat Metni"... adına Av. ... ile ... Başkanlığı adına Av. ... arasındaki dava hakkında, ... 3. İş Mahkemesi tarafından verilen 23.10.2014 günlü ve 191/303 sayılı hükme yönelik davalı Kurum vekilinin temyizi üzerine yapılan inceleme sonucu Mahkeme hükmünün Dairemizin 09.03.2015 tarih ve 26364/4175 sayılı ilamı ile onanmasına karar verilmişti. Davalı Kurum vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya incelendi.
A-Davalı vekilinin talebi üzerine yapılan inceleme sonrasında, temyiz aşamasında davacı asil tarafından dosyaya sunulan dilekçe ile davadan feragat edildiğinin anlaşılması karşısında, Dairemizin 09.03.2015 tarih ve 2014/26364 Esas 2015/4175 Karar sayılı ilamının zuhulen verildiği anlaşılmakla, maddi hataya dayalı bu yanlışlığın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 304. maddesi uyarınca her zaman düzeltilmesinin mümkün bulunmasına göre, Dairemizin maddi hataya dayalı 09.03.2015 tarih ve 2014/26364 Esas 2015/4175 Karar sayılı onama kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
B-Davalı Kurum vekilinin temyiz talebi yönünden;
Davacı, 2926 sayılı Kanun kapsamında zorunlu tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespiti kararı verilmesini istemiştir. Mahkemece, yazılı şekilde karar verildikten sonra davacı asilin, davadan feragat ettiğini belirten dilekçeyle 31.10.2014 günü mahkemeye başvurduğu anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı olan 2926 sayılı Kanunun “Sigortalılığın başlangıcı ve zorunlu oluşu” başlığını taşıyan 5. maddesinin birinci fıkrasında, “2. madde kapsamına girenler, on sekiz yaşını doldurdukları tarihi takip eden yıl başından itibaren sigortalı sayılırlar. Ancak, 7. maddede belirtilen süre içinde kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülükleri kayıt ve tescil edildikleri tarihi takip eden ay başından itibaren başlar.”, ikinci fıkrasında, “Bu suretle sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçilemez ve kaçınılamaz.” hükmü öngörülmüş olup; sigortalı olmak, kamu düzenine ilişkin, kişiye bağlı, vazgeçilemez ve kaçınılamaz hak ve
yükümlülük doğuran bir hukuksal statü meydana getirmektedir.Kişilerin ve sosyal güvenlik kuruluşlarının bu statünün oluşumundaki rolü, yenilik doğurucu ve iradi bir durum değil, kanun gereği kendiliğinden oluşan statüyü belirlemekten ibarettir. Dolayısıyla, sosyal güvenlik hakkından HMK. 307. (HUMK. 91.) maddesi kapsamında feragat olanaksızdır ve açılan sigortalılığın ve sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davadan da vazgeçilemez. Davacı ancak, HMK. 123. maddesinde düzenlenen hakkını kullanabilir ve ileride yeniden dava açabilme hakkını saklı tutarak, davalının rızası ile
davanın takibinden vazgeçebilir veya HMK. 150. maddesi hükmü gereğince davayı takip etmeyerek yenileninceye kadar dosyanın işlemden kaldırılması ve giderek davanın açılmamış sayılması sonucunu elde edebilir.
Bu nedenle; inceleme konusu davada mahkemece, davadan feragat edilemeyeceği davacıya bildirilmeli, feragat beyanının HMK. 123 veya 150. maddelerinde düzenlenen haklardan birinin kullanımı niteliğinde olup olmadığı kendisine sorulmak suretiyle belirlenmeli, beyanın, anılan anlamlarda kullanıldığı saptandığı takdirde duruma göre 123 veya 150. maddelerde öngörülen prosedür işletilmeli, aksi durumda ise elde edilecek sonuca göre dava konusu istem hakkında karar verilmelidir.
Yukarıda açıklanan ve hükümden sonra ortaya çıkan maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulduğunda, mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğu belirgin olup, bozulması gerekmektedir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma içeriğine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, 15.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.